E-Posta : atabay64@gmail.com
2. Dünya Savaşı’ndan Avrupa devletleri her alanda bıkkın, yorgun ve tükenmiş olarak çıkmışlardı. Savaş sırasında müttefik olan Sovyetler Birliği’nin savaş sonrasında Orta ve Batı Avrupa’yı tehdit edecek bir konuma gelmesi, Türkiye’den Boğazlar konusunda taviz talep etmesi Amerika Birleşik Devletleri’nin harekete geçirmiş ve Amerikan Dışişleri Bakanı George Marshall 5 Haziran 1947’de Harvard Üniversitesinde yaptığı bir konuşmada Türkiye’nin de içinde bulunduğu on altı Avrupa ülkesine kalkınmalarını sağlamak için yardım yapılacağını açıklamıştı.
Tarihe “Marshall Planı” olarak geçecek olan bu yardım programı bir dizi görüşme ve anlaşmalardan sonra 1948 yılında yürürlüğe girdi. Marshall yardımları sonucu Avrupa’daki sanayi üretimi savaş öncesine oranla % 25 artarken, tarımsal üretim de % 14 oranında artış gösterecekti.
Türkiye bir tarım ülkesiydi ve tarım daha ziyade insan gücüne dayalı şekilde yapılıyordu. Traktör kullanımı çok azdı. Marshall Planı uygulamaya başlayınca Amerika’dan traktör ithalatına başlandı. Amerikan Oliver firmasının traktörleri ilk kez İstanbul’a gemi ile geldiğinde Amerikan Yardım Heyeti’nin Başkanı Russell Dorr’un da katıldığı bir tören yapılacaktı. Traktörler Dolmabahçe Sarayı’nın yanında bulunan alanı getirilerek güzel bir tören düzenlendi. Bu traktörleri Vehbi Koç getirmişti.
Çanakkale’de de traktörle tarım yapılması konusunda görüşler ve tartışmalar başlamıştı. Tarım Müdürlüğü bu konuda konferanslar veriyordu. Cemal Bey, traktör kullanımı konusunda şunları dile getirmekteydi: “Eskiden bir çift öküzle 80 dekarlık bir işletmeyi idare eden ve 40 dekarlık ekiliş ile evini idare edip geçinen çiftçi bugün artık çok ekmeğe hem de üretimini ucuza mal etmeye mecburdur. Geniş sahaların işletilmesine hayvan ve el kuvveti ile çiftçilik bugünün ucuz maliyet ve çok üretim kurallarına taban tabana zıttır. Halen elimizde çiftçilerimizin çok elverişli şartlarla faydalanabilecekleri Marshall Yardım Planı vardır. Ziraat alet ve makinelerini dört yıllık kredi ile ucuza alıp kullanmak mümkündür.”
Peki, bunun için ne yapmak lazımdı?
Bunun için ilk önce birlikler kurmak ve hasat-harman işlerini makineleştirmek için faaliyete geçmek gerekiyordu. Tarım Müdürlüğü bu konuda gerekli bilgileri vermek ve çiftçiye yardım etmek için çalışacaktı.
Bu arada çiftçilerin nasıl bir traktör seçmeleri konusunda tanıtımlar yapılıyor ve traktör modelleri ile özellikleri devlet görevlileri tarafından köylülere ve çiftçilere anlatılıyordu. Bir bakıma Amerikan mallarının gönüllü tanıtımını devlet üstlenmiş oluyordu. Harman işlerinin yapıldığı şu günlerde acaba Çanakkale’ye ilk harman makinesi ne zaman ve nasıl getirilmişti?
Çanakkale’ye ilk harman makinesi Karabiga limanına İstanbul’dan Avcı motoru ile getirildi. Bu makineyi Biga çiftçilerinden Osman Kargı satın almıştı. Osman Kargı’ya ait batöz (harman makinesi), yine Marshall yardımı ile Karabiga limanına alınmış olan yeni vinçle motordan çıkarılmıştı. Biga ve çevresindeki çiftçilerin bundan büyük çapta faydalanacağı muhakkaktı.
Marshall yardımından getirtilmiş olan 1953 model bu ziraat makinesinin en büyük özelliği samana kaçan daneyi geri döndürmekte oluşu idi.
Acaba bu makine gerçekten verimli oldu mu?
Ya da ne kadar verimli oldu?
Getirilen traktörler gibi atıl mı kaldı?