E-Posta : atabay64@gmail.com
Mazhar Müfit Kansu “Erzurum’dan Ölümüne Kadar Atatürk’le Beraber” adlı eserinde Atatürk’ün kendisine 8 Ağustos 1919’da Erzurum Kongresi bittiği akşam not ettirdiği maddelerin birincisinin “Cumhuriyetin ilanı”, beşincisinin de “Latin harflerinin kabulü” olduğunu dile getirmektedir. 1923 yılında İzmir İktisat Kongresi sırasında Latin harflerinin kabul edilmesi konusunda kongre başkanlığına bir önerge verilmiş ancak toplantının konuyla ilgili olmadığı gerekçesiyle önerge Milli Eğitim Bakanlığı’na gönderilmişti. 1927 yılında basılan posta pullarının üzerinde ise “Türk Postaları” sözcüğü Latin harfleri ile basılmıştı. Atatürk, 1928 yılında zamanın önemli bir kısmını harf devrimi için ayırdı ve yakın çalışma arkadaşlarını da bu amaçla seferber etti. Kendisi de yurt gezilerine çıktı.
Atatürk, 9/10 Ağustos 1928 akşamı Sarayburnu Parkı’nda ünlü açıklamasını yaptı: “Bizim ahenktar, zengin lisanımız yeni Türk harfleri ile kendini gösterecektir. Asırlardan beri kafalarımızı demir çerçeve içinde bulundurarak, anlaşılmayan ve anlayamadığımız işaretlerden kendimizi kurtarmak, bunu anlamak mecburiyetindeyiz…”
“Şimdi sözden ziyade iş zamanıdır…”
“Çok işler yapılmıştır, amma bugün yapmaya mecbur olduğumuz son değil, lakin çok lüzumlu bir iş daha vardır: Yeni Türk harflerini çabuk öğrenmelidir. Vatandaşa, kadına, erkeğe, hamala, sandalcıya öğretiniz. Bunu vatanperverlik ve milletperverlik vazifesi biliniz. Bu vazifeyi yaparken düşününüz ki, bir milletin, yüzde onu okuma yazma bilir, yüzde seksenden fazlası bilmez nevidendir. Bundan insan olanlar için utanmak lazımdır. Bu millet utanmak için yaratılmış bir millet değildir; iftiharla yaşamak için yaratılmış, tarihini iftiharlarla doldurmuş bir millettir…”
Atatürk Çanakkale’de
Atatürk, yeni alfabeyi halka anlatmak için 23 Ağustos’ta Tekirdağ’a, 26/27 Ağustos’ta da Marmara’ya açılarak Mudanya’ya oradan da Bursa’ya gitti. Büyük kurtarıcı Gazi Mustafa Kemal Atatürk 1 Eylül 1928 Cumartesi günü Ertuğrul yatı ile Çanakkale’ye geldiğinde saat 15.00’ti. Atatürk yaya olarak Hükümet Konağı’na kadar yürüdü. Atatürk’ün Çanakkale halkına hitaben ilk sorusu şu oldu: “Yeni Türk harflerini öğrendiniz mi?”
Atatürk’ü karşılayanlar hep birlikte “Evet” cevabını verdiler. Bunun üzeri Atatürk, sırasıyla Vali, Belediye Başkanı, Çanakkale’de bulunan daire müdürleri ve memurları yazı tahtasının başına geçirerek onlara yeni harfler konusunda sorular sordu. Yeni harflerin ne şekilde yazılması gerektiği konusunda kuralları anlattı. Hepsini sınava çekti. Atatürk Çanakkale halkının yeni harfler konusunda gösterdikleri başarıdan ve konuyla ilgili cevaplardan memnun oldu kendilerine teşekkür etti. Buradan Belediye Başkanlığı’na geçen Mustafa Kemal Atatürk, Çanakkale’nin sorunları konusunda Belediye Başkanı Veli Yaşin’den bilgi aldı.
2 Eylül 1928 Pazar günü saat 13.30’da Ertuğrul yatından Gelibolu’ya çıkan Atatürk, Hükümet Konağına gitti. Hükümet Konağı’nın salonunda bulunan memurları ve Gelibolu halkından pek çok kişiyi yeni Türk harfleri konusunda sınava tabi tuttu. Gelibolu halkının yeni harfleri öğrenme konusunda büyük çaba göstermeleri Atatürk’ü memnun etmiş ve sınava tabi tuttuğu kişiler Atatürk’ün takdirine mazhar olmuşlardı. Atatürk, yeni harfler konusunda Gelibolu halkına da açıklamalarda bulunduktan sonra Belediye binasına gitmiş ve saat 16.00’da Gelibolu’dan ayrılmıştır.
Atatürk acaba neden yeni harflerin öğretmek için Çanakkale’ye gelmiştir? Bunu iki temel sebebi bulunmaktadır. Birincisi; daha Cumhuriyetin ilanından kısa bir süre sonra Arap harflerinin bırakılması konusunda başlayan tartışmalarda Çanakkale Muallimler Birliği’nin yayın organı olan Çanakkale Muallimler Birliği dergisinin Latin alfabesine karşı bir tutum takınmasıdır.
Atatürk, Çanakkale (Milli) Eğitim Müdürü Muzaffer Nami Bey’inde bulunduğu (Milli) Eğitim Bakanı Vasıf Çınar başkanlığında toplanan Muallimler Birliği Kongresi’nde 25 Ağustos 1924 tarihinde yaptığı konuşmada;
“Öğretmenler;
Yeni nesli; Cumhuriyetin fedakâr öğretmen ve eğitimcileri, sizler yetiştireceksiniz, yeni nesil, sizin eseriniz olacaktır. Eserin kıymeti, sizin yeteneğiniz ve fedakârlığınız derecesinde mütenasip bulunacaktır.” dedikten sonra;
“Öğretmenler!
Erkek ve kız çocuklarınızın aynı biçimde bütün öğrenim basamaklarındaki öğretim ve eğitimlerinin uygulamalı olması önemlidir. Memleket çocukları her öğrenim basamağında ekonomik yaşamda etkin ve başarılı olacak biçimde donatılmalıdır. Ulusal ahlakımız çağdaş temellerle ve özgür düşüncelerle geliştirilmeli ve güçlendirilmelidir. Bu çok önemlidir. Özellikle dikkatinizi çekerim. Korkutma temeline dayalı ahlak, bir erdem olmadıktan başka, güvenilir bir yöntem de değildir.” diyerek öğretmenlerin eğitim ve öğretimde takip edecekleri yolu göstermişti. Atatürk’ün hedefi cumhuriyete bağlı özgür düşünceli vatandaşlar yetiştirmekti.
Atatürk, Çanakkale Muallimler Birliği’nin yayın organı olan ve 31 Ağustos 1925 tarihinde yayınlanan Çanakkale Muallimler Birliği Dergisi’ndeki “Latin Harfleri Mi Kendi Harflerimizi Islah Mı?” başlıklı Kemalettin Derviş imzalı yazıdan haberdardı. Bu yazıda Kemalettin Derviş, hem Ortaasya’da kullanılan eski Türk alfabesinin yeniden kullanılmasını savunanları hem de Latin Alfabesine geçilmesi gerektiğini ileri sürenleri çok sert şekilde eleştirmektedir. Kemallettin Derviş, yazısında Arap alfabesinden vazgeçilmesini Türk milletinin ölmesi ile eş değer görmekteydi. Atatürk, tüm devrimlerde yaptığı gibi önce onlara karşı olanları ikna ile işe başlamıştı. O nedenle Atatürk’ün Çanakkale’ye gelişini de bu şekilde yorumlamak gerekir.
Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk, bundan doksan yıl önce Çanakkale’ye gelerek çağdaş insan yetiştirmesinin temel öğelerinden biri olan Latin Kökenli Türk Alfabesini bizzat Çanakkalelilere öğretmiştir.