E-Posta : atabay64@gmail.com
27 Mayıs İhtilâlini yapan Bigalı Milli Birlik Komitesi Üyesi Kurmay Yüzbaşı Numan Esin, 27 Mayıs İhtilali sırasında İstanbul’da Birinci Ordu Karargâhında Harekât Başkanlığı’nda Kurmay Yüzbaşıydı.13 Kasım 1960 tarihinde Milli Birlik Komitesi’nde çıkan anlaşmazlık sebebiyle “14’ler” diye adlandırılan grupta yer almış ve Madrid’e gönderilmişti. Esin, Madrid’te iki yıl kaldıktan sonra Türkiye’ye dönmüş ve 1965 seçimlerinde Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi’nden milletvekili adayı olmuş ancak milletvekili seçilememişti. Numan Esin hatıralarını “Devrim ve Demokrasi Bir 27 Mayısçının Anıları” adlı bir kitapta topladı.
27 Mayıs İhtilali’nden hemen sonra 1960 yılı Temmuz ayında yapılan bir röportajda Numan Esin, ihtilal ve Türkiye’nin sorunlarına nasıl baktığını şöyle dile getirmektedir: “Kendimizi darbeci olarak değil, 27 Mayıs devrimcisi olarak görmüştük. Halktan kopuk, halka karşı bir hareket içinde asla bulunmadık. Biz, demokrat yapıda insanlardık. 27 Mayıs devrimcilerinin büyük çoğunluğu, belki hepsi demokrat insanlarıdır. Demokrasi özlemini öne koymuşlardır. En radikal uçta görülen bizler dahi, askeri diktatörlük istememişizdir. Biz halkla bütünleşmeyi halkı ikna ederek, ihtilal meclisinin dinamizmi içerisinde bir devrim yaratmaya çalışmışızdır. Toplumda ki dinamik her şeyden önce, düşünce ve fikirde çelişkilerin ve gelişimlerin ortaya çıkmasını sağlar. Bu, Türkiye’de ne yazık ki, bizim Cumhuriyet kuşaklarının görebildikleri bir olgu değildir. Güne, geleceğe ve düşünceye yasak dünyası birdenbire genişlemiştir. Benim kanımca 27 Mayısın önemi, Türkiye’nin dünyaya açılabilmiş olmasıdır.”
Numan Esin’e göre Türkiye’nin dünyaya açılmasını sağlayan husus ise şöyleydi: “Birinci dinamik, işte bu olağanüstü serbesti ve özgür dünya anlayışıdır. Bu anlayışla insanlar, doğru yanlış her şeyi büyük bir bilgi açlığı ile öğrenmişler ve yapmışlardır. Bu çok güzel ve yaratıcı… Türk toplumunu bugüne hazırlayan özgürlükleri devrimci çizgi içinde, biz olağanüstü önemde görüyoruz. Toplumdaki dinamik kesimlerden birini, girişimciler dediğimiz, iş yaratan ve iş dünyasına ekonomik canlılık getiren atılgan unsurlar olarak ifade etmemiz gerekiyor.”
Esin, Sovyetler Birliği’ndeki ve Doğu Avrupa’daki girişimci yokluğunu gördükten sonra, Türkiye’nin bu konudaki asıl zenginliğinin çok daha iyi anlaşılıdığını belirterek şöyle söylüyor: “Bizzat yaptığım saptamalarla şu noktaya vardım: Cumhuriyetten bu yana geçen dönem içinde iyi bir girişimci ordusu yaratılmıştır.”
Numan Esin’e göre; “Türk toplumunun gelişmesi ve kalkınması yönünden girişimci kesim, kaliteli, dünyaya açılan, dünyayı kavrayan önemli bir dinamiktir. İkinci dinamiği: üretici kesimler ve bunların içindeki ileriye bakış, canlılık ve çalışkanlık oluşturuyor. Havadan para kazanma eğilimleri artık geride bırakılmış görülüyor. Çalışkanlığa, üreticiliğe yönelik emeğin yarattığı artı değer çok önemli bir dinamikti. Demek ki toplumda iki dinamik vardı. Birincisi; girişimcilerin yarattığı yön, ikincisi işçi kesiminin yarattığı değerdi. Toplum burada da bir uzlaşmaya doğru gidiyor. Üretim amaçlı ama tüketiciyi de tatmin eden uzlaşma modelleri Türkiye’de deneniyordu.”
Numan Esin, Milli Birlik Komitesi içerisindeki mücadelesini ise şöyle izah etmektedir: “Başından beri benim ve Muzaffer’in (Özdağ) mücadelesi, ihtilale bir felsefe kazandırma ve Milli Birlik Komitesini yasal ve etkin bir güç yapma amacına yönelikti. Gerek anayasanın, gerek iç tüzüğün yapılmasını, hukuk nasyonuna sahip olduğumuz için yönlendirdik. Her toplantıda başkan değişiyordu ama biz değişmez kâtiplerdik. Kısacası, birbirimize dayanarak (Muzaffer) Özdağ’la birlikte ihtilale bir düşünce ve bir yön verme konusunda kendimizi yıpratırcasına zor bir çalışmaya girerek sanırım başarıya eriştik. İhtilal Komitesi bir, strateji ve taktik kazandı. Peki, mayasında yok muydu? Evet, vardı ki kazandı.”
Numan Esin kendi yaşamını ve gençliğin önemini şu sözlerle açıklıyor: “O tarihte Otuz yaşında bir adamdım. Ticari gelenekleri olan mal alıp satan ailenin çocuğu olarak, dış dünyaya biraz açıktım. Dış dünyadan kastım şu: Türkiye’ye açıktım, halka açıktım. Türk halkının problemlerini köyde ve kasabada yaşayarak ve bilerek büyüdüm.”
Numan Esin kendisinin farklı özelliklere sahip olduğunu belirterek, yetiştiriliş tarzına da dikkati çekmekte ve bu özel durumunun kendisini 27 Mayıs hareketi içerisinde yer almasını sağladığını şu şekilde belirtmektedir: “Orduda ve askeri okullarda yetiştim, rap rap rap kalıba uygun bir asker olarak yetiştirilmiş bir subay değildim ve hiçbir zaman öyle olmadım. Sürekli olarak çevresini dikkatle inceleyen, irdeleyen, çok iyi gözlem yapan bir kişiydim. Araştıran bir düşünce adamıydım. Doğal olarak doğruyu ve gerçeği yakalamakla yetinmeyip, kendime göre doğru bulduğum şeyin üzerine gidip ülkeye yararlı olma ve büyük işler yapma arzusu içindeydim. Çok şey öğrenmek ve çevremde etkili olmak amaçlarımdan biriydim. O yüzden üniversitelere girdim, felsefe ve hukuk öğrenimi yapmaya çalıştım. Ekonomi okumaya da çalıştım. Pratik olarak ekonomik sorunlarla uğraştım. Harp Akademisi’nde de çok iyi bir öğrenciydim. Dünya stratejisini doktrinleri, jeopolitiği kavrama konusunda kendimi yetiştirdim. Kısacası otuz-otuz bir yaşında ihtilale girdiğim zaman sanıyorum ki, kendini ülkenin o tarihteki şartlarına göre iyi yetiştirmiş, durumu kavramış genç bir insan olarak, olayların içerisinde yer aldım.”
Numan Esin, bilgisi arttıkça ve düşünceleri geliştikçe yapmak istediklerinin hedefinin daha da belirginleştiğini belirterek: “Daha sonra memleketi yöneten pek o insanla tanışıp, kanaat sahibi olunca gençliğimde boş oturmadığımı ve 27 Mayıs’a bilinçli bir ihtilalci düşünce ile geldiğimi gerçekten daha iyi anladım. Bu gerçeği aslında o günde görüyordum. Yani hep politikanın dışında ama her an politik konularla birlikte yaşayan bir insandım. Şüphe yok ki, ihtilalin ilerici yapısına uygun bir şekilde kadının toplumdaki ve ailedeki yeri, çocuğun önemi gibi konuları bizim düşüncelerimizde ve fikirlerimizde yer bulmuştur. Komite, bütünüyle oldukça ilerici bir çizgide yer almıştır. Şahsen ben yenilikçiydim. Subay arkadaşlarımızın hemen hepsi de yenilikçiydi. Aldığımız eğitimde kadını ikinci planda bırakacak arkaik düşüncenin yeri yoktu. Subaylar kadın –erkek ilişkileri konusunda sanırım, toplumun ileri bir kesitini oluşturuyorlardı” demektedir.
27 Mayıs’ı gerçekleştiren Çanakkaleli tarihi bir kişi olarak Numan Esin aradan elli yıl geçtikten sonra 2010 yılında; “Bugün 27 Mayıs 1960 devriminin 50’inci yıldönümüdür. 27 Mayıs Jöntürk hareketinin Kuva-i Milliye'nin ve Türkiye Cumhuriyeti'ni gerçekleştiren gücün yeni bir hamlesidir. 27 Mayıs devrimi 1961 Anayasası’nın kabul edilmesiyle ülkemize demokrasi, özgürlük ve insan hakları, sosyal devlet alanlarında çağ atlatmış tarihteki yerini almıştır” diyerek 27 Mayıs’ı savunmaktaydı.
Anı ve düşüncelerini “Devrim ve Demokrasi Bir 27 Mayısçının Anıları” adlı kitapta dile getiren Numan Esin, 6 Ocak 2020 Pazartesi günü doksan bir yaşında İstanbul’da hayatını kaybetti ve Biga Şehir Mezarlığı’na defnedildi.