E-Posta : atabay64@gmail.com
1950-1951 Eğitim-Öğretim yılı sona ererken Çanakkale’de bulunan ilkokullar da peşpeşe yılsonu sergi ve müsamereleri düzenliyorlardı. Cumhuriyet İlkokulunun bu yılki sergisi çok güzel olmuş ve uzun süre konuşulmuştu. İstiklal İlkokulu’nun müsameresi muhteşemdi. Ama bu yıl en çok konuşulan konu Gazi İlkokulu’nun “Veda Müsameresi” idi. 5 Haziran 1951 Pazartesi günü üç sınıflı Gazi İlkokulu’nda son sınıfı bitiren ve bundan sonra başka bir ilkokula gitmek zorunda olan çocukların düzenledikleri veda müsameresi çok duygusaldı. Yılsonu müsameresini Gazi İlkokulu Öğretmeni Yaşar Kalcan, güzel bir konuşmayla açtı. Konuşmasında Yaşar Kalcan, okulda 4.sınıf açılmadığı için üç yıl uğraşarak yetiştirmeye çalıştığı öğrencilerinin Cumhuriyet ve istiklal İlkokullarına verileceklerini söyleyerek üzüntüsünü dile getirdi ve sözü son sınıfını bitiren bir kız öğrenciye “Tan Sezer”e verdi. “Tan Sezer”, sıcak ve samimi ve aynı zamanda hüzünlü bir dille okula nasıl başladığını, okuyup, yazmayı nasıl öğrendiğini, sevgili ve kıymetli öğretmeni Yaşar Kalcan’ın yeri geldiğinde bir eğitimci, yeri geldiğinde bir anne gibi kendilerine nasıl bir itina ve şefkatle yetiştirdiğini ve borçlu oldukları şükranlarını belirttikten sonra, yalvaran bir sesle okullarında 4.sınıfın açılmasını dileyerek sözlerini şöyle bitirdi: “Bizi sevgili okulumuzdan ve öğretmenimizden ayırmayın. Bu bize ölüm kadar acı gelecek. Fakat bizim büyüklerimiz hiç bize bu acıyı tattırırlar mı? Elbette 4.sınıfı açacaklar, bizi canımız kadar sevdiğimiz okulumuz ve öğretmenimizle yine baş başa bırakacaklardır.”
Tan Sezer, sözlerini tamamlayıp duygularını bütün içtenliği ile söyleyip sahneden inerken, salonu dolduran anne ve babaların gözleri yaşardı. Tan’ın bu konuşması gerçek bir derde temas etmişti. Bundan sonra çocukları yaklaşık bir buçuk saat devam eden müsamereleri zevkle izlendi. Yaşlarından umulmayacak bir başarıyla okudukları şiirler, ulusal şarkılar, söyledikleri marşlar, oynadıkları oyunlar ve özellikle çok büyük bir başarı ile canlandırdıkları tiyatro sahnesi herkesi çok duygulandırdı. Çocuklar uzun uzun alkışlandı. Üç yılda asil duygularla bu küçük çocukları yetiştiren Öğretmen Yaşar Kalcan ve Okulun Başöğretmeni İhsan Güler’e veliler teşekkür ettiler.
Gazi İlkokulu’nun bulunduğu yer nüfus bakımından Çanakkale’nin kalabalık bir semtinde değildi. Ancak okulun beş sınıfa dönüştürülmesini sağlayacak olan nüfusa sahipti. Bu bakımdan Gazi İlkokulu’nun beş sınıflı bir okul haline dönüştürülmesine son derece ihtiyaç vardı. Bir de Gazi İlkokulu’nu bitiren çocukların, bir çocuk için çok uzak mesafede sayılan Cumhuriyet ve İstiklal İlkokullarına devam zorunda oldukları dikkate alındığında bu küçük yavruların, özellikle de Kış’ın Cumhuriyet Alanı gibi tamamen doğanın şiddetlerine açık bir sahayı, yağmur ve kar tipileri içinde geçmek zorunda bulunduklarını ve bu halin sağlıkları için arz ettiği büyük sakıncaları düşündüğümüzde 1933’te açılan bu okulun beş sınıflı okula dönüştürülmesi gerekiyordu. Çocukların başka bir okula geçerek orada dördüncü ve beşinci sınıflara devam etmenin eğitim açısından sakıncalarını da göz ardı etmemek gerekiyordu. O nedenle Gazi İlkokulu’nda yapılacak bir tadilatla ve bahçesi genişletilerek beş sınıflı okula dönüştürülebilirdi. Ancak bu durum uzun yıllar gerçekleşmeyecekti.