Sestos (Akbaş), Koila (Kilye), Madytos (Maydos), Kynossema (Kilitbahir) gibi eski Anadolu uygarlıkları merkezleri ile geçmişi anlatılmaya başlanılan Eceabat ilçemizin tarihçesini, birkaç satırda anlatabilmek oldukça zor. Eceabat, M.Ö.VI. asırda İran egemenliğini görmüş, M.Ö.334'de İskender'in ordularına M.Ö.191 yılında Romalıların, Boğaz'ı geçtikleri sıralarda çeşitli olaylara sahne olmuştur. M.S. 1204 yılından itibaren Venediklerin, Cenovalıların çatışmalarına sahne olan Eceabat, 1311 yılından itibaren Türkler için de ayrı bir önem arz etmeye başlar. Bu dönemde, Türkmen aşiret başkanları Melik İshak ve Halil Ece'nin şahadetleri, antik Eceabat topraklarının Türkmenlerin bir yurdu olması için önemli bir sebeptir... Türkler, kanlarını döktükleri toprakları artık vatan bilmişlerdir. Örf ve adetlerinin bir vecibesi olan, atalarının mezarlarını düşmana çiğnetmemek tutkusu işte bu tarihlerden sonra kendisini Eceabat’ta da gösterir...
1354 yılında Orhan Gazi oğlu Şehzade Gazi Süleyman Paşa'nın birliklerinin Trakya'ya geçişleri ile birlikte Eceabat bölgesinde de Türk kuvvetlerinin yoğunlaşmaya başlaması görülür. Fatih Sultan Mehmet döneminde özel bir önem verilmeye başlanan ilçede Kilitbahir ve Bigalı kaleleri inşa ettirilir.Kasım 1914 tarihine kadar Eceabat zaman zaman tarihi olaylara mekan olur... Kasım 1914'den itibaren ise, dünya harp tarihinde unutulmayacak bir savaşın her bir anını ilçe sınırlarının her santiminde ayrı ayrı yaşatır... Tüm dünya ülkelerine ibret dersi verircesine...
(ECEABAT İLE İLGİLİ GENİŞ FOTOĞRAF ARŞİVİ İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNKİ TIKLAYINIZ)