Çanakkale’nin Ayvacık ve Bayramiç ilçelerinde tarım ve orman alanlarında çok sayıda “Ekoturizm” projesinin gerçekleştirilebilmesi amacıyla yapılan imar değişikliklerine, TMMOB Mimarlar Odası ve TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası tarafından açılan davalarda mahkeme yürütmeyi durdurma kararı verdi.
Çanakkale Valiliği İl Genel Meclisi tarafından onaylanan “1/100.000 ölçekli Balıkesir-Çanakkale Çevre Düzeni Planı”nda yapılan değişiklikle imara açılan parsellerde yürütülen çalışmaların verimli arazileri yapılaşmaya açarak bölge ekolojisine, doğal yaşama, bilimsel şehircilik ilkeleri ve planlama esasları ile kamu yararına aykırı uygulamalara neden olduğu mahkeme kararıyla kesinleşmiş oldu. Mahkeme kararı, bundan sonra gerçekleştirilmesi planlanan yapılaşmalar için de emsal teşkil edecek.
“1/100.000 ölçekli Balıkesir-Çanakkale Çevre Düzeni Planı”nda yer alan “doğal kaynakların sürdürülebilirliğini güvence altına alarak; yayla turizmi, ornitoloji (kuş gözleme) turizmi, foto safari, akarsu sporları (kano-rafting), çiftlik turizmi, botanik (bitki inceleme) turizmi, bisiklet turları, atlı doğa yürüyüşü, kamp-karavan turizmi, mağara turizmi ve dağ turizmi gibi doğal çevreyi ve biyoçeşitliliği koruyan, yöre haklının refahını ve yöre kültürünü gözeten turizm faaliyetleri” şeklindeki plan hükmüne dayanılarak gerçekleştirilen düzenleme, “ekoturizm” adı altında site ve konut inşaatlarının yapılabilmesine olanak tanıyan yaygın bir uygulamaya fırsat yaratmaktaydı.
EKOTURİZM AMAÇLI İMAR PLANLARI HUKUKA VE MEVZUATA UYGUN BULUNMADI
Mahkeme tarafından yapılan değerlendirme sonucunda “dava konusu taşınmazı kapsayan alanda yürürlükte bulunan Balıkesir-Çanakkale Planlama Bölgesi 1/100.000 Ölçekli Çevre Düzeni Planı’nda dava konusu taşınmazın ‘tarım alanı ve mera alanı’ kullanımında kaldığı, dava konusu taşınmazı kapsayan alanda dava konusu imar planları öncesinde yürürlükte bulunan 1/5000 ve 1/1000 ölçekli imar planlarının bulunmadığı, meclis kararı ile dava konusu taşınmazın 1/5000 Ölçekli Nazım İmar Planı’nda ‘turizm alanı’, 1/1000 Ölçekli Uygulama İmar Planı’nda ise ‘Ekoturizm / kırsal turizm tesis alanı’ olarak düzenlendiği, ekoturizm alanlarının ise 1/100.000 Ölçekli Çevre Düzeni Planı lejantında tarım ve mera alanlarından ayrı bir gösterim olarak çalışma alanları başlığı altında düzenlendiği, bunun yanı sıra planlama sürecinde taşınmazın bulunduğu bölgede ekoturizm potansiyelinin bulunup bulunmadığına dair herhangi bir çalışma yapılmadığı ve dava konusu plan açıklama raporlarında da bu konuda herhangi bir değerlendirme yapılmadığı görülmektedir. Bu durumda; dava konusu taşınmazın 1/100.000 Ölçekli Çevre Düzeni Planı’nda ‘tarım alanı ve mera alanı’ vasfında olmasına rağmen dava konusu 1/5000 Ölçekli Nazım İmar Planı’nda ‘turizm alanı’, 1/1000 Ölçekli Uygulama İmar Planı’nda ise ‘ekoturizm/ kırsal turizm tesis alanı’ olarak planlanmak suretiyle planlar hiyerarşisi ilkesine aykırı olarak düzenlendiği, başka bir değişle dava konusu planların üst ölçekli çevre düzeni planına uygun olmadığı, bunun yanı sıra dava konusu taşınmazı kapsayan alanda yürürlükte bulunan 1/100.000 Ölçekli Çevre Düzeni Planı açıklama raporunun 8.16.1 maddesinde ekoturizm alanlarının ekoturizm yönünden uygun olup olmadığının bilimsel yöntemlerle belirlenmek suretiyle planlanması gerektiği belirtilmesine rağmen dava konusu plan kararlarında dava konusu taşınmazın ekoturizm yönünden potansiyele sahip olup olmadığının, ekoturizm açısından uygun bir yer olup olmadığının herhangi bir şekilde bilimsel yöntemlerle irdelenmeksizin ve ortaya konulmaksızın planlama yapıldığı” tespitleriyle ekoturizm amaçlı imar planları hukuka ve mevzuata uygun bulunmamıştır” denildi.
TMMOB Mimarlar Odası, açtıkları davalarla Ekoturizm adı altında imarlaşma projelerini mahkemeye götürdükçe kazandıklarını, yetkililerin daha sorumlu davranması gerektiğine dikkat çektiler. TMMOB Mimarlar Odası tarafından yapılan açıklamada; “Tarım arazilerinin imar planı hiyerarşisi göz önüne alınmadan ve gerekli bilimsel araştırmalar titizlikle yapılmadan kontrolsüz şekilde yapılaşmaya açılarak “turistik tesis alanı” olarak tanımlanması, bugün küresel ölçekte önem taşıyan çevre krizi ortamında ciddi tahribatlara neden olarak sağlıklı yaşam alanlarının korunmasının ve artırılmasının önünde engel oluşturmakta, değerli varlıklarımız olan doğal sitleri ve dolayısıyla sağlıklı yaşamları tehdit etmektedir. TMMOB Mimarlar Odası olarak hukuka ve bilime aykırı olarak gerçekleştirilen tüm bu uygulamaların karşısında durarak kentsel ve kırsal alanların toplum yararının önceliklenmesi anlayışıyla planlanması konusunda takipçi olacağımızı kamuoyuna duyururuz” ifadeleri kullanıldı.
(Haber Kaynak ve Link Gösterilmeden İzinsiz Alınıp Yayınlanamaz)