Çanakkale’nin en önemli gazoz markalarından birisiydi o. 1970’li yılları hatırlayanlar Çan-Ka Gazozlarını halen anımsarlar. 1968 yılında Çanakkale il merkezinde iki kardeş Naci ve İsmet Muhtaroğlu’nun çabaları ile kurulan ve o yıllarda da büyük ilgi gören bu mahalli gazoz çok dikkat çekmişti. Çanakkale il merkezi ve ilçelerinin dışında Marmara ve Ege bölgesinde çok sayıda ile de dağıtım yapılan Çan-Ka Gazozları aranılan markaydı. Çay bahçelerinde ve kafeteryalarda meşrubat istendiğinde herkes Çan-Ka Gazoz isterdi. Sadesi, portakallısı ve kolası ile beğenilen içecekti. Mahalle aralarında gazoz dağıtım kamyonları geçerken vatandaşlar aracı durdurup evlerine tahta kasalarda yarısı sade, yarısı portakallı gazoz alırlardı. 1970’li yıllar Çan-Ka Gazozlarının adeta atılım yılı oldu. Bu üretim 1987 yılına kadar aralıksız olarak sürdü. Fakat piyasaya dev işletmelerin girmesi ile birlikte mahalli olarak üretim yapan gazoz fabrikaları da yavaş yavaş kapanmaya başladı. Bunlardan birisi de Çanakkale’deki Çan-Ka fabrikası oldu. O yılları anlatan Çan-Ka Gazoz Fabrikası’nın kurucularından Naci Muhtaroğlu, “O an halen gözlerimin önünde. İki kardeş oturup ortak bir karar verdik. Çok zor bir karardı. Bizim için çok büyük üzüntüydü. Adeta bir yas oldu. En uygununun fabrikayı kapatmak olduğunu düşündük. 1987 yılında da elimiz ayağımız tutarken, daha fazla da risk altına girmeden fabrikayı maalesef kapattık” diyor. Halen sosyal paylaşım sitelerinde Çan-Ka Gazozlarının şişelerinin fotoğrafları yayınlanıyor ve birçok koleksiyonerin elinde de bu şişlerden halen var. Bugün sizlere Çanakkale’nin 1970’li ve 1980’li yıllarda en önemli gazoz markalarından birisi olan Çan-Ka Gazozlarının hikayesini fabrikanın kurucularından Naci Muhtaroğlu’nun ağzından aktarmak istedik. İşte o röportaj….
ÖZEL RÖPORTAJ: AYHAN ÖNCÜ /ÇANAKKALE
E-Mail: info@canakkaletravel.com
* Bize kendinizi tanıtır mısınız?
- İsmim Naci Muhtaroğlu. 1927 yılının Ağustos ayında Bulgaristan Rusçuk’ta doğdum. Biz aslen Bulgaristanlıyız.1930’lu yıllarda babamlarla birlikte Balkanlar’dan Bulgaristan’dan Türkiye’ye geldik O zaman oralarda Krallık dönemi vardı. Babam orada bulunan bütün malvarlığını sattıktan sonra bizi Türkiye’ye getirdi. Çanakkale’de de babamın balkanlardan Yugoslavya’dan gelen yakın arkadaşları vardı. Bizlerde bu sebeple Çanakkale’ya onların yanına geldik. Böylece 83 yıl önce Çanakkale’ye yerleşmiş olduk.
* Çan-Ka Gazozları 1970’li yıllar ile 80’li yıllarda Çanakkale’nin en önemli meşrubat markalarından birisiydi. Meşrubat üretim fikri nasıl ortaya çıktı? Bundan bahseder misiniz?
- Çanakkale’de 1967-1968 yıllarında bu işi yapan 2 firma vardı. Bir “Hasan Gazozları”nı üreten Hasan Özay vardı. Birde Mehmet Erol’un “Balaban Gazozu” vardı. Bunun dışında çok yabancı marka gazozlar da vardı. Bizde gıda işi ile uğraşan bir müessese olduğumuz için “Bizde gazoz üretimi yapamaz mıyız?” diye düşündük. O yılarda yani 1967-1968’li yıllarda Musevi vatandaşlarımızın destekleri ile bu işe koyulduk. Musevi vatandaşlarımız o yıllarda özellikle bu gazozlarda kullanılan esansların ithalatını yurt dışından yapıyorlardı. Bu konuda da bize çok yardımcı oldular. Bunun ardından da kardeşim İsmet Muhtaroğlu ile birlikte gazoz üretimine başlama kararı aldık. Gazozda kullanılacak esansları elde etmede, fabrikanın ruhsat alımı konusunda bana hep yol gösteren o yıllardaki Musevi arkadaşlarım oldu.
“ARITILMIŞ SU İLE YAPILAN GAZOZ DAHA KALİTELİ OLUYOR”
* Çan-Ka ismi nasıl konuldu?
- Çanakkale’de yeni bir marka ile üretime başlarken Çanakkale’ye has bir marka bulalım dedik. O yıllarda yerli ve yabancı çok sayıda çeşitli markalarda gazozlar vardı. “Uludağ” Bursa meşrubatı, “Cincibir” İzmir meşrubatıydı. Bizde bundan esinlenerek Çanakkale’nin adını yansıtacak bir marka bulalım dedik. Sonunda kısa ve öz akılda kalabilecek bir marka bulmak için kardeşim ve bir Albay arkadaşımla birlikte oturup isim düşünmeye başladık. Sonunda Çan-Ka ismini bulduk.
* Büyük ilgi gören bu gazozların aroması da güzeldi. Bunun formülünü siz mi geliştirmiştiniz? Çünkü her gazozun tadı birbirini tutmuyor. Tüketici o güzel tadı, yani aromayı almadığı zaman gazozu bir daha içmez. Sizin üretimini yaptığınız gazozların tadı da güzeldi.. Bunu nasıl başardınız?
- Bu konuda gazoz esanslarını satan firmalardan büyük destek gördük. Bunlardan gördüğümüz destek ile de Çan-Ka gazozlarının aromasını ve formülünü geliştirdik. Fakat bizim gazozlarımızın büyük ilgi görmesinin en önemli sebeplerinden birisi kullandığımız sudan kaynaklanıyordu. Mesela o yıllarda gazoz üretiminde kullandığımız şehir suyu kireçli olduğu için çok kaba bir suydu. Gazozlarda bu sebeple tat ve aroma açısından iyi olmuyordu. Sonunda araştırdık ve meşrubat işini yapan firmaların gizlice su arıtma sistemlerini kurduğunu öğrendik. Bunun üzerine bizde Çanakkale’deki işletmemize kireçli olması sebebiyle kaba olan suyun daha kaliteli hale gelmesi için tonlarca ağırlıkta bir su arıtma sistemini kurdurduk. Sonunda da bu su ile yaptığımız gazozların tadı çok güzel oldu ve müşteri memnuniyeti arttı. Tabii gazoz şurubunun formülü de çok önemliydi. Bunu da biz yaptık.Bu gazoz şurubunun formülünü de halen 2 kardeş olarak bizden başka bilen kimse yok.
* Çan-Ka gazozlarının logosu da halen günümüzde bilinen bir logo. İnternet sayfalarına girdiğimizde bazı koleksiyonerler bu gazoz şişelerini sergiliyorlar. Logoyu kim yapmıştı? Sonradan sanırım şişeler ve logo da değişti?
- 1968 yılında bu gazoz üretimine başlarken kendi firmamıza ait bir logo da yapmak istedik. O yıllarda bu işlerle ilgilenen İstanbul’daki bir üniversitede bir öğretim görevlisi vardı. Ona söyledim. O da bize “Ben size bunun ile ilgili birkaç çizim yapacağım. Sizlerde onun üzerinden bir tanesini seçersiniz. Eğer beğenmezseniz o logo üzerinde çeşitli rötuşlar yaparız “ dedi. O bize birkaç eskiz hazırladı. Bizlerde onun içerisinden en güzelini seçtik ve logomuzu da tescillettik.
“KALİTELİ MEŞRUBAT ÜRETİMİNDE PANCAR ŞEKERİNİN KULLANILMASI ÇOK ÖNEMLİ”
* Çan-Ka Gazozlarının üretiminde en önemli nokta sanırım kullandığınız şekerdi. Bu şekeri nereden alıyordunuz? Şekerin farklı olması üründe kaliteyi etkiliyor muydu?
- O yıllarda Türkiye’de bir Alpulu Şeker Fabrikası vardı. Birde Konya civarında bir fabrika vardı. Bunlar sadece pancardan şeker üretimi yaparlardı. Biz bu işe başlarken pancar şekeri ile gazoz üretimini yaptık. Pancar şekerinden üretimi yapılan meşrubatın kalitesi hiç bozulmuyordu. Ancak birkaç yıl sonra gazozların kalitesinde bir düşüş olmaya başladı. Tatlarında değişiklik olmaya başlayınca bundan şüphelendik. Sonunda yaptığımız araştırmalar sonunda pancardan üretilen şeker yerine bize farklı bir şeker gönderildiğini öğrendik. Gazozunda kalitesinin düşmesindeki sebebinin bu olduğun anlayarak yeniden pancar şekerinden üretilen şekere dönerek sorunu çözmüş olduk. Yani kaliteli meşrubat üretiminde pancar şekerinin kullanılması çok önemli.
* O yıllarda sadece Çanakkale’ye değil diğer illere de sanırım dağıtım yapıyordunuz?
- Çanakkale ve civar illerin çoğuna bayilikler vermiştik. Marmara ve Ege illerinin çoğuna bayilikler vermiştik. Örneğin İzmir, Tekirdağ, Bandırma gibi yerler bunların arasında gösterilebilir.
* Fabrikanın yeni neredeydi? Üretim için gerekli olan ekipmanı nasıl almıştınız?
- 1968 yılında gazoz üretimine başlarken fabrikamızı Tahta köprünün giriş kısmında yer alan şuanki öğrenci yurdunun yan tarafındaki bölümde kurmuştuk. O zamanlar orada büyük bir mağaza vardı. Türkiye’de yapılan yıkama makineleri ile birlikte biz tesisi burada kurduk. Korkunç bir çalışma sistemi vardı. Bu sırada başımdan geçen bir anıyı da sizinle paylaşmak istiyorum. O sırada bir elektrik arızası olmuştu. Orada bulunan karbondioksit tüpüne elektrik bağlanmış. Makineler bu arıza sebebiyle çalışmıyordu. Yerlerde ıslaktı. Bende elektrik çarpar düşüncesi ile bir ayağımın altına ağaç kasa koydum.Tüpün üzerindeki kabloyu ellememle birlikte beni elektrik çarptı. Ayağım kayınca 150 kilogramlık karbondioksit tüpü benim üzerine düştü. Oradan zor canımı kurtardım. Ardından arızayı giderdik ve üretime başladık. 1972 yılında da teknolojinin gelişmesi ile birlikte İstanbul’daki fabrikaların benzerini Çanakkale’de kurmaya karar verdik. Yeni fabrikayı da şuanki Atatürk Caddesi üzerinde yer alan Çansa Öğrenci Yurdu’nun karşısındaki 4 bin metrekarelik alan üzerine kurduk. Orası boş bir araziydi. Tarlaydı. Yağmur sularının denize kadar gittiği oluklar vardı. Diğer tarafta da Petkim’in Fabrikası vardı.Yeni makineleri İtalya’dan ithal ettik ve bunlar Çanakkale’ye getirilerek yeni yapılan bu fabrikaya monte edildi. O devasa makineler Çanakkale’ye geldiğinde herkes hayretler içinde kalmıştı.
“GÜNDE 2000 İLE 2500 KASA GAZOZ ÜRETİMİ YAPIYORDUK”
* Çan-Ka gazozları önemli bir markaydı. Birçok önemli markaya göre o yıllarda hemen hemen her bakkalda ve çay bahçelerinde tek istenen içecek bu gazozlardı. Bu ilgiyi neye bağlıyorsunuz?
- Ben bunu damak zevkine ve mahalli meşrubata verilen öneme bağlıyorum. Kolay değil. Üretimi yaptıktan sonra büyük risk altına giriyorsunuz. Eğer tüketici bunu beğenmezse batabilirsiniz. Ama Çanakkaleliler bu markaya sahip çıktılar ve beğendiler. Bizlerde kaliteyi koruyarak bu üretimimizi yıllarca yaptık.
* O yıllarda Çanakkale’de birçok kişiye iş imkanı da sağladınız. Fabrikada kaç kişi çalışıyordu?
- Normal çalışan sayımız 50-60 kişiydi. Ancak yaz aylarında tüketim fazla olduğundan çalışan sayımız 120’ye ulaşıyordu.
* Günlük üretim ne kadardı?
- Günde 2000 ile 2500 kasa gazoz üretimi yapıyorduk. Buda o yıllarda önemli bir rakamdı.
* Üretime sade gazoz ile başladınız. Sonra meyveli ve kola üretimi de yaptınız sanırım. Diğer meşrubat firmalarının üretimine ayak uydurmaya çalıştınız galiba?
- Mahalli gazoz üretimi yaptığımız için renkli gazoz işini de girmemiz gerekiyordu. Bizlerde bunun üzerine sade gazozun dışında portakallı ve kola olarak da üretime başladık.
* Kaç yıl aralıksız üretim yaptınız?
- 1968 yılından 1987 yılına kadar 19 yıl süre ile aralıksız Çan-Ka Gazozlarının üretimini yaptık.
* Mahalle aralarında Çan-Ka gazoz arabaları geçerken bizlerde aracı durdurur yarısı sade, yarısı da meyveli yaptırıp satın alırdık. Bir hafta sonra da yine araç geçerken boş şişelerin bunduğu tahta kasayı verip yine yenisini alırdık. Güzel günlerdi. Niçin fabrikayı kapatmak zorunda kaldınız?
- Gıda işi dünyanın en zor işi. Ve çok riskli bir iş. Bu işte kalitenin sürekli aynı şekilde tutulabilmesi için birisinin bu formüllerin başında sabahtan akşama kadar beklemesi lazım. Bu da maalesef çok zordu. Bizim arkamızdan gelecek gençlerin bunu yapması da zordu. Ayrıca bu sektörde yeni yeni fabrikaların açılması ve bir bakıma rekabet pazarının artması bizi zor durumda bırakınca fabrikayı maalesef 1987 yılında kapatmak zorunda kaldık.
* Fabrikanın kapatılması fikrinin alınmasının ardından yaşadıklarınızı anlatır mısınız?
- O an halen gözlerimin önünde. İki kardeş oturup ortak bir karar verdik. Çok zor bir karardı. Bizim için çok büyük üzüntüydü. Adeta bir yas oldu. En uygununun fabrikalı kapatmak olduğunu düşündük. 1987 yılında da elimiz ayağımız tutarken, daha fazla da risk altına girmeden fabrikayı maalesef kapattık.
* Üretimini yaptığınız bu gazoz şişelerinden hatıra olarak sakladıklarınız var mı?
- Çoğunu eş dost ve isteyenlere dağıttık. Şuanda birkaç tane elimizde bu şişelerden ve bardaklardan var. Onları da hatıra olarak saklıyorum.
“BELEDİYE BAŞKANI REŞAT TABAK ŞİŞELEME MAKİNESİNİN İÇİNE GİRİP ARIZAYI ANINDA BULMUŞTU”
* Fabrikayı kapattıktan sonra üretimde kullanılan araç gereçler ve makineleri ne yaptınız?
- 1987 yılında üretimi noktaladıktan sonra fabrikadaki ekipmanlar soda üretimi yapan fabrikalara satıldı. Şuanda da artık o makineler hurdaya çıkmıştır.
* Sizi zaman zaman arayıp yeniden bu marka ile meşrubat üretimi yapmayı teklif edenler oldu mu?
- Yok hiç teklif olmadı. Olsa da artık böyle bir üretimin olmamı mümkün değil. Biz 2 ortak buna karar verdik. Çan-Ka gazozları yine nostaljik olarak gönüllerde yaşamaya devam edecek.
* O dönemden kalan fotoğraflara bakarken neler hissediyorsunuz? Keşke yeniden fabrika açık olsa da üretim devam etse diyor musunuz?
- Eski fotoğraflara bakarken o yıllarda nasıl büyük emekler sarf ederek çalışmışım kendime hayret ediyorum. Bu iş dünyanın en zor işiymiş diye düşünüyorum.
* Çan-Ka Gazozları halen günümüzde o dönemde yaşayanların dilinden düşmüyor. Hemen hemen her ortamda nostaljiyi yaşayıp bunun ile ilgili anılanını anlatıyorlar. Sizinde o dönemlerde yaşadığınız birkaç anınızı alabilir miyiz?
- O yıllarda bana ismimle seslenmezlerdi. “Çan-Ka buraya gel” derlerdi. Gitmeseniz olmaz tabii. Her gittiğinizde bizi herkes hoş karşılıyordu. Marka olmuştuk Çanakkale’de. Bence bu da çok güzel bir şeymiş. Birde önemli bir anım var. Zamanın Belediye Başkanı Reşat Tabak fabrikamızın yeni kurulan ikinci yerini 1972 yılında ziyaret etmişti. O sırada da fabrikada şişeleme tesisinde bir arıza vardı ve makineler çalışmıyordu. Rahmetli Reşat bey nur içinde yatsın kafası çok iyi çalışırdı ve akıllı bir insandı. Makine ve bu tür ekipmanlarla çok iyi bilgisi vardı. Bu ziyaret sırasında şişeleme makinelerinin çalışmadığını görünce bu makinenin içine girdi ve arızayı hemen buldu. Meğer makinenin montajını yapan kişi içinde bir tane parça unutmuş. O bu parçayı bulup dışarı çıkardı. Ardından makine tıkır tıkır çalıştı. Onu da buradan rahmetle anıyorum.
* Özellikle sosyal paylaşım sitelerinde Çan-Ka Gazozları ile ilgili anılarını anlatan ve o dönemde yaşadıklarını dile getirenler var. O yılları özlemle anıyorlar. Bu kişilere neler söylemek istersiniz?
- Bizi unutmadıkları ve yad ettikleri için onlara teşekkür etmek isterim. Şimdiki nesil bizi tanımasa da olur. Fakat eskiler bizi tanıyor. Bizim sattığımız veya imal ettiğimiz meşrubatın tadını onlar unutamadıkları için bu anıları canlandırıyorlar. Sağ oldukları müddetçe bizi konuşacaklardır. Küçüğüne büyüğüne herkese buradan bizi unutmadıkları için teşekkür ediyorum.
(BU RÖPORTAJ AYNALI PAZAR GAZETESİ'NİN 15/EYLÜL/2013 PAZAR GÜNKÜ SAYISINDA YAYIMLANMIŞTIR)