Troya Müzesi Müdürü Rıdvan Gölcük, 2. Dünya Savaşı sırasında Troya Hazinelerinin Hitler ordusunun eline geçme tehlikesine karşı Türkiye’nin aldığı önlemlerin, müzecilikte tüm Avrupa’daki en önemli önleyici koruma faaliyeti olduğunu dile getiren bir konferans düzenledi.
Müze Müdürü, Troya Müzesi konferans salonunda düzenlenen programda yaptığı "Görevimiz Tahliye: Müzelerimizi Hitler’den Korumak" isimli sunumda, savaş riskine karşı farklı ülkelerdeki “müzecilikte önleyici koruma” uygulamalarının tarihini anlattı.
Devlet belgeleri ve müzeciler arasındaki tarihi yazışmalara dair yaptığı beş yıllık araştırmayı katılımcılarla paylaşan Gölcük, müzecilik tarihindeki en büyük "önleyici koruma" uygulamasının Türkiye’ye ait olduğunu söyledi.
Gölcük, konferansta sözlerine şöyle devam etti: “Alman ordularının Bulgaristan’a girmesi sonrası Türkiye’yi rahatlatmaya çalışan Hitler, Alman birliklerinin Türk sınırının yaklaşık 50 kilometre uzağında duracağının teminatını İsmet İnönü’ye vermiştir. Fakat Türkiye’nin tedbiri elden bırakmadan savaşın başından bu yana aldığı önlemlere devam ettiği görülmektedir. Savaşın sınırlarımıza bu kadar yakın seyrettiği anlarda nüfus tahliyesini bile uygulamaya geçiren Türkiye Cumhuriyeti elbette ki başka alanlarda da ciddi önlemler almıştı. Hitler tehdidi altındaki müzeciliğimiz de bu alanlardan biriydi. Hitler Avrupa’yı kırıp geçiriyor ama toprak almanın dışında bir yandan da müzeleri soyuyor. Çünkü yeni kurduğu, hayali olan devleti ve anlayışı bu kültürel mirasın üzerine inşa etmeyi planlıyor. Bu nedenle Avrupa’daki neredeyse tüm büyük müzeleri soygundan geçiriyor. Ve buna karşı hükümetimiz 1 Eylül 1939 tarihinde Müzelerimizdeki eserlerin Niğde’ye tahliye edilmesine karar veriyor. İçinde Troya eserlerinin de bulunduğu Müze Koleksiyonları Niğde’de bulunan Sarıhan ve Ak Medrese'ye yüzlerce sandığa konarak vagonlarla naklediliyor. Senelerce büyük bir dikkat ve özveri ile oralarda korunuyor. Ben şunu iddia ediyorum; 1 Eylül 1939 tarihinde yapılan bu önleyici koruma bugün Türk müzeciliği içinde yapılmış en büyük önleyici koruma harekatıdır. Türk müzeciliğini geçin tüm Avrupa’daki en önemli önleyici korumadır."
“TARİHİ ESERLERİN DAHİYANE KORUNMASI: KUM TORBALARI”
Gölcük, müze ve kütüphanelerdeki maddi ve sanat değeri yüksek eserlerin nakledileceği yer olarak belirlendiğini, lahitler gibi yerinden taşınması güç tarihi yapılar ve restorasyondan geçmiş olan hassas eserlerin ise kum torbaları ile maskelenerek mahallinde muhafaza edilmesine karar verildiğini kaydetti. Her bir eserin nasıl korunması gerektiğinin bu belgelerde ayrıntılarıyla bildirildiğini kaydeden Gölcük, "Yangın bombasının zararını azaltmak için İstanbul Arkeoloji Müzesinin içine kum serilmesi öngörülüyor. 'Eserlere önce ahşap muhafaza yapın, kumlar eserin üzerine binmesin' deniyor. Bu hassasiyet müthiş bir örnek. Düşünün ki Hitler’in Trakya’dan girebileceği ve İstanbul’un kaybedilebileceği gibi bir risk var ve siz, nakledemediğiniz eserlerinizi korurken 'kum torbası ağırlık yapmasın ki eserler zarar görmesin' diyorsunuz." ifadesini kullandı.
“ÇANAKKALE SAVUNMASI İÇİN SKODA OBÜSLER ALINDI”
Alınan önlemlerin çok geniş çapta olduğunu hatırlatan Gölcük sözlerine şöyle devam etti: “ Çanakkale’nin müdaafası için Skoda fabrikasına 24/28 lik obüs siparişleri veriliyor. Bu obüslerin montajını yapmak için yabancı uyruklu 5 montörün Çanakkale’de çalışacağına dair belgeye rastladık. Alınan her önlem Hitler ordusunun sınırlarımıza girmesi ihtimali çerçevesinde düşünülmüş önlemler. Örneğin bir başka belgede hayvan sürülerinin Anadolu'ya nakli için Çanakkale’ye 5.000 lira gönderildiğini görüyoruz.
“RUHLARI ŞÂD OLSUN”
Konuşmasının sonunda Müzelerimizdeki eserlerin olası bir savaştan korunması için mücadele veren İstanbul Arkeoloji Müzeleri Müdürü Aziz Ogan, Topkapı Sarayı Müze Müdürü Tahsin Öz, eserlere Niğde’de gözü gibi bakan Hüseyin Arpacıoğlu ve 1 Eylül 1939 tarihli koruma kararını alan herkese çok şey borçluyuz diyen Gölcük sözlerine şöyle devam etti; “ Allah rahmet eylesin, ruhları şad olsun. Onların koruduğu Troya eserlerini bugün bu güzel Troya Müzemizde gezip görebiliyoruz. Onlara çok şey borçluyuz.”
Programa, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Sanat Tarihi, Arkeoloji, Mimarlık Fakültesi Öğretim Üyeleri, Turizm Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Osman Uysal, İl Kültür ve Turizm Müdür Yardımcısı Cemil Agas ve çok sayıda izleyici katıldı.
Konferans sonunda katılımcılar, uzmanlar eşliğinde Troya Müzesi'ni gezdi.
(Haber Kaynak ve Link Gösterilmeden İzinsiz Alınıp Yayınlanamaz)