Çanakkale’nin en önemli turistik yerleri arasında bulunan Troia Antik kentinin sembolü olan Tahta At 1974 yılında yapıldı. Çanakkale’de 1968 ile 1976 yılları arasında Müze Müdürü olarak görev yapan İlhan Akşit’in fikriydi “Tahta At.” Bu atın yapımı için fikrini 1973 yılında Ankara’da düzenlenen bir toplantı sonrasında yapılan kokteylde Turizm Bakanlığı Müsteşarı Mukadder Sezgin’e söyledi. İşte Tahta At’ın yapım hikayesi de bununla birlikte başladı. Müşteşar Sezgin’in talimatı ile bu atın yapımı için Çanakkale’ye Tanıtma Genel Müdürlüğü’nden 32 milyon TL gönderildi. Sonunda bugün Troia’nın adeta simgesi olan o güzel Tahta At ortaya çıktı. Bu hafta sizlere Troia Antik Kenti’nde 1974 yılında yapılan Tahta Atın fikir babası zamanın Çanakkale Müze Müdürü İlhan Akşit’le yaptığım özel röportajı yayınlıyorum…
ÖZEL RÖPORTAJ: AYHAN ÖNCÜ / ÇANAKKALE
E-Mail: info@canakkaletravel.com
* Sizi kısaca tanıyabilirliyiz?
- İsmim İlhan Akşit. 1940 yılında Denizli'nin Bekilli ilçesinde doğdum. İlk ve orta öğrenimini Denizli'de tamamladıktan sonra Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi Arkeoloji Bölümü'nde eğitimime devam ettim. Buradan da 1965 yılında mezun oldum.1966 yılında Aphrodisias kazılarında Devlet Komiseri olarak görev yaptım. 1968 yılında Çanakkale Müzesi müdürlüğüne atandım. Çanakkale Şehitler Anıtı altındaki Harp Müzesi'ni ve Çamyayla Köyü'ndeki Mustafa Kemal'in 19. Tümen Karargahı olarak kullandığı evin müze olarak düzenlenmesinde çaba sarf ettim.1976 yılında Bodrum Sualtı Müzesi Müdürlüğüne atandım.1978 yılında T.B.M.M. Milli Saraylar Müdürlüğü görevine getirildim. Bu görevim sırasında, ziyarete kapalı olan Dolmabahçe Sarayı, Beylerbeyi Sarayı ve Küçüksu Kasrı'nı yeniden düzenleyerek turizme açılmasını sağladım. 1982 yılında da kendi isteğimle görevimden ayrılarak Türkiye'nin tarihsel ve kültürel birikimini tanıtmayı amaçlayan bir yayınevi kurarak yayın hayatına atıldım.
* Bende kendinizi tanıtırken açıkladığınız Çanakkale Müze Müdürlüğü görevini yaptığınız bu yılları sormak istiyorum. Çanakkale’de Müze Müdürlüğü görevine başlamanız nasıl oldu? Kaç yıl burada göreve yaptınız?
- 1965 yılında fakülteyi bitirdikten sonra Aydın Müzesi’ne tayin oldum. Orada Aphrodisias kazılarında Devlet Komiseri olarak görev yaptım ve orada 3 ay verimli bir şekilde kazı sezonu geçirdim. Orada bir süre görev yaptıktan sonra askerliğimi yapmak için Keşan’a gittim. Askerlikten döndüğüm gibi beni 1968 yılında Çanakkale’ye Müze Müdürü olarak tayin ettiler. 1976 yılına kadar da burada müze müdürü olarak görev yaptım.
“TROİA’DAKİ TAHTA ATIN KERESTELERİNİ KAZDAĞLARINDAN TEK TEK SEÇTİK”
*Sizin görev yaptığınız dönemde Arkeoloji Müzesi neredeydi?
- Benim müze müdürü olarak görev yaptığım 1968 yılında müze şuan Onsekiz Mart Üniversitesi’nin (ÇOMÜ) Fevzipaşa Mahallesi’ndeki Kilise meydanı bölgesinde yer alan bölgedeki Eski Ermeni Kilisesinin olduğu yerdi. Yani müze olarak orası kullanılıyordu. Çanakkale gerçekten tarihi açıdan çok önemli bir yerleşim birimi. İlin hemen hemen her yeri tarihi eser açısından büyük bir zenginliğe sahip. Zamanında Troia Antik kenti ile Assos antik kentinden çıkarılan bazı nadir eserler ve civar ilçelerden çıkarılan eserleri bizler burada sergilemeye başladık. Fakat ağırlıklı olarak sergilenen eserler Troia Antik kentindeki eserlerden oluşuyordu. Bundan önceki yıllarda Çanakkale’de bir müze hiç olmamış. Bu sebeple Çanakkale’nin ilk müzesinin burası olduğunu söyleyebilirim.
* Sizin Troia Savaşı le ilgili de bazı araştırmalarınız var. Savaşın asıl sebebinin Sparta Kralı Menelaos'un karısı Helena'nın kaçırılması olmadığını iddia ediyorsunuz. Bu doğru mu?
- Troia Savaşı’nın sebebini ozanlar Sparta Kralı Menelaos'un karısı Helena'nın Paris tarafından kaçırılmasına bağlarlarsa da aslında bu öyle değildir. Ben bunu iddia ediyorum. Buradaki asıl hedef Helena değil, kıtlığın yaşandığı Yunanistan’dan Karadeniz’deki buğday depolarına ulaşmak olduğunu düşünüyorum. Homeros onu Helena’nın kaçırılmasına bağlayıp bir bakıma destanlaştırmış. Troia Savaşı’nın sebebi Yunanistan’daki kıtlıktan dolayı meydana gelen iktisadi sebeplerdendir. Kıtlık olduğundan buğday ambarlarına ulaşmak isteyen Akalar’ın Yunanistan’dan Karadeniz’e gitmeleri sonucu bu savaş çıkmıştır. Ben buna inanıyorum.
* Çanakkale’de müze müdürü olarak görev yaptığınız dönemde ilimiz için büyük öneme sahip Troia Antik kenti ile ilgili bir çalışmanız oldu. İl merkezine 30 kilometre mesafede yer alan Troia Antik kentine bir “Tahta At” yaptırılması sanırım sizin fikrinizdi? Bu fikir nasıl oluştu? Bu tahta atın yapım öyküsünü başından sonuna bizimle paylaşır mısınız?
- O yıllarda, yani 1968’li yıllarda Troia’ya gerek gemilerle, gerekse otobüslerle gelen yerli ve yabancı turistler oluyordu. Çanakkale’ye gelen bu turistler otobüslerle Troia’ya getiriliyordu ve antik kenti gezdikten sonra kısa sürede geri dönüyorlardı. Yani bunların Çanakkale’ye bir ekonomik katkısı olmuyordu. Bir müze müdürü olarak da bu beni çok üzüyordu. Troia gibi bir antik kentten bu şehir istediği ekonomik geliri alamıyordu. Dolayısı ile Troia’ya gelen turistlerin burada bir süre daha kalmalarını sağlayabilmek için bir şeyler yapmak gerekiyordu. Mesela 1973 yılıydı sanırım Çanakkale’ye Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk gelmişti. Eşi Emel Korutürk’te onun ile birlikte Çanakkale ziyaretinde Troia Antik Kentini gezmek istemişti.. Ben de ona antik kentte rehberlik ettim. Bu ziyaret sırasında kendisine Troia ile ilgili bütün bildiklerini tek tek anlatırken yaver olan bir görevli sürekli konuşmamı kısa kesmemi istiyordu. Çünkü o saatlerde Çanakkale’de de Kız Meslek Lisesi’nin bir defilesi vardı. Bayan Emel Korutürk bu duruma tepki gösterdi ve “Yaver yaver gidin söyleyin. Ben defileye gitmeyeceğim ve Troia Antik kentini gezip burada binlerce yıl önce olanları dinleyeceğim” dedi. Hava kararana kadar da ona orasını gezdirdim ve Troia’yı kendisine anlattım. Ertesi gün de dönemin Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk eşi Emel Korutürk ile Çanakkale Şehitler Abidesi’ni geziyordu. Resmi karşılama sırasında Emel Korutürk eşine “Fahri işte İlhan bey bu” dedi. Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk’e bana dönerek, “Demek sabaha kadar beni uykusuz bırakan kişi sendin “ diyerek sitem etti. Bayan Emel Korutürk Cumhurbaşkanı eşine sabaha kadar benim Troia’da anlattıklarını tek tek anlatmış ve onu uyutmamış. Bu beni çok duygulandırdı. Tabiî ki sadece Troia oradaki destanı anlatmakla olmuyor. Mutlaka burada değişik bir şeylerin yapılması ve turistin burada daha fazla süre kalması gerekiyordu. Bu konuda aklıma bir Tahta At fikri geldi. Antik kenti gezmeye gelen turistler bir yandan bölgeyi gezerken diğer yandan da bu at ile ilgilenirken burada daha fazla kalabilirler dile düşündüm. Hatta bu tahta atın içine Helena’nın şarabı adı altında şarap konulup belirli bir ücretle satılabilirdi. Bu fikrimi Ankara’da düzenlenen bir toplantı sonrasında yapılan kokteylde Turizm Bakanlığı Müsteşarı Mukadder Sezgin’e söyledim. O kadar memnun oldu ki Tanıtma Genel Müdürünü çağırdı. Genel müdürlüğün elinde ne kadar para olduğunu sordu. 32 milyon TL olduğunu öğrendi. Bu paranın hemen Çanakkale Özel İdaresi’ne gönderilmesi talimatını verdi. Böylece Tahta Atın yapım işlemi de başlamış oldu.
“TAHTA ATIN YAPIMININDA ZAMANIN VALİSİ ALİ RIZA YARADANAKULÇOK UĞRAŞ VERDİ”
* Bu tahta atın yapılması sırasında zamanın valisi ve Orman Başmüdürü ile Kazdağların’da özel ağaç aradığınız doğru mu?
- Bu fikrimin ardından Bakanlık Çanakkale Özel İdaresi’ne bu parayı gönderdi. Bunun ardından da bu tahta atın yapımı ile ilgili projenin çizimini 1973 yılında Mimar Kadir İzzet Senemoğlu yaptı. Kültür Bakanlığı bu konuda onu görevlendirdi. Bu projeyi çizdikten sonra Burhan diye bir müteahhit bu atı yapmaya başladı. Yalnız burada şükran duymamız gereken birileri var. Bunu da açıkça söylememiz gerekir. O tahta atın tahtaları bizzat Kazdağların’daki ağaçlardan özel olarak seçilerek getirildi. Zamanın Çanakkale Valisi Ali Rıza Yaradanakul, Orman Başmüdürü Musa Kesici ve ben bizzat Kazdağılarına giderek bu tahta atta kullanılacak ağaçları tek tek belirledik. Burada Troia Antik Kenti’nin Müdürü Hamit Kartal’ın da desteklerini de unutmamak lazım. Tahta Atın Troia Antik kentinde yapımı sırasında zamanın Çanakkale Valisi Ali Rıza Yaradanakul, Orman Başmüdürü Musa Kesici ve benim çok emeklerimin olduğunu söyleyebilirim. Düşünün tahta atın ayaklarının yapılışı sırasında biraz yamuk olunca vali bey hemen düzelttiriyordu. Tahta atın yapımında Çanakkaleli marangoz Ahmet Karadeniz de büyük emek harcadı. Bu atı tamamlamak için her gün Troia’ya motosikletiyle gidip geldiğini bilirim. 1973 yılında projesi çizilen Tahta At 1974 yılında tamamlanarak hizmete girdi.
* Tahta at tamamlandıktan sonra buna bağlı bir projeyi daha faaliyete geçirmek istemişsiniz. Fakat bunu başaramamışsınız. Neden?
- Tahta at tamamlandığında 2 tane beyaz atın çektiği bir iki tekerlekli bir harp arabası düşündüm. Bu harp arabasının içinde 2 tane yaşlı bir Danimarkalı karı kocanın Paris ve Helena’nın elbiseleri içinde Hektor’un ve Akhilleus’un mezarına seyahat etmesi ne aktar güzel olur diye düşündüm. Turistler antik kent içinde böyle bir gezintiye 100 dolar bile verirlerdi. Bu da güzel fikir denildi. Tam bu projede faaliyete geçecekti ki beni Bodrum’a tayin ettiler. Böylece bu ikinci proje maalesef tamamlanamadı.
* Troia Antik Kentinin en önemli dikkat çeken bir objesi olan Tahta At sizin için ne ifade ediyor? Bölgeyi gezerken bu tahta atı gördüğünüzde neler hissediyorsunuz?
- Bugün Troia Antik kentine gittiğimde o Tahta Atın içine giren yerli ve yabancı turistlerin o pencereden bakmaları ve fotoğraf çektirmeleri beni çok mutlu ediyor. Buraya bir şey kazandırmanın bir hazzı var benim içimde.
* Ünlü Troy Filminde kullanılan ve dünyada büyük yankı uyandıran Truva Atı Maketi şuan kordon boyunda sergileniyor. Troia Antik kentindeki at ile bu atı karşılaştırmanızı istesem neler söylemek istersiniz?
- Biliyorsunuz binlerce yıl önce yapılan Troia Antik Kentindeki Tahta At’ın keresteleri Kazdağılarından getirilmiş. Bizlerde bu tahta atı yaparken orijinalini ele alarak Tahta Atı Kazdağlarından getirdiğimiz keresteler ile yaptık.Yani orijinal. Çanakkale il merkezinde sahil kesiminde sergilenen Troy Filmindeki at ise fiber glastan yapılan bir at. Asıl olan gerçeğini yansıtan tahta at olan Troia Antik kentindeki attır.
“İNGİLTERE KRALİÇESİ ELİZABET İÇİN ŞEHİTLER ABİDESİNİN ALTINA 1 AYDA MÜZE YAPTIK”
* Bunun dışında Çanakkale Şehitler Anıtı altındaki Harp Müzesi ve Çamyayla Köyü'ndeki Mustafa Kemal'in 19. Tümen Karargahı olarak kullandığı evin müze olarak düzenlenmesinde de sizin katkınız var. Bundan da bahseder misiniz?
- 1973 yıllarında Ecevit hükümeti dönemiydi. Danimarka’da bir müzeciler kongresi olacaktı. O zamanlarda Ecevit gençlerin bu konferansa gitmesini istemiş. Bunun içinde bizi 5 kişi seçtiler. Bunların içinde ben de vardım. Danimarka gezisinin ardından dönüşte “İngiltere Kraliçesi Elizabet Çanakkale’ye geliyor” dediler. Yıl 1972-1973. Bu ziyaret öncesi Kraliyet Generali Çanakkale’ye geldi. Kraliçe’nin Çanakkale ziyaretinde yapacağı ziyaretlerde kaç adımda kaç dakikada istenilen yerlere gideceği bölgeler tek tek hesaplandı. Kraliçe önce Şehitler Abidesine gelecek oradan Hellas olarak bilinen İngiliz Anıtına gidecek ve orada bölgeye gezecek.Zamanın müsteşarı beni aradı ve Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Bayramoğlu’nun kendisini aradığını ve Şehitler Abidesi’nin bulunduğu yerin çok rüzgarlı olduğunu ve Kraliçe’nin orada 5 dakika bile ayakla duramayacağını söyledi. Bunun üzerine bana Kraliçe Elizabet’in gezebileceği Şehitler Abidesi’nin orada bir müze kurabileceğimi söylemiş. Bunun ardından bütün Abideleri bana bağladılar. “ 1 ay sonra Kralice gelecek. Şehitler Abidesi’nin oraya bu süre içinde bir müze yap” dediler. Köy köy gece ve gündüz dolayıp Çanakkale Savaşı’ndan kalma eserleri tek tek toplayıp Şehitler Abidesi’nin altına müzeyi kurduk. Bunun dışında Helles Anıtı olarak bilinen İngiliz Anıtı’nın yakınında Yahya Çavuş Anıtı vardı. Kraliçe Elizabet ziyareti sırasında buraya da gidecekti. Bizim Yahya Çavuş Anıtı çok bakımsızdı. Zamanın Belediye Başkanı Reşat Tabak’ı arayarak bir kamyonet gül kestirmesi ricasında bulundum. Eksik olmasın sabah erken saatlerde bir kamyonet gülü bize gönderdi ve biz Yahya Çavuş Anıtının etrafını gül bahçesine çevirdik o gün. Kraliçe’nin Yahya Çavuş Anıtı’ndan Helles Anıtına (İngiliz Anıtı) kadar gideceği yaklaşık 100 metrelik bir yerde zemin taş toprak içindeydi. Zamanın valisi “Bu yolda kraliçenin topukları kırılır. Ne yapacağız?” dedi. Bende müze için aldığımız kırmızı halıları Yahya Çavuş Anıtından Helles Anıtına kadar yere serdirdim. Böylece Kraliçe hiç zorluk çekmen burada yürümüş oldu. Günü de sorunsuz atlattı.
Bunun dışında birde Çamyayla Köyü'ndeki Mustafa Kemal'in 19. Tümen Karargahı olarak kullandığı evin müze olarak düzenlenmesi hususu var. Zamanın Valisi Ali Rıza Yaradanakul ile birlikte birgün Bigalı Köyü‘nden Conkbayırı’na kadar Atatürk’ün çıktığı yoldan yürümeyi teklif ettim kabul etti oda. Yürüyüşe başladık ve bir süre sonra kaybolduk. Sonra güçlükle yolu bulduk ve geri döndük. Dönüşte Bigalı köyündeki Atatürk’ün karargah olarak kullandığı o evi 1 liraya mı ne kamulaştırdık. Ardından Anıtkabir’de alt katta sergilenmeyen Atatürk’e ait birçok eşyaları vardı. Onları oradan toplayıp getirdik ve orada sergilemeye başladık. Bigalı Köyündeki Atatürk Evi de bu şekilde ortaya çıktı.
* 1970’li yıllardaki Çanakkale turizmi ile şuanı karşılaştırmanızı istesem neler söylemek istersiniz?
- Bence hiçbir fark yok. Yine gelen turistler Çanakkale’ye para bırakmadan çekip gidiyorlar.
* Troia Antik Kenti’nin girişine şuan bir müze yapılıyor. Bu müzenin yapılmasının Çanakkale’ye ve bölgeye katkısı sizce nasıl olur?
- Eğer Troia Antik kentine gelecek olan yerli ve yabancı turistler önce bu müzede binlerce yıl önceki Troia ile ilgili İlyada Destanını yaşayacak şekilde yönlendirilirlerse, yani sanki o yılları yaşar gibi bir görünümü görürlerse bu müze Çanakkale’ye katkı sağlar. Bu müzeyi gezenler daha sonra binlerce yıllık Troia Antik kentini gezerek daha iyi bilgi sahibi olabilirler. Müzenin Çanakkale’ye katkısı ancak böyle olur. Ayrıca Troia Antik kenti bölgesine bir otel yapılması uygun olur.