Futbol genelde erkek oyunu olarak bilinir. Fakat son yıllarda kadınların da futbola karşı ilgisinin artması ve bu konuda profesyonel liglerin kurulması bu sporun sadece erkeklerin egemenliği altında olmadığını göstermeye başladı. Futbolda oyun dışında hakemlik dalında da kadınlar emin adımlarla yollarına devam ediyorlar. İşte bu kadın hakemlerden birisi de Çanakkale’de yaşamını sürdüren Dilek Koçbay. Babası da futbol hakemi olan Dilek Koçbay aslında voleybolcu. 17 yaşında babası ile antrenman yaparken dikkatlerini üzerine çeken ve voleybolu bırakarak futbol hakemliğine yönelen Dilek Koçbay azmederek 13 yıl sonunda FİFA hakemi olmayı başardı. O şimdi Türkiye’de FİFA hakemi olan 4 kadın hakemden birisi. Evet yanlış duymadınız Türkiye’de FİFA hakemi olarak sadece 4 kadın orta hakem var. Bunlardan birisi de Çanakkale’de yaşamını sürdüren Dilek Koçbay. Bu hafta sizlere büyük bir başarıya imza atarak FİFA hakemi olmayı başaran Dilek Koçbay’ı tanıtmak istedik…..
ÖZEL RÖPORTAJ: AYHAN ÖNCÜ / ÇANAKKALE
E-Mail: info@canakkaletravel.com
* Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız?
- İsmim Dilek Koçbay. 30 Aralık 1982 yılında Balıkesir’de doğdum. Aslen Balıkesirliyim. Üniversiteyi de orada okudum. 2 yıl önce evlendim. Eşimin ailesinin Çanakkaleli olması sebebiyle de 2 yıl önce buraya gelerek yerleştik.
* Sanırım babanız Mehmet Özdemir de hakemdi. Hakemliğe merakınız babanız Mehmet Özdemir sayesinde mi başladı?
- Babam sporun içinden gelen birisi olduğu için bizi spora karşı teşvik etti. Bu sebeple ben de çok küçük yaştan beri sporun içindeydim. Küçük yaşlarda voleybol oynuyordum. Üniversitede de özellikle beden eğitimi bölümüne girmek istedim. Bunun içinde kondisyon sağlamak amacıyla çalışmam gerekiyordu. Bu sebeple antrenman yapabilmek için babamın antrenmanlarına katıldım. Bu sırada hakem yöneticileri beni babamın yanında görüp benimde hakem olmamı istediler. Bir bakıma beni teşvik ettiler. Böylece 17 yaşında hakemliğe adım atmış oldum.
* Balıkesirlisiniz. Çanakkale’ye gelişiniz yine hakem olan Zafer Koçbay ile evlenmenizin ardından oldu sanırım. Ne zaman Çanakkale’ye geldiniz?
- Eşim Zafer Koçbay ile Balıkesir’de tanışmıştık. O da hakemlik yapıyordu. 2 yıl önce eşim Zafer Koçbay ile evlendikten sonra eşimin ailesinin Çanakkaleli olması sebebiyle Balıkesir’den Çanakkale’ye geldik ve buraya yerleştik.
“BİZ AİLE BOYU HAKEMİZ”
* Yani bir bakıma aile boyu hakemsiniz.. Bu da yaptığınız işi daha fazla sevmenize sebep oluyordur sanırım?
- Evet doğru bir bakıma aile boyu hakemiz diyebilirim. Eşim ile ben ikimizde hakemiz. Eşim zaman zaman Bank Asya maçlarını da yönetiyor. İkimizin de hakem olması bizim için bir avantaj diyebilirim. Hatta bazen ikimizde değişik şehirlerde maç yönettiğimiz için başka şehirlerde buluştuğumuz da oluyor. Mesela o Bilecik’e maça gidiyor. Ben de Yalova’ya gidiyorum. İkimiz maç bitince Bursa’da buluşup oturup yemek yiyoruz. Aile boyu hakem olmamız bizim de bu işi daha fazla sevmemizi sağlıyor.
* Aynı maçta eşiniz ile birlikte maç yönettiniz mi?
- Ben hakemliğe ilk başladığımda eşim orta hakemdi. Bende onun yanında yardımcı hakem olarak görev yapmıştım. Tabii o zaman 18 yaşındaydım…
* Eşiniz de hakem olduğu için bu da sizin için avantajdır. Antrenmanları birlikte mi yapıyorsunuz? Birbirinize destek oluyor musunuz?
- Tabiî ki birbirimize destek oluyoruz. Zaman zaman birlikte antrenman yaptığımız da oluyor. Maçları yönettikten sonra eve geldiğimizde bazen benim moralim bozuk olabiliyor. O bana destek oluyor ve moralimi bozmamamı söylüyor. Bazen televizyonda maçları izlerken pozisyonların kritiklerini yapıyoruz. Mesela hakem düdüğü çaldığında aynı anda ikimizde karar veriyoruz. Ben faul diyorum, o değil diyor. Kritik yapıyoruz. Yani bir bakıma televizyonda izlediğimiz maçlar bizim için ders ve antrenman gibi oluyor.
* İlk yönettiğiniz maçı hatırlıyor musunuz? O anları bizimle paylaşır mısınız?
- Tabiiki ilk yönettiğim maçı çok iyi hatırlıyorum. O da babam ile birlikte Balıkesir’de yönettiğimiz 17 yaş genç maçıydı. Babam orta hakemdi. Kız kardeşimle birlikte bizlerde yardımcı hakem olmuştuk. Yani aile boyu o maçta hakemlik yapmıştık. Düşünsenize babam orta hakem, çocukları olarak bizlerde iki kız kardeş yardımcı hakemiz. Bu maç benim için unutulmayacak bir maçtı.
“KADIN HAKEM OLARAK SAHAYA 1-0 MAĞLUP OLARAK ÇIKIYORUZ”
* Kadın hakem olmak nasıl bir duygu? Yeni maça çıktığınızda orta hakem olarak bir kadını gören seyirciler ve futbolcular nasıl bir tepki gösteriyor?
- Her şeyden önce kadın hakem olarak maçı yönetmeye başladığınızda 1-0 mağlup olarak maça çıkıyorsunuz. Çünkü bu bizim toplumumuzda olduğu gibi dünya kamuoyunda da böyle. “Kadınlar futboldan anlamaz, futbolu sevmez” sözü hep söylenir. Bu genelleme çok da yanlış değil aslında. Çünkü kadınların futbola olan ilgisi gerçekten çok az. Çok az kadın futbol maçı izler mantalitesi ile maçlar takip edildiği için maçı yönetmek için bizler sahaya çıktığımızda maalesef 1-0 mağlup başlıyoruz. Tabii maçtaki kararlarınız ve otoriteniz sayesinde kendinizi kadın olarak kabullendirmek zorundasınız. Yoksa maç yönetemezsiniz.
* Kaç yıldan buyana hakemlik yapıyorsunuz?
- 2000 yılında hakemliğe başladım ve 14 yıldan buyana da faal olarak futbol hakemliği yapıyorum.
* Maçları izlerken hakemlere tepkilerin çok olduğunu açıkça görüyoruz. “Kadından da hakem olur mu? Biz maça kadın hakem istemiyoruz” diyenler oluyor mu?
- Benim başıma böyle bir şey gelmedi. Bu şekilde sözde duymadım. Fakat bizim Türk toplumunda “Kadından da hakem olur mu? Biz maça kadın hakem istemiyoruz” şeklinde sözler söylenebiliyor. Bu da bir gerçek. Mesela Amatör maçlarda bu konuda sıkıntılar çıkabiliyor. Bazı kadın hakem arkadaşlarımıza “Sen git evinde bulaşık yıka, yemek yap” denildiğini biliyoruz. Fakat yine de bu arkadaşlarımız bütün güçlüklere rağmen otoritelerini sağlayarak görevlerini en iyi şekilde layıkı ile sahada yapıyorlar ve başarılı maçlar yönetiyorlar.
* Türkiye liglerinde yönettiğiniz unutamadığınız maçlardan birkaç örnek verebilir misiniz?
- Eşim sert bir hakemdi. Biz karakter olarak da öyleyiz. Baskın bir özelliğimiz var. Çanakkale’ye geldiğimiz ilk yıllarda yine bir maçı yönetmeye gittim. Herkes de benim Zafer’in eşi olduğumu biliyor. Karşılaşmanın ortalarında bir futbolcuya sarı kart gösterdim. Futbolcu bunun üzerine bana gelip “Hiçbir zaman Zafer hoca gibi olamayacaksın” dedi. Zafer’de sert bir hakem. “Acaba bana neden öyle dedi” deyip gülmeye başladım. Beni Zafer’i taklit ediyorum falan zannetti galiba…
Bunun dışında bir anımı daha paylaşmak isterim. Yine hakemliğe ilk başladığım yıllardı. Yönettiğim maça rahmetli annem gelmişti. Futbola yeni başlayan miniklerin maçını yönetiyordum. Bende daha yeni hakemim ve hakemliği yeni öğreniyorum 17-18 yaşındayım. Maç sırasında top kaleye gitti ve dışarı çıktı. Ben aut verdim. Aslında o sırada top küçük olduğundan kalenin içindeki geniş ağların içinden geçmiş ve gol olmuş. Onu fark edememişim. Yani gol olmuş. O sırada tribünde bulunan futbolcunun annesi de oradan “Hakem hanım, golü vermedin” diye bağırıyordu. Golü göremedim ki… Ağların arasından geçip gitmişti. Bu benim 17 yaşındaki ilk yönettiğim maçlardan birisiydi.
“KADINLARIN MAÇ YÖNETMESİNİN TRİBÜNLERDEKİ KÖTÜ TEZAHÜRATI AZATTIĞINA İNANIYORUM”
* Karşılaşmayı yönetmeye çıktığınızda kadın olmanız sebebiyle erkeklerin yönettiği maçlara göre tribünlerden küfür sesleri daha azalıyor mu?
- Ben kadınların maç yönetmesinin tribünlerdeki kötü tezahüratı azattığına inanıyorum. Çünkü bazen maçları yönetirken tribünlerden küfür sesleri gelirken onların birbirleri ile konuştuklarını duyabiliyorum. “Ne yapıyorsunuz. Bayan hakem var. Ayıp oluyor” diyerek yanındakileri küfür etmemeleri konusunda birbirlerini uyardığını duyabiliyorum.
* Başarılı yönetimleriniz sonucu FİFA hakemi de oldunuz. Türkiye’de Dilan Deniz Gökçek, Melis Özçiğdem ve Hilal Tuba Tosun Ayer’le birlikte orta hakem olarak FİFA hakemi olan 4 hakemden birisiniz. Bunun dışında Seçim Demirel, Deybet Gök, Belgin Kumru ve Sibel Yamaç da FİFA yardımcı hakem kategorisinde yer alıyorlar. Bu nasıl bir duygu? 4 kadının yer aldığı FİFA orta hakemleri arasında olacağınız aklınıza gelir miydi?
- Hakemliğe başladığım yıllarda aynı zamanda Voleybola da devam ediyordum.1 sene ikisini birlikte yaptım. Yine İstanbul’da yapılan bir Voleybol maçına giderken takım arkadaşlarımızla birlikte bir yerde oturup sohbet ediyorduk. Antrenörümüz bize “Amacınız ne. Ne olmak istiyorsunuz?” diye sordu. Herkes voleybolda iyi yere geleceğini, üst düzey bir sporcu olacağını falan söyledi. Söz bana geldiğinde de ben “FİFA hakemi olacağım” dedim. Herkes bana orda çok güldü. FİFA’nın ne olduğunu bile bilmiyorlar ki…Ben hakemliğe başlarken kendime bir hedef koydum. Dedim ki, “Ben bu işin en üst yeri neresiyle oraya kadar gideceğim” Oda FİFA hakimliğiydi. Onu da 13 yıllık çalışmamın ardından başardım ve 2013 yılında FİFA hakemi oldum. 13 yıl beklememin sebebi de bir gün mutlaka FİFA hakemi olacağıma inanıp sabretmem sayesinde oldu. Bunu da başardığım için çok mutluyum.
* FİFA hakemi olmanızın dışında geçtiğimiz yıl içerisinde UEFA’dan da size çok önemli bir görev verildi. Norveç, Macaristan, Finlandiya ve İskoçya'nın yer aldığı ve 2-8 Ekim 2013 tarihleri arasında oynanan U17 Şampiyonası 5. Grup maçlarında görevlendirildiniz. Bundan da bahseder misiniz?
- O benim orta hakem olarak yönettiğim ilk uluslararası maçtı. Daha önce 2 tane uluslararası turnuvada görev almıştım ama, orta hakem olarak hiç görev yapmamıştım. Macaristan’daki bayanlar arasında oynanan bu maç benim için bambaşka bir duyguydu. Bu turnuva bana çok tecrübe kazandırdı. Bizim ülkemizde ne yazık ki bayan futbolu çok iyi yerlerde olmadığı için Macaristan’daki bu maç çok heyecan vericiydi. Hiç o kadar üst düzeyde bir bayan maçı yönetmemiştim.
“KADINLARIN MAÇINDAN ÇOK ERKEKLERİN FUTBOL MAÇINI YÖNETMEK İSTERİM”
* Erkek maçlarını yönetmek mi, kadın maçlarını yönetmek mi daha zor desem? Hangi maçları yönetmek sizin için daha zevkli?
- Ben şahsen kadınların maçından çok erkeklerin futbol maçını yönetmek isterim. Çünkü seyirci zevki, kondisyon ve alınan keyif erkeklerin maçında daha fazla oluyor. Erkeklerin maçında tempo çok daha yüksek olduğundan bu maçlar bence daha keyifli oluyor. Bayan maçlarını yönetmek ise daha ayrı bir tecrübe istiyor. Bayan maçlarında futbol daha yavaş oynanıyor. Mesela erkek maçında çalmayacağınız bir faulü kadınların maçında çalmanız gerekiyor. Standart farklı yani…
* Çanakkale’de sizin dışınızda başka kadın hakemler de yer alıyor. Bize bunlar hakkında da bilgi verir misiniz?
- Çanakkale’de kadın hakem olarak Reyhan Çelik ve Ebru Çetinkaya var. İkisi de bölgesel hakemler. Onlarla da Bölgesel Amatör Ligde çok maça gittik. İyi yardımcılar. Ben onların da çok iyi yerlere geleceğine inanıyorum. Bunun dışında 2 tane de bayan il hakemimiz var.Yani Çanakkale’de şuan 5 kadın hakem var.
* Çanakkale’de kadın hakemlerin sayısının artması için neler yapılabilir?
- Kadın hakemlerin sayısının artması için her şeyden önce kadın futbolunun gelişmesi lazım. Bayan hakemlerin futbol altyapısının olması çok önemli. Futbol oynayıp futbol hakemi olan bir kadının çok daha başarılı olacağına inanıyorum. Bu sebeple öncelikli olarak kadınların futbola çok daha önem vermeleri ve bu futbolun gelişmesi lazım. Aksi halde bayan futbolunda nasıl gerideysek, bayan futbol hakemliğinde de gerilemeye devam ederiz.
* Siz başarılı çalışmalarınız ile kadınlar için bir örnek teşkil ediyorsunuz. Sizin gibi hakem olmak isteyen kadınlara neler tavsiye edersiniz?
- Bizim yaptığımız bu iş çok zor, meşakkatli, sabır ve çalışma isteyen bir uğraş. “Bugün antrenmana gitmeyeyim, yarın giderim” şeklinde bir şey burada söz konusu olamaz. Karda kışta, yağmurda mutlaka antrenman yapmak zorundasınız. Çünkü kar yağarken insanlar dışarı çıkmazken siz o kar yağışı altında şortla maç yönetiyorsunuz. Bunun için her türlü iklim koşullarını göz önüne alarak antrenmanları yapmak zorundasınız. Bunları boşlayamazsınız. Bunları göz önüne alıp yorucu bir işi yapmayı göze alıyorlarsa bu mesleği seçsinler.
* Bundan sonra hakemlikteki hedefiniz ne?
- Türkiye’de hedef FİFA hakemi olmaktı. FİFA’da da kategoriler var. Bunlarda 4 kategori. Ben FİFA’da son kategorideyim. Şimdi benim hedefim FİFA’da da daha üst kategorilere yükselmek. Bunun için var gücümle çalışıyorum.