Çanakkale Kent Konseyi Kültür ve Sanat Meclisi, Kültür ve Sanat Söyleşilerinin konuğu “Çanakkale’de Geleneksel Balıkçılık ve Balıkçılık Kültürü” konusu ile Halk Bilimci Mümtaz Fırat oldu.
Çanakkale Kent Konseyi toplantı salonunda gerçekleştirilen söyleşide Halk Bilimci Mümtaz Fırat geçmişten günümüze balıkçılık tarihi hakkında bilgiler verdi. Fırat; “Balıkçılığın yapıldığı, teknolojinin gelişmediği, kayıkların kullanıldığı dönemlerde balığı gözetlemek için reis’in kullandığı belli başlı yöntemler var. Deniz üzerinde teknede gözlem yaptığı sırada sağ bacağı kullanırsa sağ, sol bacağı olursa sol tarafa tekne yön değiştirir balığı bulunca da mola komutuyla ağın bırakılmasını sağlıyor” dedi.
Fırat şunları söyledi; “Ağ balıkçılığında önemli konulardan biri de derinlik. Derinliği bilmek için ucuna ağırlık bağlanmış ipler kullanılıyor. Bunu denizin belli yerlerinde sarkıtıp ağ kullanıp kullanamayacaklarını belirliyorlar. Sisli havalarda da bunu kullanabiliyorlar kıyıdan uzaklaşıp uzaklaşmadıklarını kontrol ediyorlar. Balıkçıların gözlemlerinden biri de martılar. Martılar balık sürülerini takip ediyor. Onlar yüzeye çıktıkları zaman martılarda peşinden koşuyor balıkçılar da martıları takip ediyor. Bir diğer yöntemde yunus balığını takip ediyorlar. Balıkçılar yunusu takip ederek balık sürülerine ulaşıyorlar. O zamanlarda ilginç avlama yöntemleri var. Bunlardan biri de tepelerde balık gözetlemek. Bunu reis’ler yapabildiği gibi köylerde kadınlar da yapıyor. Denizi gören yüksek bir yere çıkan reis balık sürülerini görünce bayraklarla belli mesajlar gönderip balığın çevrilmesini sağlıyor. Ağlar o zamanlarda insan gücüyle çekiliyor. Günümüzde makara sistemi kullanılıyor. Uzak mesafelere gidileceği zaman karadan kayık götürdükleri oluyor. Saros’a gidecek Eceabat balıkçısı kayığı karadan götürüp avlandıktan sonra geri getiriyor. Geleneksel mesleklerde usta belli silsileyle bildiklerini çırağa anlatır ama balıkçılıkta eski reislerin bundan kaçındığı ifade edilir. Birçok tayfa, denizcilikle ilgili şeyleri gözlemlerimizle öğrendik derler. Balıkçıların arasında geçen deyimlerden biri “balıkçının parası puldur karısı duldur”. Bununla ilgili yapılan açıklamalar; “Biz balıkçılıktan çok para kazanmıyoruz. Karşılığını almıyoruz ya da balıkçının ehli keyif olması nedeniyle parasını tutmadığı için para puldur tabiri kullanılıyor. Balıkçılar sürekli denizde olduğu içinde karısı duldur” diye açıklıyorlar.”
Kültür ve Sanat Söyleşileri Nisan ayında, 7 Nisan saat: 17.30’da Prof. Dr. Oluş Arık “Selçuklu Estetiği”, 28 Nisan Saat:17.30’da Şahabettin Kalfa “Kentte Sosyal Yaşam” konuları ile devam edecek.