1969 yılında Muğlaspor’un en önemli golcülerinden birisiydi o. 1969-1970 sezonunda Çanakkale’de yapılan karşılaşmada Çanakkalespor’a 2 gol atmasının ardından dikkatleri üzerine çekti. Yaşar Ökte işte o yıl içinde Çanakkalespor’a transfer oldu. Hem de kulübün 40 bin lira bütçesinin olduğu zamanda bu transfer tam 40 bin liraya gerçekleşti. Yani Çanakkalespor kulübünün bütün bütçesi onun için harcandı. Maçlarda o kadar iyi futbol oynuyor ve goller atıyordu ki, herkes onu seyretmek için stada akın ediyordu. Hemen hemen her maçta da 2-3 golü vardı. 24 yaşında transfer olduğu Çanakkale’de kırmızı beyazlı ekipten hiç ayrılmadı. Hep bu takım için mücadele etti. Bu süre içinde de tam 250 gol attı. Onun bu rekorunu da halen Çanakkale’de kıran yok. Yaşar Ökte o kadar futbola bağlıydı ki, 38 yaşında futbolu bırakmasına rağmen jübile bile yapmadı. “Ben zaten futbolun içindeyim. Buradan kopamam. O sebeple de jübile yapmadım” diyen Yaşar Ökte, Çanakkalespor’un efsane isimlerinden birisi. Web sitemizde bugün sizlere Çanakkalespor’un golcü futbolcularından Yaşar Ökte’yi tanıtmak istedik. İşte o röportaj….
RÖPORTAJ: AYHAN ÖNCÜ / ÇANAKKALE
E.Mail: info@canakkaletravel.com
* Bize kendinizi tanıtır mısınız?
- İsmim Yaşar Ökte. 1943 yılında İstanbul Üsküdar’da doğdum. Futbola Fenerbahçe Genç Takımı’nda başladım. O zamanlarda 2. ve 3. lig yoktu. Mahalli lig vardı.Bende o yıllarda sırasıyla Selimiye, Taksim, Beykoz, Karagücü ve Muğlaspor takımlarında oynadım. Ardından da 1969-1970 sezonunda Çanakkalespor’a transfer oldum.
* Çocukluk yıllarınızda arzu ettiğiniz meslek neydi? Yani size “Büyüyünce ne olacaksın?” dediklerinde ne diyordunuz?
- Bizim zamanımızda her taraf arsaydı. Ömrümüz futbol ile geçiyordu. Bu sebeple de en büyük arzum futbolcu olmaktı. Sonunda da bunu başardım.
* Futbola merakınız ne zaman ve nasıl başladı?
- Küçük yaşlarda İnönü Stadyumu’ndaki maçlara gidiyorduk. Çocukluk arkadaşım Yenel ile birlikte stadyumun önüne erken gelip simit satardık. Ardından da maça girip karşılaşmayı izlerdik. Çok küçük yaşlarda maçları izlemeye gittiğimi için Lefter’i, Metin Oktay’ı ve çok sayıda ünlü oyuncuyu da izleme imkanı buldum. Onları kendime örnek alıyordum. Futbola ilgim de böyle başladı.
“ÇANAKKALESPOR’A 2 GOL ATTIM TAKIMA TRANSFER OLDUM”
* 1969-1970 sezonunda Çanakkalespor’da forma giydiniz. Çanakkalespor’a transfer olmanız konusunu anlatabilir misiniz? Bu nasıl gerçekleşti?
- Ben 1969 yılında Muğlaspor’da futbol oynuyordum. Bizim mücadele ettiğimiz ligde Trakya takımları da vardı. O illerdeki takımlarla karşılaşmaya giderken Çanakkale’den geçiyorduk. Çanakkale’yi de çok seviyordum. Burasını da beğeniyordum. 1969 yılında Çanakkalespor ile Muğlaspor’un Çanakkale’de maçı vardı. Çanakkalespor’da uzun süredir o yıl içinde galibiyet almıyordu. Çanakkalespor kendi sahasında oynadığı maçta 2-0 öne geçti. Taraftarlar sürekli tezahürat yaparak takımlarını destekliyordu. İlk yarı 2-0 Çanakkalespor’un galibiyeti ile tamamlandı. Fakat ikinci yarıda çok iyi bir oyun sergileyerek benim attığım 2 golle karşılaşma 2-2 berabere sonuçlandı. Maçta 2 gol olarak Muğlaspor’a beraberliği getirmeme rağmen Çanakkalespor’lu seyirciler beni çok benimsediler ve maç sonunda alkışladılar. Benim transfer maceram da o maçla başladı. O sezon bütün takımlar beni transfer etmek istiyordu. Muğlaspor ise benim Çanakkalespor’a transferime olumlu baktı ve “Çanakkalespor’a gidebilir” diye bonservisimi verdi. O zamanın parası ile 40 bin liraya Çanakkalespor’a transfer oldum. Takımın bütçesi zaten o dönemde 40 bin liraydı. Çok yüksek bir transfer ücreti ile buraya gelmiş oldum.
* Çanakkalespor’a transfer olduğunuzda kaç yaşındaydınız?
- 1969-1970 sezonunda 24 yaşında Çanakkalespor’a transfer oldum.
* Eski fotoğraflara baktığımızda sizin futbol oynadığımız dönemlerde sahanın tamamen dolduğunu ve iğne atsanız yere değmeyecek görüntüler dikkatimizi çekiyor. O yıllarda futbola bu kadar ilgiyi neye bağlıyorsunuz?
- O yıllarda televizyonlar yoktu. Herkes futbola bağlanmıştı. Futbol bir yaşam biçimi haline gelmişti. İnanın Çanakkale’deki maçlarda tribünler tamamen dolduğu gibi deplasmanlara da müthiş seyirci geliyordu. Mesela Bandırma’da bir maç oluyordu. Çanakkale’den o kadar fazla seyirci Bandırma’ya gidiyordu ki, hanımım “Çanakkale’de hiç insan kalmadı” diyordu.
“KARACAÖREN’DE OTLARIN İÇİNDE ÇOK ANTRENMAN YAPTIK”
* Büyüklerimizin anlattığına göre Çanakkalespor o yıllarda büyük ilgi çeken takımlardan birisiydi. Taraftarlar takımlarını hiç yalnız bırakmıyordu. Sadece maçlar değil sezon açılışlarının bile hınca hınç dolu olduğu görülüyor. O yıllarda sanırım futbol günümüze göre daha fazla dikkat çekiyordu?
- Doğru. O yıllarda futbolcular olarak bizlere ilgi çok büyüktü. Mesela çarşıya gezmeye çıktığımızda vatandaşlar merakla bize bakarlar ve dükkanlarına çağırırlardı. Oturur sohbet ederdik. Şimdi vatandaşlar çarşıda gezen bazı futbolcuları tanımıyorlar bile.
* 1969-1970 yılında sizi çalıştıran Teknik Direktörünüz kimdi?
- O yıl Çanakkalespor’un Başkanı Bayındırlık Müdürü İsmet Baykal idi. Necdi Kumkaleli, Hasan Sipahi, İrfan Aras da yine yönetimdeydi. Teknik Direktörümüz ise Bülent Gürbüz’dü. O benimde hocamdı. Muğlaspor’da da beraber çalışmıştık kendisi ile.
* Antrenmanları ve maça hazırlıklarını nerede yapıyordunuz?
- O yıllarda Türkiye’de 2 tane çim saha vardı. Birisi Konya’da, diğeri de Manisa’daydı. Çanakkale’deki sahamız ise topraktı. Tabii bu çim sahaların olduğu illerdeki maçlara giderken ona göre hazırlanmamız gerekiyordu. Biz de o sebeple şu anki stadyumun arkasındaki bölümde ayrıklar çıkardı. Bizlerde o ayrıkları çim kabul edip 1 hafta onların içinde antrenman yapardık. Hatta otların içinde antrenman yapmak için Karacaören’e bile gittiğimiz oluyordu. Toprak sahalarda yapacağımız maçlar için ise yine şu anki stadyumumuzun bulunduğu yerde antrenmanlarımızı yapardık. Burası çimlendirilmeden önce yıllarca toprak saha olarak hizmet verdi. Yere düştüğümüzde her tarafımız parçalanırdı. Yaralarımız haftalarca iyileşmezdi.
* O yıllarda takıma ait kulüp binası sanırım şu anki Anafartalar Oteli’nin bulunduğu yerdeydi. Ondan da bahseder misiniz?
- Orasını Kadir Paydaş adında birisi çalıştırıyordu. Bu yerin altı lokal olarak işletiliyordu. Üst katı ise bekar futbolcuların kaldığı yatakhaneydi. Taraftarlar o lokalde toplanıp muhabbet ederdi.
“O YILLARDA DEPLASMANLARA GİTMEK ADETA İŞKENCE GİBİYDİ”
* Aradan tam 46 yıl geçmiş durumda. Takım arkadaşlarınızın isimlerini hatırlıyor musunuz? Bunları söyleyebilir misiniz?
- Tabiî ki hepsini hatırlıyorum. Mesela onların içinde vefat edenler oldu. Nedim vefat etti. Günay rahatsızlığı sebebiyle yıllardır evinde ailesi ile birlikte. Erpolat vardı benim takım arkadaşım oda vefat etti. Engin, Metin, Kaleci Erdal Örsçü, Hikmet o zamandan takım arkadaşlarım. Ayrıca buradan şunu da söylemek isterim.Yıllarca Muğlaspor’da futbol oynadığım arkadaşım Hasan Gündoğan’la Çanakkale’de buluşmak beni ayrıca mutlu etmişti.
* 46 yıl önceki futbol ile şu anki futbolu karşılaştırmanızı istesek neler söylemek istersiniz?
- Bizim zamanımızda saha şartları çok zordu. Toprak zeminde oynuyordunuz. Tehlikeleri çok büyüktü. Her an sakatlanma riski vardı. Bizim zamanımızda dikişli toplar vardı. Başınızla o topa bir vurduğunuzda sanki kafanızın içi çökmüş gibi oluyordu. Birkaç arkadaşımız bu dikişli topa kafa ile vurduğunda beyin sarsıntısı bile geçirdi. Şimdiki futbol topları, malzemeler, saha şartları çok çok güzel.
* Şimdiki futbolcular için deplasman müsabakalarına gitmek kolay. Lüks otobüsler dışında zaman zaman uçaklarla dahi bu yolculuklar yapılabiliyor. Sizin zamanınızda deplasmanlar adeta bir işkence gibi olmalı. Deplasman yolculuklarını anlatabilir misiniz bize?
- Gerçekten bizim zamanımızda deplasmanlara gitmek adeta bir işkence gibiydi. Ben halen hayatta kaldığımıza şükrediyorum. Ben o deplasman yollarını bildiğim şoför uyumasın diye için hep önde otururdum. Ayrıca tren yollarında işaretler de yoktu. Trenin ne zaman geleceği belli olmazdı. Nitekim bir deplasman yolculuğumuzda tren yolundan geçtikten yaklaşık 50 saniye sonra tren geçmişti. Ölümün kıyısından döndük diyebilirim. Günümüzde şuna çok kızıyorum. Futbolcular günümüzde Çarşamba günü maç oynuyorlarmış da Pazar günü yoruluyormuşlar. Şu anki yolculuklar o kadar kolay ki, uzun deplasmanlara uçakla gidiliyor. Her türlü imkanları var. Bu ne yorulması anlamış değilim. Bizim zamanımızda olsa bunlar nasıl maç yaparlardı bilemem!
* Sizce o zamanlarda sahada mücadele eden futbolcular mı, yoksa şu anki futbolcular mı daha iyi oynuyorlar? Neden?
- Kişisel yetenekler bizim zamanımızda daha fazlaydı. Şuan kişisel yetenekler daha azaldı. Günümüzdeki futbolda takım oyunu daha fazla ağırlıklı diyebilirim. Şartlar ve sistemler o şekilde futbol oynamayı uygun hale getirmiş durumda.
“BENCE FUTBOLCULARIN ÇOĞUNLUĞU ALDIĞI PARAYI HAK ETMİYOR”
* Futbolculara verilen fazla para futbolu öldürüyor mu sizce? Sizin zamanınızda aldığınız transfer ücretleri ile şu anki ücretleri karşılaştırsak arada dağlar kadar fark var. Şuan futbolcular aldıkları paraların hakkını verebiliyorlar mı?
- Ben futbolcunun aldığı paraya karşı değilim. Fakat hak eden o parayı alsın. Bence futbolcuların çoğunluğu aldığı parayı hak etmiyor. Aldığın paranın hakkını verirsen zaten seyirci de, yönetimde, herkes ondan hesap sormaz. Birde fuzuli oyuncular alınıyor. Özellikle yabancı transferleri kastediyorum. Tamam kaliteli yabancı oyuncu gelsin. Fakat ülkemizde 2. ve 3. ligde aynı özellikle bir futbolcuyu alabileceğiniz kişileri yurt dışından alabiliyorlar. Bu da Türk futbolcunu küstürüyor.
* Siz o dönemde kaç liraya transfer olmuştunuz?
- Muğlaspor’dan 40 bin lirayla Çanakkalespor’a transfer olmuştum. Bunun 15 bin lirasını kulübüm, 25 bin lirasını da ben almıştım.
* Yıllarca futbol oynadınız. Bu işten para kazanabildiniz mi?
- Para kazandım. Fakat geleceği düşünmediğim için parayı o zamanlara harcadım. O sebeple de pek elimde para tutamadım diyebilirim.
* O dönemde yaşadığınız birkaç anınızı bizimle paylaşabilir misiniz?
- O yıllarda Çanakkalespor popüler bir takımdı. Düzce ve Konya ile çekişiyoruz. Düzce takımına bir ceza verdiler. O zamanlarda Çanakkale Valisi Celalettin Tüfekçi’ydi. Vali bey o cezayı geciktirdi ve biz o maçı Çanakkale’de oynadık. Düzce ile 18 Mart Stadı’nda karşı karşıya geldik. Hakem İbrahim Fırla idi. Stat tamamen doluydu. Hiç unutmam. Futbolcunun da biraz kurnaz olması lazım. Ben santradan topu aldım ve karşı kaleye doğru gitmeye başladım. Sol bekleri geldi benim belime yapıştı. Stat kenarındaki tellerde o zamanlarda bu kadar yüksek değildi. Bir baktım tellerin arasından bir satırlı kişi. Hakemde bu elinde satır olan kişiyi gördü. Maçı tatil edecek. Aslında bu taraftar Çanakkalesporlu taraftar. Baktım ki maçı hakem tatil edecek. Hemen hakemin yanına gittim, “Bu bizden değil efendim” dedim. “Düzcesporlu taraftar bu” dedim. Hakemde bana inandı ve “Çıkartın bu taraftarı dışarıya” deyip maçı devam ettirdi. Maçı 1-0 kazandık. Bu anımı hiç unutmam.
“FERİKÖY’Ü 1-0 YENDİK. BİZ KÜMEDE KALDIK, ONLAR KÜME DÜŞTÜ”
* Feriköy’le İstanbul’da kümede kalma maçını da anlatabilir misiniz?
- 1975 senesiydi sanırım. O maçta berabere kalırsak biz kümede kalacağız, Feriköy yenerse onlar kümede kalacaktı Öyle önemli bir maçtı bu. Fakat Feriköy Ali Sami Yen Stadyumu’nda bütün maçları kazanıyordu ve o sahadan bir takımın puan alması çok zordu. Çanakkale’de 15 gün kamp yaptıktan sonra İstanbul’a gitmek üzere yola çıktık. Bütün gazeteler onları favori gösteriyordu. Maça giderken otobüste bütün futbolcular ağlamaya başladı. İnanç vardı. O gün Fenerbahçe gelse yenemezdi bizi. Stadyum 25 bin kişilikti. Bunun 2-3 bini Çanakkale, geri kalan 22 bini ise Feriköy taraftarıydı. Maçı 1-0 kazandık ve biz ligde kaldık, onlar küme düştü. Maç sonu Feriköy taraftarları sahaya atlarlar bize zarar verirler diye beklerken bizi maçtan sonra onlar da alkışladılar.
* Çanakkalespor’da kaç yıl futbol oynadınız?
- Ben 38 yaşına kadar Çanakkale’de futbol oynadım. Ayrıca futbolculuk yaparken antrenörlük de yaptım.
* Futbola nerede ne zaman nokta koyarak jübilenizi yaptınız?
- Ben jübile yapmadım. Bundan sonra da jübile yapmak istemem. Çünkü ben hep futbolun içindeyim. Oradan kopamadığım için jübile de yapmak istemedim.
“HALEN 250 GOL REKORUMU KIRAN YOK”
* Çanakkalespor’da futbol oynadığınız döneme ait eski fotoğraflara bakarken neler düşünüyorsunuz?
- O fotoğraflara bakarken çok hisleniyorum. Birde hoşuma giden bir durum var. Futboldan çok uzun süre önce kopmama rağmen maçlarda “Yaşar olsa bu golü atardı” demeleri beni çok mutlu ediyor. Unutulmamak tabii çok hoş bir durum. Benim gol rekorum da kırılmadı halen. Her sene yaklaşık 25 tane gol attım ben. Toplam 250 gol attım futbol yaşamımda. Hemen hemen her maçta da 2-3 gol attım. Ben hep 3.ligde oynadım. 2. ligde oynamadığım için 250 gol atanlar listesinde maalesef adım görünmüyor.
* Futbola ilgisi olan gençlere neler tavsiye edersiniz?
- İlk önce bu işi sevecekler, parayı öncelikli olarak düşünmeyecekler. Çünkü iyi oynadıkları zaman arkadan kesinlikle zaten o para gelecektir. Birde çok çalışmaları şart. Çalışmadan başarılı olmak çok zor. Mesela ben o dönemde antrenman biterdi, şut idmanı yapardım. Penaltı atardım. Başarı da öyle geldi. Futbola merakı olanların bunlara dikkat etmesi şart.