(ÖZEL HABER) - Çanakkale’nin sembolleri arasında yer alan ve şehre gelen hemen hemen herkesin fotoğrafını çektiği “Dur Yolcu” yazısının dışında 18 Mart Tepesi’ndeki “18 Mart 1915” yazısının yapılış hikayesini biliyor musunuz?
Çanakkale il merkezinin sembolleri arasında yer alan 18 Mart tepesinde yer alan “18 Mart 1915” yazısının hikayesi 1936 yılına dayanıyor. Bu yazının ve figürün yapılışı hakkında bilgi veren Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mithat Atabay, şehrin Asya yakasındaki 18 Mart Tepesi’nde yer alan “18 Mart 1915” yazısının 21 Temmuz 1936 tarihinden sonra yazıldığını belirterek, “Montreux Boğazlar Sözleşmesi ile Türk Ordusu askersiz olan Çanakkale Boğazı ve İstanbul Boğazı’na giriyordu. Tarihler 21 Temmuz 1936’ydı. Çanakkale Boğazı’nın sahilinde şuanki 18 Mart Tepesinin denize yakın kısmında metal büyük harflerle “ATATÜRK” yazısı yer alıyordu. Bu yazıyı Çanakkale Valiliği 1936 yılında yaptırmıştı. Ancak bu yazı hem, nem sebebiyle her yıl paslanıyor, hem de geceleri görülmesi mümkün değildi. Bu sırada Gelibolu Yarımadası’nda daha Kilitbahir’e gelmeden yamaçta “18.III.1915” ve Roma rakamıyla üçten sonra yukarıya doğru bakan ay-yıldız biçiminde bir yazı yer alıyordu. Burada Mart ayının “Roma rakamıyla” yazılması çeşitli tartışmalara yol açtı. Aradan yine yıllar geçti. Türkiye’de iktidar değişti. Yeni Hükümet, “Hürriyet Şehidi Mithat Paşa”nın naşını Suudi Arabistan’dan getirmeye karar verdi ve yapılan diplomatik görüşmelerden sonra Mithat Paşa’nın Taif’te bulunan kemikleri 26 Haziran 1951 tarihinde İstanbul’a getirilerek “Hürriyet-i Ebediye” tepesindeki kabre törenle gömüldü. Bu davranışıyla hükümet, kendisinin özgürlükçü ve özgürlük için mücadele edenlere saygılı olduğunu, diğer taraftan da eski ile barışık olduğunu göstermek istedi. Bu arada Türkiye’de Atatürk’ün heykel ve büstlerine karşı yapılan saldırılar bütün şiddetiyle devam ediyordu her gün bu saldırıları kınamak için, yurdun çeşitli yerlerinde protesto mitingleri yapılıyordu. Hükümet, 25 Temmuz 1951 tarihinde “Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanunu” kabul ederek, hem bunları önlemek hem de kendisinin Atatürkçü olduğunu göstermek istedi. Ayrıca Türkiye’nin NATO’ya üyeliği sonrasında Amerikanvari yaşam tarzı ve propaganda yöntemleri dikkat çekici bir hızla yayılmaktaydı. Cumhurbaşkanı Celal Bayar beş vilayete “Büyük Vatan Kahramanı Atatürk’ün Işıklı Profilinin Yapılmasını” istedi. Bu vilayetlerin içerisinde Çanakkale de vardı. Çanakkale’ye “Işıklı Atatürk Profili” yapılması düşüncesini ilk olarak ortaya atan Milli Türk Talebe Federasyonu oldu. Profilin yapılması amacıyla Çanakkale Valiliği’nde Vali Yardımcısı Sıtkı Arıkan başkanlığında, Çanakkale’nin önde gelen şahsiyetleri, tüccar, esnaf ve basın mensupları bir araya geldi. Bayındırlık Müdürü Mehmet Nefesoğlu da, böyle bir eserin en uygun nereye yapılabileceğini araştırdı ve ışıklı profilin en iyi 18 Mart Tepesi’nden görülebileceğini ve Çanakkale Boğazı’na giren gemilerin daha boğaz girişinden itibaren Atatürk’ün ışıkla aydınlatılmış profilini görebileceklerini söyledi. Atatürk’ün profil resmini Çanakkale Kız Sanat Enstitüsü Resim Öğretmeni Şadiye Erdöleni çizdi. Çizimi yapılan profilin imali, Çanakkale Erkek Sanat Enstitüsü Atölyelerinde gerçekleştirildi. Bunun için Çanakkale Erkek Sanat Enstitüsü Müdürü Hilmi Şener, öğretmenler ve öğrenciler çalıştılar. Atatürk’ün ışıklı profili, 10 Kasım 1954 tarihinde Çanakkale 18 Mart Tepesi’nde hazır hale getirildi” dedi.
PROFİLİN ALTINA NEYİN YAZILACAĞI KONUSUNDA TARTIŞMALAR YAŞANDI
Yrd. Doç. Dr. Mithat Atabay, o yıllarda yapılan profilin altına ne yazılması gerektiği konusunda uzun tartışmaların yaşandığını da belirterek, “Bu tartışmaları gereksiz bulan A.Cevdet Tanyel; Diyojen’in “Gölge Etme Başka İhsan İstemez” sözünü hatırlatırken, Hamit Selekler ise “Taksim Meydanı anıtları, Yeni Cami de Eminönü Meydanını yutmuştur. Evet, Atatürk de böyledir. Onun büyüklüğünde ve enginliğinde kaybolmayacak hiçbir ifade ve izah yoktur” diyecekti. Profilin altına ne yazılması gerektiği konusunda Çanakkale’nin yerel Anafartalar Gazetesi de bir yarışma düzenledi ve bu yarışmaya başvurular 26 Ekim 1954 tarihinde sona erdi. Valinin hastalığı sebebiyle Vali Yardımcısı başkanlığında toplanan yarışma jürisi kırk dört başvuruyu inceledi ve birinciliğe Cahit Renda’nın gönderdiği “İzindeyiz”, ikinciliğe Mehmet Cantürk’ün gönderdiği Atatürk’e ait olan “Yurtta sulh, Cihanda Sulh” ve üçüncülüğe Ziyay Gürer’in teklif ettiği ve yine Atatürk’e ait olan “Ne Mutlu Türküm Diyene” sözleri seçildi. 10 Kasım 1954 Çarşamba günü saat 17.00’de Nara sırtlarında 18 Mart Tepesi’ne yapılan “Atatürk’ün Işıklı Profili”nin açılış töreni yapıldı. Törene Vali adına Vali Yardımcısı Sıtkı Arıkan, Müstahkem Mevki Komutanı Neşet Tolon, Belediye Başkanı Haydar Pakel, Boğaz Komutanı, Türkiye Milli Türk Talebe Federasyonu İkinci Başkanı Vahit Yılmaz, Ankara Üniversitesi adına Hilmi Balcı,Yüksekokullar Birliği adına Yurtsever Baykal, erkek ve kız enstitüleri öğrencileri ve büyük bir halk topluğu katıldı. Tören, Vali Yardımcısı Sıtkı Arıkan'ın, hasta olan Vali Cemal Tarlan adına konuşmasıyla başladı. Arıkan konuşmasında, “Atatürk’ün bütün insanlık için doğmuş, asrın en mümtaz fikir ve inkılâp adamı olduğunu, tesirinin cihanşümul bir mahiyet almış bulunduğunu, Türk milletinin ve bütün insanlığın Atatürk’le övünmekte olduğunu” söyledi. Arıkan, ışıklı Atatürk profilinin yapılmasında Vali Cemal Tarlan’ın büyük ilgi ve desteği, Müstahkem Mevki Komutanı’nın ve Belediye Başkanı’nın ciddi yardımlarının bulunduğunu belirttikten sonra, resim öğretmeni Şadiye Erdöleni ve Erkek Sanat Enstitüsü Müdürü Hilmi Şener ile öğretmenlerine şükranlarını aktardı. Vali Yardımcısının arkasında Çanakkale Lisesi ve Sanat Enstitüsü Edebiyat Öğretmeni Fahri Dilmen, eserin meydana getirilmesinde gece gündüz çalışan Şadiye Erdöleni, Erkek Sanat Enstitüsü Müdürü Hilmi Şener’i öven bir konuşma yaptı. Çanakkale’ye ışıklı Atatürk profili düşüncesini ilk ortaya atan Milli Türk Talebe Federasyonu olmuştu. Federasyonun İkinci Başkanı Vahit Yılmaz bu nedenle yaptığı konuşmada “Türk gençliğinin Atatürk’e bağlılığını, en ağır şartlar içinde de Atatürk’ün adında sembolize edilmiş olan fikir ve idealleri koruyacaklarını” söyledi. Ankara Üniversitesi adına konuşan Hilmi Balcı da; “Atatürk’ü meşale yapan ideallerine bağlılıklarını ve Çanakkalelilerin bu nurlu başı Türk milletine hediye eden unutulmayacak hizmetlerini” belirterek sözlerine son verdi.
ZAMANIN ÇANAKKALE VALİSİ VE BELEDİYE BAŞKANI CUMHURBAŞKANI VE BAŞBAKANA TELGRAF ÇEKEREK MİNNETLERİNİ DİLE GETİRMİŞLERDİ
Zamanın Valisi Cemal Tarlan ve Belediye Başkanı Haydar Pakel 18 Mart tepesindeki bu ışıklı Atatürk profilinin açılış töreni sebebiyle Cumhurbaşkanı Celal Bayar ve Başbakan Adnan Menderes'e telgraf çekerek minnetlerini dile getirmişlerdi. Telgraflarda şu ifadelere yer verilmişti:
Cumhurbaşkanı Celal Bayar’a Çekilen Telgraf : “Çanakkale eşsiz zaferinin heybetli abidesi 18 Mart Tepesi üstünde şu an açılmış bulunan büyük Atatürk’ün 120 metrekare genişliğindeki ışıklı profili, boğaza, şehitliklere ve şehre ışıklarını yaymaktadır. Karanlıkları yırtacak olan bu azim ve iman kaynağı önünde bütün Çanakkaleliler, onun davalarına ve Cumhuriyetimize bağlılıklarını heyecanla tekrar etmektedirler. Bu ulvi manzara karşısında bütün Çanakkale halkının hürmetkâr bağlılıklarını zatı devletlerine arz eder, en derin tazimlerimizle ellerinizden öperiz”
Başbakan Adnan Menderes’e Çekilen Telgraf: “18 Mart Tepesi’nde hazırlanan büyük Atamızın ışıklı profilini bugün binlerce Çanakkalelinin huzurunda açıldığından ve şu andan itibaren bu nurlu çizgiler sayesinden boğazda ve şehitlikler diyarında artık geceleri de Atatürk’ün tecessüm edeceğinden zatı devletlerini haberdar etmeyi ve bu vesile ile de bütün Çanakkalelilerin içten gelen hürmetlerini iblağ eylemeyi en derin bahtiyarlığı duyarak tazimlerimizle arz ederiz.”
Daha sonraki yıllarda da bu ışıklı profil bazı değişikliklere uğrayarak günümüze kadar geldi. Atatürk profilinin ağaçlar sebebiyle pek görünmediği bu güzel görünüm günümüzde en çok "18 Mart 1915" yazısı ile dikkatleri üzerine çekiyor. Hergün Çanakkale Boğazı’ndan geçen gemilerde bulunanların beğenisini kazanan, sahilde gezen vatandaşların da hayranlıkla bakarak fotoğraflarını çektikleri 18 Mart Tepesi’ndeki bu yazının yapılış hikayesi işte böyle oldu.
(ÖZEL HABER : Ayhan ÖNCÜ/ÇANAKKALE)
(Haber Kaynak ve Link Gösterilmeden İzinsiz Alınıp Yayınlanamaz)