YUKARI ÇIK

Çanakkale Travel
Çanakkale Travel

“Erenköylüler Gülcemal Vapurunu Unutamaz”

01 Nisan 2014 tarihinde eklendi

Çanakkale merkeze bağlı Erenköy 1923 yılından önce Türklerin yer almadığı,  tam anlamıyla Rumların yaşadığı bir köy olarak biliniyor. O yıllarda Erenköy’ün nüfusu 8 bine ulaşıyor. Köy ekonomik yönden de o yıllarda çok güçlü bir özelliğe sahip. Hatta o yıllarda burada İnşaatçılar, Hayvan Yetiştiricileri, Süt Yetiştiricileri Odası gibi odaların bulunduğu bir örgütlenmenin de yer aldığı görülüyor. O yıllarda bu bölgenin en büyük Metropolitan Kilisesi de burada kurulmuş. Rumların önemli günlerinde, bayramlarında çevrede yer alan bütün Rumlar buradaki kilisede bir araya gelmişler. Bunun dışında Osmanlı İmparatorluğu döneminde 7 tane kilise kendi adına para bastırmış. Kendi adına para bastıran 7 kiliseden birisi de Erenköy’deki bu kilise olmuş. 30 Ocak 1923’te Yunanistan’la imzalanan mübadele sözleşmesinin ardından Türkiye ile Yunanistan arasında mübadele yani nüfus değiş tokuşu yapılmış. 1924 yılından itibaren de “Gülcemal” isimli vapur ile Türkler Yunanistan’dan Türkiye’ye gelmeye başlamışlar. Bunlardan bir kısmı da Çanakkale’ye gelerek Çanakkale merkeze bağlı Erenköy’e yerleşmişler. Bu göç sırasında Türkiye’ye gelenler “Gülcemal” gemisini unutamamışlar. Yunanistan’da “Gülcemal” gemisine binerken yıllarını verdikleri o topraklardaki anılarını da orada bırakmışlar. Bugün web sitemizde bu mübadele ile “Gülcemal” gemisinin hikayesini Erenköy Eski Belediye Başkanı Alaaddin Özkurnaz’la yaptığımız röportajla sizlere aktarmak istedik. …..

ÖZEL RÖPORTAJ: AYHAN ÖNCÜ / ÇANAKKALE
E-Mail: info@canakkaletravel.com


* Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?
- Adım Alaaddin Özkurnaz. 1956 yılında Erenköy’de doğdum. Burada büyüdüm. Asıl mesleğim öğretmenlik. Bu sebeple ülkenin birçok yerinde görev yaptım. 2004 seçimlerinde doğup büyüdüğüm Erenköy’de belediye başkanlığına aday oldum. 10 yıl Erenköy Belediye başkanlığı yaptım. Yeni yasa gereği de 30 Mart yerel seçimlerinin ardından belediye başkanlığı görevim sona erdi.
* Erenköy 30 Ocak 1923’te Yunanistan’la imzalanan mübadele sözleşmesinin ardından ayrı bir öneme sahip köyümüz. Anlaşmanın imzalanmasının ardından 1924 yılında benim gibi sizlerinde dedeleri mübadele sebebiyle Yunanistan’dan buraya göç ettiler. O yıllarda neden burası seçilmiş?
- 30 Ocak 1923 yılında imzalanan Lozan Anlaşması ile mübadele anlaşması yapılıyor. Yani Türkiye ile Yunanistan arasında nüfus takası gerçekleştiriliyor.Türkiye’den o yıllarda bir milyon 400 bine yakın Rum kökenli kişi Yunanistan’a göç ederken, Yunanistan’dan da yaklaşık 700 bine yakın kişi Türkiye’ye geliyor.Türkiye’den Yunanistan’a geç edenler orada hiç dağılmadan aynı bölgede yerleşim kurarken, Yunanistan’dan Türkiye’ye gelen Türkler ise burada değişik bölgelere yerleşiyorlar. Türkiye’den Yunanistan’a göç 1923 yılında olurken, Yunanistan’dan Türklerin Türkiye’ye göçü ile 1924 yılında oluyor. Bu sebeple arada 1 yıllık bir süre geçiyor. Bu 1 yıllık süre içinde de Çanakkale’den Yunanistan’a giden  Erenköy’lü Rumlar orada karşılaştıkları Türklere geldikleri bu köyü çok övüyorlar. Bizim dedelerimizde Rumların anlattıklarına göre çok iyi bir yer olduğunu düşünerek Yunanistan’dan özellikle Erenköy’e gelmeyi istiyorlar. Böylece 1924 yılında Yunanistan’dan gelen ilk grup içinde yer alan dedelerimiz Çanakkale’de Erenköy’ü tercih ediyorlar.
“KENDİ ADINA PARA BASTIRAN 7 KİLİSEDEN BİRİSİ ERENKÖY’DÜR”
* Mübadele diyoruz da birde mübadele nedir o konuya açılık getirir misiniz?
- Mübadele “takas” anlamına geliyor. Yani bunu nüfus değiş tokuşu olarak adlandırabiliriz. Bu mübadele 1924 yılında Türkiye’deki Rumların Yunanistan’a; Yunanistan’daki Türklerin de Türkiye’ye göç etmesi anlamına geliyor.
* Mübadeleden önce Erenköy’deki yaşam hakkında bilgi verir misiniz?
- Fatih Sultan Mehmet 1453’te İstanbul’a gelince 5 Rum aile İstanbul’dan ayrılıp Çanakkale’ye gelirler. Boğazın alnı anlamına gelen bölgenin tarihteki ismi “Ofrenion” kelimesinden “Renköy” ismini türetirler ve burada bir yaşam kurarlar. Zamanla bu köyün nüfusu 8 bine ulaşır. Cumhuriyetin kurulmasından sonra Lozan Anlaşması ile birlikte 1924 yılında mübadele başlar. Rumlar Türklerle yer değiştirirler. “Gülcemal” isimli gemi ile Çanakkale’ye gelirler buraya yerleşirler. Buraya gelenler ise köyün ismini “Renköy”den “Erenköy”e dönüştürürler. Selanik’ten, Girit’ten gelenler burada yeni bir yaşam kurma telaşı içine girerler. 1950’lerde Yugoslavya’dan, 1970’lerde de Bulgaristan’dan gelenlerle bugünkü konumuna ulaşır. Rum kaynaklarından elde ettiğimiz bilgilere göre mübadeleden önce yani 1923 yılından önce Erenköy Türklerin yaşamadığı tam anlamıyla Rumların yaşadığı bir köy olarak biliniyor. O yıllarda Erenköy’ün nüfusu ise 8 bine ulaşıyor. Köy ekonomik yönden de o yıllarda çok güçlü bir özelliğe sahip. Hatta o yıllarda burada İnşaatçılar, Hayvan Yetiştiricileri, Süt Yetiştiricileri Odası gibi odaların bulunduğu bir örgütlenmenin de yer aldığı görülüyor. Köylüler burada 2 katlı olarak yapılan evlere “Hanay” adını vermişler. Bu evlerin alt katlarında hayvanları yer alırken, ikinci katlarında da kendileri otururlarmış. Hatta Erenköy o yıllarda dini merkez olarak da kullanılmış. Bu bölgenin en büyük Metropolitan Kilisesi burada kurulmuş. Rumların önemli günlerinde, bayramlarında çevrede yer alan bütün Rumlar buradaki kilisede bir araya gelmişler. Bunun dışında çoğu kimse de bunu bilmez Osmanlı İmparatorluğu döneminde 7 tane kilise kendi adına para bastırmış. Kendi adına para bastıran 7 kiliseden birisi de Erenköy’deki bu kilise oluyor.
* Mübadelenin en önemli gemilerinden birisi “Gülcemal” isimli gemidir. Dedeleriniz yıllar önce bu gemi ile Yunanistan’dan bu topraklara gelmişler. Bu geminin özelliği nedir? Tarihimizdeki yeri hakkında bilgi verir misiniz? Neden mübadelede bu gemi kullanılmış?
- “Gülcemal” isimli gemi o dönemin en büyük transatlantik gemisi olarak biliniyor. Osmanlı gemisi olarak da ilk defa Amerika’ya giden gemi “Gülcemal” oluyor. İngiliz kökenli bir gemi. Gemi zamanında yolcu ve hastane gemisi olarak da kullanılmış. Mübadelede bu geminin kullanılmasının en önemli sebebi de geminin büyük olmasından kaynaklanıyor.
“.MÜBADELE İLE ERENKÖY’E İLK OLARAK 1924 YILINDA 23 HANE GELMİŞ”
* Gemi ile Yunanistan’dan yola çıkan Türkler’in Erenköy’e yerleştirilmesi nasıl olmuş?
“Gülcemal” gemisi ile 1924 yılında Yunanistan’dan gelen göçmenler direk Çanakkale’ye gelmiyorlar. Gemi 2-3 bin kişilik. Bu sebeple partiler halinde Türkiye’ye geliyorlar. Önce gemi ile İstanbul’a götürülüyorlar. Hastalıklar sebebiyle Tuzla’da yaklaşık 1 ay karantina altında tutuluyorlar. 1 ay sonrasında yine gemiye bindirilen göçmenler istedikleri yerlerde indiriliyorlar. Bizimde dedelerimiz Çanakkale’yi tercih ettiklerinden gemi güzergahında Çanakkale’ye gelince iniyorlar. Bu dağıtım İstanbul’dan İzmir’e kadar yapılıyor.  Çanakkale’de Erenköy’e gelenler 1924 yılının Ekim-Kasım aylarında buraya ulaşmışlar. Erenköy’deki Rumlar buradan 1923 yılında göç ettikleri için everin çoğu civardaki köyler tarafından talan edilmiş.
* 1924 yılında tahmini kaç kişi Erenköy’e yerleştirilmiş? Erenköy dışında mübadele ile Yunanistan’dan gelen kişiler Çanakkale’de başka yerlere de yerleştirilmişler mi?
- 1924 yılında gemi ile Çanakkale’ye inen dedelerimizin anlattıklarına göre onların Erenköy’e ulaşmaları çok zor olmuş. Gemiden inenler at arabaları ile uzun bir yolculuğun ardından Erenköy’e ulaşmışlar. Fakat Yunanistan’da çok övülen bu köye ilk gelenler geldiklerinde büyük bir hayal kırıklığına uğramışlar. Çünkü geldiklerinde bütün evlerin çatılarının olmadığını ve talan edildiğini görüyorlar. Rumların kendilerine anlattıkları bir köy ile karşılaşmayan dedelerimiz o anda geri bile dönmeyi düşünmüşler. Zamanın Nahiye Müdürü onları ikna etmek için “Erenköy burası değil. Esas Erenköy sahil kesiminde ” diyerek onları kandırıyor ve kalmaya ikna ediyor. Mübadele ile Erenköy’e ilk olarak 1924 yılında 23 hane gelmiş. İlk gelenler Arnavutlar olmuş. Bunların aile kayıtları da elimizde mevcut. Eski meclis tutanaklarından elde ettiğimiz bilgilere göre 1924 yılında gelen bu aileler bilmediğimiz bir sebeple 1 ay içinde büyük bir kavga ediyorlar. Hatta 1 kişi de bu kavgada ölüyor. Bunun üzerine yetkililer bu ailelerin bir kısmını Dürmek köyüne, bir kısmını da Halileli köyüne gönderiyor. Ardından da göç devam ediyor ve Yunanistan’dan aileler Erenköy’ e gelmeye devam ediyor.
* O yıllarda bu kişilere ev ve toprak dağıtımı nasıl yapılmış?
-  Toprak dağıtımı nüfus başına olmuş. Nüfus başına 10 dönüm toprak vermişler. Ev olarak da istedikleri eve yerleşebilecekleri söylenmiş. Dedelerimizde istediklere bir eve girerek oraya yerleşmişler.
* Mübadele yani Yunanistan’daki Türkler ile Türkiye’de Rumların topraklarını bırakıp kendi ülkelerine gitmesi sırasında hüzünlü anlarda yaşanmıştır. Doğup büyüdükleri toprakları bırakıp terk etmek yüzlerce kişiye zor gelmiştir. Şuan maalesef o günleri yaşayanlar aramızda yok. Hepsi hayatlarını kaybetti. Fakat sizler onların anlattıkları anıları çok iyi biliyorsunuz. Bize onların yaşadıkları o yılları anlatır mısınız? Mübadele sırasında neler yaşamışlar?
- Benim 35-40 yıllık bir tarihçi kimliğim de var. Bu sebeple bu konuda da önemli araştırmalarım oldu. Burada yaşamını sürdüren ve Yunanistan’dan Erenköy’e göç eden 23 kişi ile birebir röportajlarım oldu. Onların o dönemde yaşadıklarını anlattıkları gerçekten beni çok etkiledi. Örneğin Mukaddes Üner bana o onları anlatırken şunları söylüyordu: “Yunanistan’da kasabamız Yenice idi. 1924 yılında köyümüze geldiler. Haber verdiler. Sizler hepiniz  topraklarını bırakıp Türkiye’ye gideceksiniz” dediler. Benim ailemin dışında dayılarım, dayılarımın eşleri vardı. Mecburen “Gideceğiz” dedik. Ben de o yıllarda 6-7 yaşlarındaydım.  Kısa sürede hazırladık ve bizi Türkiye’ye götürecek “Gülcemal” gemisine doğru yola çıktık. Bize Çanakkale’ye gideceğimiz söylendi. O zamanlar “Çanakkale’de acaba çanak mı yapıyorlar?” diye düşündüm. Çocuktun öyle düşünüyordum.”
Hüseyin Baştimur da benimle yaptığı röportajında şunları söylüyordu: ”1924 yılında geldik oradan. O zaman ben 8 yaşındaydım. Orada çiftçilik yapıyorduk. Bütün tarlalarımız orada kaldı. Buraya geldikten sonra Atatürk bize buradan toprak, öküz verdi. Atatürk bir taneydi. Onu unutmamız mümkün değil.” İşte gördüğünüz gibi onların bütün anıları, çocuklukları doğdukları topraklarda kalmış.
“RUMLAR GÖÇ EDERKEN ALTINLARINI ERENKÖY’DEKİ EVLERİNİN BELİRLİ YERLERİNE SAKLAMIŞLAR”
* O yıllarda buradan göç eden Rumların paralarını, altınlarını yanlarında götüremedikleri için evlerinin tavan aralarına, ya da duvarların arasına sakladıkları söylenir. Hatta bazı duyumlara göre evlerin duvar aralarında bu altınları arayanların olduğu ve buldukları da iddia edilir. Bu doğrumu?
- Evet Rumların buradan göç ederken paralarını ve değerli eşyalarını yanlarında götüremedikleri ve bunları evleri ile kolay bulunabilecek yerlere sakladıkları doğru. Buradan giden Rumlar 1923 yılında “Varvara” ve Granikos” isimli 2 gemi ile Erenköy’den ayrılmışlar. Kendilerine gelen talimatta ise 2 saat içinde Erenköy’den ayrılmaları isteniyor. Bu 2 saatlik süre içinde de yanlarına hiçbir şey alamadan doğdukları toprakları terk etmek zorunda kalmışlar. Onarda “belki gene geri döneriz” şeklinde düşünerek altın gibi değerli eşyalarını evlerinin tavan aralarına veya bahçelerine toprağa gömerek saklamışlar. Genelde tahrip olmayacak çeşme gibi yerlere bu altınları saklamışlar.1924 yılından sonra Erenköy’e yerleşenlerden bu değerli eşyaları bulanlar olduğu söyleniyor. Şuan Rumlar’dan kalan 50-60 civarında orijinal ev var. Belki onlarda da halen belirli yerlerinde saklanmış bu altın gibi değerli eşyalar olabilir…
* O yıllardan kalan Yunanlılara ait evlerin bir kısmı halen aynı şekilde duruyor. Hatta ara sıra Yunanistan’dan Erenköy’e gelerek dedelerinin ve babalarının doğup büyüdükleri evleri görmek isteyenler de oluyor. Bundan da bahseder misiniz?
-Tabiiki Yunanistan’dan Erenköy’e gelen çok sayıda Rum var. Özellikle kardeş belediyemiz vasıtasıyla Erenköy’e gelenler dedelerinin yıllar önce yaşadıkları evleri tek tek görüp onları incelediler. O evlerin başında fotoğraf çektirip anıları canlandırdılar. Bu ziyaretlerde dedelerinin yaşadıkları evleri bulunlar da oldu. Hatta o dönemden kalan evlerinin tapularını getirip bizlere gösterenler bile oldu. Buradan ufak bir taş parçasını alıp yanlarında anı olarak götürenler bile oldu.
* İki ülke arasındaki dostluk bağlarını güçlendirmek için Yunanistan’ın Asprovalta Belediyesi ile 2003 yılında “Kardeş Belediye” olmuştunuz. Zaman zaman oradan konuklar Erenköy’e gelerek dedelerinin doğup büyüdükleri bu torakları ziyaret ettiler. Sizlerde ayrıca oraya gidip konuk oldunuz. Bu konudan da bahseder misiniz?
- Dağların doruklarında ot bitmezmiş. Yani dağların en yüksek zirveleri en verimsiz yerleridir. Zirveden düzlük alanlara indiğiniz zaman asıl tarım orada olur. Bütün yeşillikler ve kardeşlikler orada başlar. İşte bizlerde bu dostluk ilişkilerimizi arttırmak için Yunanistan’ın Asprovalta Belediyesi ile 2003 yılında “Kardeş Belediye” olduk. Bu kardeş belediye olmamızın ardından da biz Yunanistan’a gittik. Onlarda köyümüze geldiler. Yıllar önce dedelerimizi göç ettikleri toprakları böylece görme imkanına kavuşmuş olduk. Örneğin 2005 yılında Yunanistan’da Asprovalta’ya gittiğimde Erenköy’den 1924 yılında göç eden yaşlı bir kadın ile görüştüm. Onun bana sarılıp ağlayarak söylediği “Erenköy kokuyorsun. Erenköy’den ayrılmak, Cennetten kovulmakla aynı şey” demesi beni çok etkiledi.
* Yasa gereği nüfusun yeterli olmaması sebebiyle 30 Mart yerel seçimleri ile birlikte Erenköy artık belediyelikten çıktı. Burada sadece muhtarlık alacak. Artık burada belediye olmayacağı için bu kardeş belediye konusu ne olacak?
- Biz dostluklarımızı bir tüzel kişilik olarak görmüyoruz. Belediyelikten çıkmamızın ardından yine bizim Asprovalta ile kardeşliğimiz devam edecek. Zaman zaman yine biz oraya gideceğiz. Bizim çocuklarımız onların düğünlerine gidecek, onlar bizim düğünlerimize gelecek. Bu dostluğumuz kesinlikle sona ermeyecek. Onlarla dostluğumuz bundan sonra da davam edecek.

3.736 kez okundu