Çanakkale’nin Ayvacık İlçesine bağlı Büyükhusun Köyünde, Breton ya da Gal dilinde “tolmen”, “dolmin” ya da “taolven” olarak geçen taş masa anlamına gelen, Avrupa’daki megalit anıtların en yaygın çeşidi olan dolmenler, Arkeolog Fuat Durmuş tarafından bulundu. Alçak bir sırtın yamacı boyunca sıralanan 17 adet dolmenin andezit taşından yapılmış olduğu ifade edilen dolmenlerin bu güne kadar saptanamamış olmasının başlıca nedeninin bulunduğu Dedeüstü Tepesi’nin yamaçlarındaki sık kızılçam ağaçları ile tepenin kuzeyindeki Çeşme Deresi’ne doğru bodur çalılıkların bölgeyi bir örtü halinde kaplaması olduğu düşünülüyor. Yapılan çalışma ile ilgili açıklamalarda bulunan Arkeolog Fuat Durmuş, buldukları 17 dolmenden sadece 4 tanesinin ayakta kaldığını belirterek, “Adeta belli bir dizin içerisinde sıralanan dolmenlerden ayakta kalmış dört tanesi dışında diğer dolmenler tahrip olmuş. Bunlarda kapak taşları ya da yan dilim taşları çokta uzak olmamak üzere çevreye dağılmış halde bulundular. Dolmenlerin taşları genellikle bulundukları alanın işlenmemiş kaba yontu taşlarıyla yapılmış; ancak dolmen taşı olarak kullanılmamış fakat işlenmiş olduğu rahatlıkla fark edilen blok bir taş ile yalnızca bir dolmende rastlanılan çeşitli girinti ve oyuntular bölge dolmenleri içerisinde ayrı bir öneme sahip ilginç bulgular olduğu düşünülmekte. Ayakta kalan dolmenlerin hemen hepsinde batıya bakan kısa yan cephelerindeki taşların tespit edilememiş olması, dolmenlerde ortak bir yönelim istikameti olduğu sorusunu düşündürüyor. Dolmenlerin ortalama 250x150x120cm ile 180x140x120cm. aralığında değişen boyutlara ve 110 cm ile 70 cm arasında değişen giriş yüksekliklerine sahip olduklarını belirlemiş durumdalar. Troas Bölgesi dolmenlerinin 5-14 cm. arasında değişen taş çaplarıyla ülkemizdeki ender megalitik anıtlar arasında yerini alacağı düşünülmekte” dedi.
BÜYÜKHUSUN DOLMENLERİ BÖLGENİN İLERİDE ÖNEMLİ BİR KÜLTÜR MERKEZİ HALİNE GELECEĞİNİ GÖSTERİYOR
Büyükhusun Dolmenleri’nin yan dilim taşlarının genellikle bir veya birkaç taştan oluşturulmuş olduğunu da beliren Arkeolog Fuat Durmuş, “Dolmenlerin kısa yüzlerinde ise tek bir blok taş kullanılmış ve yan taşlarla arasında kalan küçük boşluklar ise çeşitli moloz taşlarla kapatılmış. Üst kısımları yekpare bir taşla örtülü dolmenler, daha sonra irili ufaklı moloz taşlarla bir öbek halinde kapatılmışlar. Bu örtü sistemine ait moloz taşlar, dolmenler çevresinde ortalama 250cm. çapındaki bir alana yayılmışlar. Batı-doğu ve kuzeybatı-güneydoğu yönüne odaklı Büyükhusun Dolmenlerinde podyumlu ya da dromoslu örnekler bulunsa da Trakya Dolmenleri kadar anıtsal ve ruh deliği diye tabir edilen öğelere sahip değiller. Büyükhusun Dolmenleri’nin tarihlemesini yapabilecek bilimsel bir kazının henüz olmaması bölge dolmenlerinin tarihleri konusunda biraz daha beklememizi gerektirecek. Fakat dolmenlerin bulunduğu arazide kalsedon, çakmaktaşı, silex gibi Orta Paleolitik ve Neolitik Dönem taş aletleri bölgedeki önemli bir başka buluntu grubunu oluşturmakta. Edirne Müzesi tarafından 1983 yılında kazısı yapılan Edirne, Lalapaşa İlçesi, Hacılar Dolmeni’nde ortaya çıkartılan kaplardan biri Troia VIIb2 tabakasındakiler gibi büyük yumurcuklu olmak üzere, Son Tunç Çağı- İlk Demir Çağı geçiş dönemine tarihlenmekte. Yine Arpalık Dolmeni kazılarında rastlanılan ve Troia kazıları dolayısıyla yakından tanınan kapların ele geçmiş olması, Büyükhusun dolmenlerini hem Trakya hem de Anadolu’nun bu anıtsal yapıları içerisinde ayrı bir yere taşır. Çünkü uzun yıllardır bilinen Trakya dolmenlerine son yıllarda eklenen Doğu ve Güneydoğu Anadolu dolmenleri arasındaki boşluğu dolduracak ya da iki bölge arasındaki kültürel köprüyü oluşturacak olan veriler Büyükhusun dolmenlerinde de aranmalı. Yine Yunan adalarındaki ve Balkanlar’daki dolmenlerin de Büyükhusun dolmenleriyle tipolojik karşılaştırılmaları büyük önem taşımaktadır. Aynı zamanda Troas Bölgesi’nin önemli turizm merkezlerinden olan Behramkale-Assos Antik Kenti için de alternatif bir gezi güzergâhı olacak olan Büyükhusun Dolmenleri bölgenin ileride önemli bir kültür merkezi haline geleceğini gösteriyor" dedi.
DOLMEN NEDİR?
Dolmen, toprakta yan yana aralıklı olarak dizilmiş birkaç büyük yassı taşla bunların üstüne yatay olarak yerleştirilmiş yine büyük yassı taşlardan oluşan ve genellikle mezar olarak kullanılmış olan tarih öncesi yapılardır. Megalit kültüre ait yapılar içinde en sık karşılaşılan yapılardır ve küçük taşlar ve topraktan oluşan Tümülüsler ile kaplanmış olarak bulunurlar.
Neolitik anıtlar, neolitik toplumların kültürlerini ve ideolojilerini de gösterirler. Anıtların ortaya çıkışı ve işlevleri sosyal gelişmenin göstergeleri olarak kabul edilebilir. Birçok dolmen dik şekilde kaldırılmış taşıma taşlarının üstüne daha büyük ve ağır olan çatı ya da kapak taşlarının yerleştirilmesinden oluşur. Çatı taşları alttaki taşıma taşlarının biraz dışına taşar ve böylece kimi zaman bir masa görünümü verir. Dolmenler, bu masa benzeri görünümlerinden dolayı önceleri kurbantaşı, sunaktaşı ya da Druid sunakları şeklinde de yorumlanmıştır. Alttaki taşıma taşları çoğu kez yan yana bitişik olarak ya dörtköşe, çokgen veya trapezoid yapacak şekilde ya da bir çember veya oval oda duvarı oluştaracak biçimde yerleştirilir. Dolmenlerin giriş bölümlerinin mezar odalarından çok daha alçak olmaları yüzünden, dolmenlerin üzeri örtüldükten sonra kilitli bırakılıp bırakılmadığı açık değildir. Ziyaretçiler mezar odalarına girerken sürekli kafalarını eğmek zorunda olacaklardır ki, bu belki de ziyaretçiyi ölüye saygı göstermeye zorlamak için düşünülmüştür. Bazı durumlarda dolmenler birkaç mezar odası içerebilirler. Yan yana girişleri olan odalardan oluşan yapılar, Orta Avrupa'da dolmen olarak değil, geçit mezarlar olarak adlandırılır. Ancak bu iki tür arasındaki sınır bazı durumlarda oldukça belirsizdir.
Dolmenlerin büyüklükleri bölgeye ve varolan materyalin durumuna göre değişir. En büyük dolmenler Bretagne'de (La Roche-aux-Fées, Gavrinis, Marchand Masası, Les Pierres-Plates, Mané Lud), İrlanda'da (Newgrange) ve İspanya'da (Antequera) bulunur. Dolmenler bugün çoğunlukla çıplak durumdadır, mezarlar üzerinde bulunan daha kücük taşlar yöre sakinleri tarafından ev, ahır gibi inşaatların yapımında kullanmak amacıyla alınıp götürülmüştür. Nadiren bir tepenin üzerinde yükselirler ya da orijinal hallerindeki gibi toprak ve taşlarla örtülü şekilde dururlar. Bazen çatı taşını taşıyan taşıma taşları o kadar yakın dururlar ki, masa görünümü kaybolur ve özellikle büyük dolmenlerde oda benzeri bir görünüm alır. Bretagne'de bu biçim genişlemesi o kadardır ki, dolmen daha çok bir giriş bölümüne benzer ve mezar galerisi denilen biçime dönüşür.
(Özel Haber: Ayhan ÖNCÜ/ÇANAKKALE)