YUKARI ÇIK

Çanakkale Travel
Çanakkale Travel

Bu Maket Bebekler Bir Harika

30 Ekim 2013 tarihinde eklendi

Çanakkaleli emekli öğretmen Sıdıka Kocaoğlu’nun aylar süren çalışmalar sonunda el emeği göz nuru dökerek yaptığı birbirinden güzel folklorik bebek ve Çanakkale Savaşı maketleri büyük ilgi görüyor. Çanakkale’de çeşitli ilköğretim okullarında Resim-İş öğretmeni olarak görev yaptıktan sonra 2000 yılında emekli olan Sıdıka Kocaoğlu, daha sonra çocukluk yıllarından buyana büyük merakı olan seramik hamurundan folklorik bebekler yapmak için çalışmalara başlamış. Büyük emekler sarf ederek seramik hamurunun içine ayrı bir maddeyi katarak daha iyi görünümlü bir hamur elde eden Sıdıka Kocaoğlu, folklorik bebeklerin yüz hatlarını yaparken başlarda zorlanmış. Ardından kendini geliştiren ve yaptığı ilginç folklorik bebekleri gerçek gibi görünüme kavuşturan Sıdıka Kocaoğlu, eserleri ile gurur duymuş. Bugün sizlere birbirinden güzel folklorik bebekleri yapan Sıdıka Kocaoğlu’nu tanıtmak istedik. İşte o röportaj…

RÖPORTAJ: AYHAN ÖNCÜ / ÇANAKKALE
E.Mail: info@canakkaletravel.com


* Bize kendinizi tanıtabilir misiniz?
- 1958 yılı Çanakkale’nin Lapseki ilçesi doğumluyum. İlkokulu Çanakkale’de Cevatpaşa Okulu’nda tamamladım. Merkez Ortaokulu’nun da ilk öğrencilerindenim. Ancak mezuniyetim ise Ankara’ya ve İstanbul’a gitmem sebebiyle oradan olmadı. İstanbul’dan tekrar Çanakkale’ye dönüşümün ardından ise Nedime Hanım Kız Meslek Lisesi’ne gittim. Burada da El Sanatları Bölümünü bitirdim. Lise eğitiminin ardından Çanakkale Eğitim Enstitüsünü kazanarak öğretmen oldum. İlk görev yerim Mardin Midyat oldu. Daha sonra Çanakkale’nin Umurbey beldesinde öğretmenlik yaptım. Daha sonra da köylerde öğretmenlik yaptım. Son olarak da Vali Fahrettin Akutlu İlkokulu’ndan idareci olarak ayrıldım.
*Küçükken kendi bebeklerinizi kendinizin yaptığını duydum. Bu doğru mu? O zamandan itibaren mi başladı bu merak sizde?
- 6-7 yaşlarındayken annem dikiş dikerken onun kumaş artıklarından ben parmak kadar oyuncak kadar bebeklerime minik elbiseler dikerdim. Şeker kutularından gardıroplar, çok çeşitli abiye kıyafetler hazırlardım o zamanlar. Demek ki çocukluğumdan bir altyapı vardı. Ama ileriki yıllarda sanatsal yönümü de kendimde keşfedince bunun üzerine daha çok gittim. 
“FOLKLORİK BEBEK YAPIMINDA SERAMİK HAMURUNUN ÖZELLİĞİ ÇOK ÖNEMLİ”
*Folklorik bebek yapmak güç olmalı. Bize bu bebekleri nasıl yapıyorsunuz bundan bahsedebilir misiniz?
- Burada öncelikli olarak teknik bir bilgi gerekiyor. O teknik altyapıyı da ben Nedime Hanım Kız Meslek Lisesi’ndeki branş derslerinde aldım. Ancak benim çalışmalarım onlara pek bağlı bir çalışma değil. Maketin iskeletinin hazırlanması, kıyafetlerin dikimi çok önemli. Folklorik bebek yapımında ayrıca benim özel olarak hazırladığım bir seramik hamuru ile var. Bizim bu işle uğraşanların kullandığı normal bir seramik hamuru var. Ben onlardan farklı olarak o hamurun içine bazı maddeler katarak daha insan teni duruluğunda bir hamur elde ettim. Böylece minik heykel yüzler ve eller yapmaya başladım. Bunu geleneksel el sanatımızdaki maketin yapımı ile birleştirerek folklorik bebekleri oluşturdum.
*Bu işe ilk başladığınızda çok zorlanmışsınızdır. Özellikle bebeklerin suratlarını ve elleri ile ayaklarını yapmak çok zor olmadı?
- Aslında bu işi yaparken hiç zorlanmadım desem yeridir. Dışarıdan bakanlar için gerçekten bu işin çok zor olduğu düşünülüyor. Ancak ben bu işi zevk alarak yaptığımdan hiçbir zorluk çekmiyorum. Bana çok kolay geliyor. Yeni öğrenmek isteyenlere bu iş tabii zor gelebiliyor. Ancak şu bir gerçek ki resimde de mesela fırçanın sizi götürdüğü yere doğru gitmeyeceksiniz. Siz fırçayı doğru yere götürmelisiniz. İşte bunu yaptığınız zaman sanatçı olursunuz. Bizim işimizde de bu seramik hamuru sizi bir yere götürüyorsa siz sanatçı olamazsınız. Eğer seramik hamurunu bir yerlere götürürseniz sanatçı olursunuz.
*Folklorik bebeklerin yapımında kullanılan normal hamur değil galiba? Bundan bahsedebilir misiniz?
- Pamuk ve kitre yardımı ile bu çalışmalarımı yapıyorum. Kitre bir bitkinin köklerinden elde edilen, nişasta gibi tutkala, zamka benzer. Bunu eritirsiniz. Bu pamuk ve kitre yardımı ile seramik bebeklerin bu yüzün şeklini, ellerin hareketlerini yaparsınız. Bu çok zor bir çalışmadır. Folklorik seramik bebek yapımında ayrıca benim özel olarak hazırladığım bir seramik hamuru ile var. Bu hamur bizim bu işle uğraşanların kullandığı normal bir seramik hamurundan farklı.  O hamurun içine bazı maddeler katarak daha insan teni duruluğunda bir hamur elde ettim. Böylece çok daha güzel folklorik bebekler yapmayı başardım.
“FOLKLORİK BEBEĞİN TAMAMLANMASI 5 İLE 15 GÜNÜ BULUYOR”
*Bu folklorik bebeklerin bir tanesinin yapımı tahmini ne kadar sürüyor?
- Bir folklorik bebeğin yapımı altyapısının araştırılması ile başlar. Örneğin bebeği yapacağım yörenin kıyafetleri ile çalışmak istiyorsam o yöre ile ilgili bir ön araştırma yapmam gerekir. O kişinin birçok açıdan değişik fotoğraflarına da ihtiyacım olur. Eğer o kişi yaşıyorsa o kişinin yüzünü incelerim. Bu benim için ön çalışmadır. Hangi yöresinin çalışmasını yapacaksam o yörenin folklorik durumunu incelerim ve araştırırım. Sonrasında maketi yapmaya başladığınızda hamurunu yapıp bunun kurumasını bekleme ve kıyafetlerinin üzerine dikimi ortalama 5 ile 15 gün arasında değişebiliyor.
*Folklorik bebekler gerçekten çok güzel. Bunları satarak para kazanabiliyor musunuz? Mutlaka bunların değerlendirilmesi lazım.
- Bu ürünü üretmek başka bir şey. Bir de bir şeyin pazarının olması başka bir şey. Her zaman sanat para ile eder bulmuyor. Aynen benim çalışmalarımda da öyle. Yıllardır kişisel sergilerim oldu. O kadar tanıtımım yapılmasına rağmen satış konusunda umduğum olmadı. Yaptığım bu maketler ekonomik olmuyor. Yani oyuncak fabrikaları var. Bu fabrikalar sizin yaptığınız bu çalışmaların benzerlerini çok kısa sürede yapabiliyorlar. Bunlar daha ekonomik olabiliyor. Benim bu çalışmalarımın pek piyasası olmaz. Sadece ilgisi ve koleksiyonları olan insanlara yönelik çalışmalarım olur. Ben sergilerle sadece “aferin” alırım.
* Ülkemizde parasal olarak el emeğine gerçek değer veriliyor mu?
- Maalesef ülkemizde o da yok. Bakın ben şimdi maketlerimi yıllarca sergilediğimi söyledim. Bunları paraya döndüremediğimi söyledim. Bana bu konuda bir talep geldi. Dediler ki, “Hocam sen bu maketleri yapıyorsun. Piyasada bir şeyler yapıp bundan para kazanalım.” Bende şimdi bu konuda polyester, Çanakkale veya değişik yörelerin hediyelik eşyalarının yapımı ile uğraşıyorum. Tabi maket yapma bilgim olduğu için kendi maketlerimin tasarımlarını kendim yapıyorum. Tasarım tescillerimi alıyorum. Onları da tek tek markalandırdım. Şimdi Çanakkale ve Türkiye adına satılabilecek hediyelikler yapıyorum.
“BU İŞ SABREDEREK ZAMANLA ÖĞRENİLİR”
*Bu işyerinde büyük emek sarf ediyorsunuz. Belediyeler ve diğer bazı kurumlar sizlere destek var mı?
- “Nerdeeee…“ diye sonu bitmeyen bir kelime ile size cevap vereyim. Yok maalesef öyle bir şey.
*Birde maketler üzerinde çalışmalarınız var. Özellikle Çanakkale Savaşları, köy ortamı ve bunun gibi ilginç maket çalışmalarınız var. Bir kompozisyon çalışması ile bunları bütünlük içinde yapıyorsunuz. Bu da güzel bir görünüme kavuşuyor. Bu çalışmalarınızdan bize bahseder misiniz? Bu fikir nasıl ortaya çıktı ve ne kadar sürede bunları yaptınız?
- Yıllar önce yeni emekli olduğum zaman bu sanatla profesyonel olarak uğraşmaya başladığımda kentimizdeki “Yerel Gündem 21” benim sergimi Bursa’daki kadın etkinliklerine götürmek istedi. Bende folklorik çalışmalarımı oradaki bir sergide beğeniye sundum. Ardından “Yerel Gündem 21” yine Samsun’da yapılacak kadın etkinliği festivaline davet ettiğinde özel bir sergi yapmamı istedi. Bende Çanakkaleli olduğumdan Çanakkale savaşları konsepti içinde bir çalışma yaptım. Bu çalışmamı da gece gündüz yaklaşık 4-5 ay çalışarak tamamladım. Askeri ve savaş konularının ele alındığı bir çalışmayı yapıp burada sergiledim. Gerçekten de bu sergi çok büyük ilgi gördü. Daha önceden de söylediğim gibi bu sadece “Aferin” bölümü oluyor. Maalesef ederi paraya dönüşemeyen bir çalışma bunlar.
*Yaptığınız eserlerle nerelerde sergi açtınız? Sergilere ilgi nasıldı?
- Çanakkale il merkezi ve bazı ilçeler dışında birçok ilde çeşitli sergiler açtım. Bu sergiler de çok büyük ilgi gördü. Zamanla bu sergilerle tek tek ilgilenmek beni çok yoruyordu. Bende bu eserlerimin sergilenmesi konusunda bir organizasyon ile görüş birliğine vardım. Bu organizasyon da Türkiye’nin güneyinden doğusuna kadar bütün illerde hemen hemen okulların ve illerin davetlisi olarak bu eserlerimi sergilediler. Bunlardan da çok büyük beğeni aldım.
* Çalışmalarınız sadece bu folklorik bebekler ve maketlerden ibaret değil. Bunlar dışında birçok çalışmanız da var. Bunlardan da bahseder misiniz?
- Bu kadar emeğin karşılığında bir kazanç olmayınca yaptığımız giderlerin karşılanması gerekiyor. Bizlerinde yaşamak için bir şeyler kazanmamız gerekiyor. O yüzden altyapıda maket yapmayı bildiğim için işyerimde polyester hediyelikler yapmaya başladım. Genelde Çanakkale konulu çalışıyorum. Bunun dışında sanatın içinde yer alan bayanlara yönelik ahşap boyama ve seramik hobi dersleri veriyorum.
* Yanınıza gelip “Ben bu mesleği öğrenmek istiyorum. Bana yardımcı olup beni yetiştirir misiniz?” diyenlere ne söylüyorsunuz?
- Bu konuda pek öyle büyük istekler olmuyor. Birkaç kişi bu konuda bana geldi. Öğrenmek isteyenlere de bunu öğrettim. Kapım herkese açık. Öğrenmek isteyene gene öğretirim. Ancak son yıllarda insanların merak ettiği en önemli konu ahşap boyama oluyor. Bende bu konuda ahşap boyama derslerine ağırlık veriyorum.
* Bir haftada bu işi öğrenmek isteyenler de oluyor galiba?
- Tabiî ki 1 haftada değil, bir derste de öğrenmek isteyenler oluyor. Bende onlara yardımcı olamayacağımı söylüyorum. Bu işi sabır işi. Sabrederek zamanla bu iş öğrenilir.
“GELİBOLU YARIMADASI’NDA BİR MÜZE AÇMAYI ÇOK İSTERDİM”
*Yıllardır bu işin içindesiniz. Mutlaka bazı acı tatlı anılarınız olmuştur. Bize bunlardan birkaç örnek verebilir misiniz?
2002 yılıydı sanırım. Türkiye’de Avrupa Birliği ile İslam Konferansı Forumu toplantısı olmuştu. O konferansa katılanlar için TÜRSAB tarafından bana hediyelik eşyalar yapmam için siparişler verilmişti. Yaptığım bu hediyelikler de Çırağan Sarayı’na gelen davetlilere tek tek hediye edilmişti. Bu hediyeliklerde çok beğenilmişti. Bunun ardından TÜRBSAB Başkanı Başaran Ulusoy bundan memnun kalarak beni 2003 yılında İstanbul’da CNR’da ITTE Turizm Fuarı’na davet etti. Bu Uluslararası Turizm Fuarı’nda benim gibi folklorik maketler yapan birinin ne işi var diye kendi kendime düşündüm. Benim için burada yer almak çok büyük bir olaydı. Oranın açılışı yapıldı. Bütün ülkelerin en üst düzey turizm firmaları burada yer alıyordu. Fakat gazeteciler bir ordu şeklinde benim standa doğru geliyorlardı. Ben de çok şaşırdım ve şok oldum. “Bu kadar büyük ülkelerin stantları varken acaba neden benim standa geliyorlar” diye şaşırdım. Sonradan birde baktım ki  gelen kalabalığın içinde protokolde zamanın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ali Müfit Gürtuna vardı. Benim standı tek tek inceledi ve çok mutlu oldu. Bana orada bir de teklifte bulundu. Bu sanatı İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde açılacak bir kurslarda tanıtırken beni görmek istediğini söyledi. Fakat ben o zamanlar daha bu işe yeni başladığım için biraz cahil miydim, ya da bunun farkında mı değildim, “Şimdi gelemem. Daha sonra gelebilir miyim” diye bir söz söyledim. Bu benim büyük bir pişmanlığımdır. Halbuki ben o daveti o gün kabul etmiş olsaydım belki şuan sanatsal açıdan çok daha iyi yerlerde olabilirdim.
Bunun dışında birde unutamadığım Ankara’da bir anım var. Orada da bir sergi açmıştım. Yaşlı bir amca geldi ve maketlerden yaptığım bu erleri izlerden gözleri dolarak ağlamaya başladı. Sürekli baktığı ve etkilendiğini fark ettim. Makette yıllar öncesine ait köyde buğdayların biçilmesinin ardından düvende çalışan bir köylü yer alıyordu. Bende kendisine neden ağladığını sordum. O da bana, ”Ya kızım biz bu günleri yaşadık. Sizin gibi yaşı genç olanlar da hatırlıyor mu” dedi. Ben çok duygulandım o anda. Bu amca ertesi gün bütün ailesini ve komşularını alıp yine aynı sergiye geldi ve o eserlerin olduğu yerde bu anı tek tek onlara anlattı.
* Bu tür eserlerin turizm kenti Çanakkale’de önemli bir piyasasının olması lazım. Sanırım bu olmuyor. Neden acaba?
- Bu Çanakkale’nin suçu değil. Çünkü insanların sanata bakış açısı ve sanat için harcayabilecekleri miktarın yeterli olmayışı belki satışın olmamasına sebep oluyor. İnsanlar gerçekten beğeniyor çalışmaları. Ama onlar benim sergilerimde geçmişlerinden bir şeyler görmekten mutlu oldukları için beğeniyorlar. İnsanlar “Evime bunu da alıp koyayım. Orada sergileyeyim. Bu sanat çok önemliymiş” gibi paraları bu sebeple ayıramıyorlar.
*”En büyük hedefim” dediğiniz bir şey var mı? Yoksa “Tamam hedeflediğim yerdeyim artık?” mı diyorsunuz?
- Vardı diyeceğim. Fakat bu maalesef olamadı. Bundan yaklaşık 15 yıl önce Gelibolu Yarımadası’nda müze açılması konusunda bir proje hazırlamıştım. Yıllar geçtikten sonra şimdi Gelibolu Yarımadası’nda çok güzel yerler yapıldı. Fakat ben 15 yıl önce bu proje üzerinde hedef koymuştum. O zamanlar maalesef belirli prosedürler gereği bu yapılamadı. Bu halen benim içimde bir uhde.
* Gerçekten bu konularda becerisi olup, bu işe meraklı olanlara tavsiyeleriniz ve önerileriniz nelerdir?
- Gerçekten sanata yakınlığı olan kişinin tavsiyeye pek ihtiyacı olmaz. Sanatı seven,bu konu ile yakından ilgilenen kişiler nerede ne varsa arar ve onu bulur. Yeni bir şeyi yapmak isteyen mutlaka amacına ulaşır.

4.071 kez okundu