Yıllardır çok küçümsenir çobanlık mesleği…Aslında önemli mesleklerden birisidir o. Fakat hep hor görülen bir meslek olduğu için maalesef günümüzde bu işi yapacak pek kimse bulunmuyor. Yılda en az 24 bin TL maaşla çoban arayan hayvan sahipleri bir türlü istedikleri kişileri bulamıyorlar. Çanakkale’de 22 yıldan buyana kendi hayvanlarına bakarak onlara çobanlık yapan Tahsin Denli de bu durumdan oldukça şikayetçi. “İnsanlara galiba bu meslek çok zor geliyor. Bizim insanlarımız genelde masa başı kolay iş arıyorlar. Herkes masa başı iş isterse bu işleri kim yapacak?” diyor. 22 yıllık çobanlık mesleği ile ailesini ve çocuklarını büyüttüğünü belirten Tahsin Denli, “Hayvanlarım çocuklarımdan da daha yakın bana. Onları bir gün görmesen duramıyorum. Adeta bu koyunlar benim burnumda tütüyor. Mesela Bursa’da Kalp ameliyatı olduğum sırada 1,5-2 ay orada kaldım. Bir güzel burnumda tüttü onların hasreti. Onları görmeden, kokularını duymadan duramıyorum. Hayvanlarım benim her şeyim. Bu benim içindeki bir sevgi. Bazıları bunu anlayamaz” şeklinde konuşuyor. Bu hafta sizlere Çanakkale’de 22 yıldır çobanlık yapan Tahsin Denli’yi tanıtmak istedik…..
ÖZEL RÖPORTAJ: AYHAN ÖNCÜ / ÇANAKKALE
E-Mail: info@canakkaletravel.com
* Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?
- İsmim Tahsin Denli. 1945 yılında Çanakkale’nin Eceabat ilçesinde doğdum. 1974 yılında Eceabat’tan Güzelyalı köyüne gelerek buraya yerleştim. 2 erkek bir kız çocuğum var.
* Kaç yıldan buyana çobanlık yapıyorsunuz?
- Hayvancılık ile uğraşım yaklaşık 22 yıl önce başladı. O yılarda Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü’nden (TİGEM) hayvan dağıtımı vardı. Oğlum da orada çalışıyordu. Bende oradan 13 tane kuzu aldım. Onları büyüttüm. Bunlar her seferinde 3-4 tane doğuruyorlar. Yavruladılar ve sayıları her geçen gün arttı. Sayıları biranda 70’e kadar çıktı. Sayı yükselince Güzelyalı içinde bu koyunlara bakmak sorun olmaya başladı. Komşulardan da şikayet gelmeye başlayınca mecburen bu sayıyı 20’ye kadar indirdim. Bu işe hobi olarak başladım. Zamanla da bu iş artık ticarete döndü. Bunların bakımı ve bütün işleri ile ben uğraşıyorum. Yani çobanlıklarını ben yapıyorum. 22 yıldan buyana da koyunlarımın çobanı benim.
“KOYUNLAR BANA ÇOCUKLARIMDAN DA DAHA YAKIN”
* Küçüklüğünüzde olmak istediğiniz bir meslek var mıydı? Ne olmak istiyordunuz?
- Küçüklüğümde hep askeri okulda okuyup astsubay veya subay olmak istiyordum. Hatta sınavlarına bile gittim. Fakat kazanamadım. Olmadı, şans değilmiş.
* Bu meslek aslında çok zor bir meslek. Herkesin yapabileceği bir iş değil. Bu işe nasıl başladınız?
- Daha öncede söylediğim gibi oğlum TİGEM’de çalışıyordu. O sırada çiftlik müdürünün tavsiyesi ile bu hayvanları satın aldım. İyi ki de bu hayvanları satın almıştım. Çocuklarımı bu hayvanlar sayesinde okuttum, büyüttüm ve evlendirdim.
* Bize bir gününüzü anlatır mısınız? Bir gününüz nasıl geçiyor? Sabah kaçta hayvanları otlatmaya çıkarıyorsunuz ve saat kaçta geri dönüyorsunuz?
- Biz ailece sabah 06.00’da kalkarız. Hanımla birlikte kahvaltımızı yaptıktan sonra koyunlarımızın sağımına başlarız. Koyunların sütlerini sağdıktan sonra yemlerini ve samanlarını veririz. Saat 07.30-08.00 civarında da hanım evde kalır, ben hayvanları otlatmaya çıkarırım. Ormanlık alanda koyunlarımı otlatırım. Öğle saatlerinde hava güneşli olduğu için hayvanları öğlen eve getiririm ve ağıllarına kapatırım. Güneş etkisini kaybettikten sonra akşam üzeri tekrar onları ormanlık alana otlatmaya götürürüm. Hava kararmaya başlayınca da tekrar ev ağıllarına hayvanlarımı geri getiririm.
* Yani çocuklarınıza bakar gibi bunlara bakıyorsunuz?
- Çocuklarımdan da daha yakın bu hayvanlarım bana. Onları bir gün görmesen duramıyorum. Adeta bu koyunlar benim burnumda tütüyor. Mesela Bursa’da Kalp ameliyatı olduğum sırada 1,5-2 ay orada kaldım. Bir güzel burnumda tüttü onların hasreti. Onları görmeden, kokularını duymadan duramıyorum. Hayvanlarım benim her şeyim. Bu benim içindeki bir sevgi. Bazıları bunu anlayamaz.
“KOYUNLARI OTLATIRKEN ORMANLIK ALANDA KİTAP VE GAZETE OKURUM”
* Tek başınıza dağlarda hayvanlarla bir aradasınız. Hiç korkmuyor musunuz?
- 22 yıldır bu işi yaptığım için bir korku yok içimde. Bu zamana kadar da hiç korkmadım. Zaman zaman dağlarda koyunlarını otlatırken başıma ilginç olaylar gelmedi değil. Geldi tabiî ki. Mesela hayvanları otlatırken biranda üzerimden bir karaca atladı. Çokta bağırıyordu. Bende hiç sesimi çıkarmadım. Bana baktı ve koşarak ormanlık alada hızla kayboldu. Bunun dışında yine bir gün sabah saatleriydi. Ormanlık alanda bir baktım yavruları ile birlikte büyük bir domuz sürüsü vardı. Bende uzaktaydım. Koyunlar ile birlikte domuzlar birbirine karıştı. Hayvanlar birbirinden korkmuyorlar. Ben hiç yerimden kıpırdamadım ve onları izledim. Sonra domuzlar bölgeden ayrıldılar. Koyunlar da yine benim bulunduğum bölgeye geldiler. Doğada ayrıca yılanlarda çok tehlikeli. Bunlara da dikkat etmek lazım. Yalnız buradan şunu da açıkça söyleyeyim. Tarım ilaçları yılanların canına okudu. Yıllar önce dağlarda yılan doluydu. Tarım ilaçlarının kullanılması ile birlikte artık yılanların sayısı çok azaldı. Yılan sayısı az olduğu için şimdi dağlarda fare dolu. Bu da tarlalara büyük zarar veriyor. Doğanın dengesi bozuldu.
* Saatlerce hayvanları otlarken o sırada boş zamanınızı nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Genelde hayvanlarımı otlatmaya giderken yanımda gazete ve kitap götürürüm. Ayrıca birde küçük radyom var. Zaman zaman radyo da dinlerim. Fakat ağırlıklı olarak ormanda boş zamanlarında gazete ve kitap okurum.
* Çobanlık yaparken en çok zorlandığınız yönler neler?
- Çobanlık yaparken en zorlandığım zaman koyunların doğum zamanı oluyor. Çünkü bir koyun bir seferde 3-5 tane yavruluyor. Birde küçük yavruluyorlar. Hepsinin de aynı zamanda doğum yaptığını düşündüğünüzde yavru sayısı 50-60 oluyor. Bir kısmı annesini ememiyor. Onları bizim doyurmamız gerekiyor. Her birini tek tek doyurmak gerçekten bizi çok zorluyor.
“KOYUNLARDAN BİRİNİ MİNAREDEN AŞAĞI AT. HEPSİ ARKASINDAN AŞAĞI ATLAR”
* Hayvanları otlatırken yağmur yağmaya başladığı zaman ne yapıyorsunuz?
- İşte en çok sıkıntı yaşadığımız konulardan birisi de bu. Geçen gün hayvanları otlatmaya gittiğimde aniden bir yağmur başladı. Yağmurda o kadar şiddetliydi ki, ne yapacağımı şaşırdım. Bardaktan boşalıncaya kadar yağıyordu. Koyunlar yağmur başlamasıyla birlikte bir ağacın altına girip orada beklemeye başladılar. Ben de yıldırım düşebilir diye güvenli olmadığı için ağaç altına girmedim. Açık alanda elimde şemsiye ile yağmurun dinmesini beklemeye başladım. 1 saat böyle oturdum. Fakat yağmur o kadar fazla yağıyordu ki, üzerimde ıslanmadık yer kalmadı. Sırılsıklam oldum. Bu sırada yağmurun artması ile birlikte oğlum yanıma geldi. “Baba, dere suyu yükseliyor. Biran önce hayvanları eve götürmemiz lazım. Biraz daha beklersek dereden hayvanları geçiremeyeceğiz” dedi. Hemen hayvanları topladık ve yola çıktık. Fakat o yağmur altında hayvanlar dereden geçmek istemediler. Biraz daha beklesek eve gidemeyip orada kalacaktık. Sonunda bir hayvanı kucağımıza alıp derenin içine attık. Bunu gören diğer koyunlarda onun ardından dereye atlayıp karşıya geçtiler. Hani koyun sürüsü gibi gitme lafı vardır ya. Aynen öyle oldu. Bir koyun dereye atlayıp karşıya geçmeye başlayınca diğerleri de onu takip etti. Böylece güçte olsa eve ulaştık. Bu olayın ardından sırılsıklam olduğum için 3 gün evde hasta yattım.
* Baktığınız hayvan sayısı çok fazla olduğu zaman onları otlatmak için meralara çıktığınızda bir araya toplamak zor olmuyor mu?
- Koyunların bir özelliği var. Biri bir yere gitti mi arkasından hepsi aynı yere gider. Mesela koyunlardan birini minareden aşağı at. Hepsi arkasından aşağı atlar. Örneğin merada bir koyumun kaybolsun, o koyun sürüdeki diğer koyunları bulamasın, mutlaka eve gelir. Hayvan ormanlık alanda eğer bir yere sıkışmamışsa yolu bulur ve eve mutlaka gelir. Dışarıda katiyen hayvan tek başına kalmaz. Eğer 2-3 tane kalırsa bekli birbirlerine bakarak aldanabilirler. Fakat tek başına ormanlık alanda bu hayvan kalırsa mutlaka evin yolunu bulur ve gelir. Bunların özelliği de bu…
“GÜNÜMÜZDE BİR ÇOBAN YILDA ENAZ 24 BİN TL MAAŞ ALIR”
* Çobanlık yıllarca hep hor görülen bir iş olarak görülmüştü. Günümüzde ise bu işi yapabilecek kişi bulunamıyor. Sizin gibi bu işi yapanların sayısı günden güne azalıyor. Çok yüksek ücret verilmesine rağmen bu işi yapacak kişi maalesef yok. Ücretler çok yüksek olmasına rağmen gençler sizce neden bu işi tercih etmiyor?
- Bende bunun nedenini pek bilemiyorum. İnsanlara galiba bu meslek çok zor geliyor. Bizim insanlarımız genelde masa başı kolay iş arıyorlar. Bundan da olabilir. Herkes masa başı iş isterse bu işleri kim yapacak? Çobanlık mesleği gerçekten zor bir meslek. Burada başka bir sosyal yaşamın olmuyor. Mutlaka sadece bu iş ile ilgilenmek gerekiyor. Adeta onlarla yatıp kalkıyorsun. Bu da o kişilere zor geliyor olabilir. Günümüzde binlerce işi olmayan insan var. Çoğu da aç geziyor. Aç olmalarına rağmen yine de bu işi yapmak istemiyorlar.
* Bir çoban ortalama kaç lira maaş alıyor?
- Tam olarak bilmiyorum ama her türlü masrafı işverene ait olmak üzere bir çoban yılda en az 24 bin TL alır. Bu fiyat çok daha fazla da olabilir. Genelde çobanlar senelik Kasım ayından Kasım ayına tutulur zaten. Onu da çor zor bulursun….Günümüzde çoban bulunamadığı için yabancı ülkelerden aileleri ile birlikte ithal çoban bile getirenler oluyor.
* Keşke bu işi yapmasaydım dediğiniz oluyor mu?
- Hiç olmadı. Ben işimi çok seviyorum.
* Kaç yıl daha bu işi yapmayı düşünüyorsunuz?
- Sağlığım sıhhatim el verdiği sürece bu mesleğime devam etmek istiyorum.