Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Su Ürünleri Fakültesi tarafından düzenlenen "Açık Deniz Akvakültür Çalıştayı’nda (Workshop on Open Ocean Aquaculture) yapılan açıklamada Türkiye’de yapılan su ürünleri yetiştiriciliğinin kıyıları kirletmediği ve turizme de bunun zararının olmadığı iddia edildi. Çalıştayda bir konuşma yapan Su Ürünleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şükran Cirik, dünyada olduğu gibi Türkiye'de de su ürünleri yetiştiriciliği (Akvakültür) faaliyetlerinin artmasıyla birlikte, bunların çevreye olan etkileri konusunda kamuoyu, resmi kurum ve kurumlar, bilimsel ve sektörel platformlarda çeşitli yorumlar yapıldığını belirterek, "Ülkemizde ağ kafeslerde yapılan balık yetiştiriciliği genellikle dalgalara kapalı sığ koylarda gerçekleştirilmiştir. Bu tercihin başlıca nedenleri ise, tesis kurulum ve işletme giderlerinin az olmasından kaynaklanmaktadır. Ege Denizi'ndeki ağ havuzlarda çipura ve levrek yetiştiriciliği için kapalı koylar tercih edilmektedir. Ancak su hareketlerinin ve akıntılarının zayıf olduğu, kıyıya yakın sığ bölgelerde kurulan ağ kafeslerde, balık tarafından boşaltılan dışkılar ve yenmeyen yemler deniz tabanında zamana bağlı olarak birikim yapmaktadır. Ege Denizi'nde iki sektör arasında özellikle yaz aylarında bazı sorunlar yaşanmaktadır. Esas itibariyle turizm ve akvakültür sektörlerinin aynı ortamı kullanması, iki sektörün de temiz bir çevre istemesindendir. Su ürünleri yetiştiriciliği sırasında çevre kirliliğinin olmadığını söyleyebiliriz. Bu sebeple de bunun turizme olumsuz bir etkisinin olduğuna inanmamaktayız" dedi. Prof Dr. Cirik, akvakültür sektörünün çevreyi kirlettiği ve tamir edilemez yaralar açtığı yönünde basında haberlerin çıktığını da hatırlatarak, "Oysa su ortamında meydana gelebilecek bir kirlenmeden dolayı ilk önce üreticinin kendisinin olumsuz etkileneceği ve zarara uğrayacağı göz önünde tutulursa, yaşanan bu tartışmalar daha anlaşılır hale gelecektir. Sorunun çözümü böylece daha kolay olacaktır. Nüfusu hızla artan dünyamızda gıda temininde önemli rolü olan akvakültür sektörünün sürdürebilirliği, ancak objektif ve bilimsel bir yaklaşımla mümkündür" diye konuştu.