Avustralyalı tarih araştırmacısı ve yazarı Jennifer Lawless, "Savaş sonrası Avustralyalı Esirler" konulu çalışmasında ilginç sonuçlara ulaştığını ve savaş sonrası yazılanların propaganda amaçlı olarak abartılı olduğunu söyledi. Araştırmaları sebebiyle Çanakkale'de bulunan ve ÇOMÜ Atatürk ve Çanakkale Savaşları Araştırma Merkezi etkinlikleri kapsamında Süleyman Demirel Konferanas salonunda "Kayıp Anzaklar: Avustralyalı Savaş Esirlerine Genel Bir Bakış" konferansı veren Jennifer Lawless, bu konu ile ilgili geniş bir bilgi edinecek araştırmanının bulunmadığını ifade ederek, "İngiltere'de ve Türkiye'de, Gelibolu'da esir edilen Anzak savaş esirleri hakkında doktora tezim için 5 yıldır çeşitli arşivler, kütüphaneler, şahsi mektuplar, günlükler, fotoğraflar ve anılar kullanarak araştırmalar yapıyorum. Araştırmalarım sadece Gelibolu'da yakalanan savaş esirlerinden ibaret. Yaptığım araştırmalar sonunda da 66 esir buldum. Bu rakama ulaşmak için de son 5 yılda birçok kaynağı karşılaştırmak zorunda kaldım. Bunlar Nisan 1915'de yani savaşın ilk gününde yakalandı. Bunların 46'sı 8 Ağustos'ta Kocaçimentepe'de esir edildi. Bunlarından yüzde 76'sı da daha yakalanmadan önce yaralıydı. Bu yaralananlardan 10'u daha sahra hastanelerine getirilir getirilmez ölmüşlerdir" diye konuştu.Savaş sonrası elde ettiği bilgilerde, bazı esir Anzak askerlerinin ayaklarında botların olmadığını anlatan Jennifer Lawless, "Botlar, Türk askerleri için çok önemli olduğu için Türkler onları almışlardı. Anzak esirleri, Türk yaralılarla birlikte Kızılay gemileri ile gönderilmişler ve Eceabat, Kilye, Akbaş iskelelerinden bu gemiler kalkmıştır. İstanbul'a gönderilen bu esirlerin bazıları aylarca İstanbul'da Çapa Gümüşsuyşu hastanelerinde yatmak zorunda kalmışlardır. Yaraları olmayan esirler de esir kamplarına gönderilmişledir. 3.5 yıldan fazla 20'nin üzerinde esir kampı kurulmuştur. Türkiye'de ilk kurulan ve en büyük kamplardan birisi de Afyonkarahisar'da olandır. Burada askerler eski bir okulda veya lisede barındırılmışlardır. Subaylar ise şehirdeki evlerde konaklamışlardır. Kamplar genelde insanların hayallerindeki esir kampları gibi dikenli tellerle çevrilmemiştir. Diğer kamplar ise Kastamonu, Gediz, Ankara, Pozantı, Çankırı, Yozgat, Bor, Adapazarı ve Yeşilköy'deydi. Anzak esirleri büyük ölçüde hareketlerinde özgürdü. Kütüphaneler ve müzik grupları kurdular. Resim yaptılar. Tartışma grupları kurdular. Tiyatro oyunları ve konserler düzenlediler ve yerel halkla ava çıktılar. Normal askerler; okul, kışla ve kulübelerde barındırıldı. Bunlar yol yapımında Bağdat ve Berlin demiryolu yapımı ile fabrikalarda çalıştırıldı. Afyonkarahisar'da esirlerin dövülerek cezalandırıldığına sadece 2 tane örnek var. Bu kampın kumandanı, bu olay yüzünden görevden alınmıştır" ifadelerini kullandı. Konuşmasında Anzak esirleri ile ilgili savaş sonrası yazılanların abartılı olduğunu da belirten Jennifer Lawless, "Genelde tarihten çok propaganda amaçlı. Kutarmare'de yakalanan esirlerin deneyimini, Türkiye'de yakalanan savaş esirlerinin hepsinin yaşadığı zannedildi. Kutarmare'de esir edilen askerlerin birçoğu açtı ve daha esir edilmeden önce bile sağlıkları kötüydü. Bunların birçoğu zaten esir olmadan öldü. Araştırmalar sırasında kaynak problemi yaşardık. Sürekli kaynakları karşılaştırma gereği ve Türk kaynaklarına ulaşamama sorunu yaşadık. Kaynak sorununa ilişkin 4 resmi şahidin Laskem ile ilgili beyanlarıdır. Bu şahitler, Laskem'in gözleri önünde öldürüldüğünü söylüyor. Oysa Laskem, kendisi, hafif bir yarası olduğunu beyan etmiş. İlgili yerleri ziyaretle olayların daha iyi anlaşılmasını sağladım. Bir abartılı ifade de Afyonkarahisar'da bulunan Anzak esirlerinin, tren istasyonundan okula yapılan bir yürüyüşün 2 saat sürdüğü ifadesinin gerçek olmadığını açıkça gördüm. Bizzat orta yaşlı olan bir tarihçi olarak ben bu yeri 20 dakikada yürüyebildim. Bu da gerçeği yansıtmayan bir ifade olarak karşımıza çıktı. Resmi ifadelerde ve esir mektuplarında yazılanlar daha iyi anlaşıldı. Mesela Afyon'daki kampların yakını ve doğası ile hastanelerden Kilye ve Akbaş'daki iskelelere patika yollardan yürümek gibi hususlar açıkça belirtilmiştir" dedi. Daha sonra konuşan ÇOMÜ Atatürk ve Çanakkale Savaşları Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Mete Tunçoku ise, "Bakalım Türk esirleri ile ilgili bir araştırma ne zaman yapılacak?" diyerek Lawless'e sitemde bulundu.