(ÖZEL HABER) - Çanakkale’de 126 yıldan fazla geçmişe sahip olan ve yıllardır virane halde bulunan Hastane Bayırındaki Eski Merkez Hastanesi’nin (Eski Askeri Hastane) restore edilerek herkesini kullanabileceği bir yer haline getirilmesi isteniyor.
Cevat Paşa Mahallesi Havan Tabya 1. sokaktaki Askeri Hastane binası 1890’lı yıllardan günümüze yarı harabe halde gelmesine rağmen halen tarihe tanıklık ediyor. O yıllarda “Liman Bayırı Mevkii” olarak bilenen bu yer orada yer alan hastanenin varlığı sebebiyle zamanla “Hastane Bayırı Mevkii” adını alıyor.
Çanakkale’de Hastane bayırındaki 488 ada/ 54 pafta, 10 ve 11. parselde bulunmakta olan bina tapu Sicil Müdürlüğü’nde (29.05.1970) “Arsa ve Askeri Koğuş” olarak görülüyor. Maliye Hazinesi’ne verilen bu yerde aynı adanın 11. parseli ise Milli Savunma Bakanlığı’na tahsisli “Arsa” olarak yer alıyor.
ESKİ MERKEZ HASTANESİNİN TAMAMEN YOK OLMAMASI İÇİN TEZ BİLE YAZILDI
Çanakkale savaşı sonrası isabet alarak zarar gören bu tarihi yapının kurtarılmasına yönelik çalışmalar yapan kişilerden birisi de İstanbul Teknik Üniversitesi’nden Y. Mimar Restoratör Senem Yiğit Kahraman oldu. 2010 yılında Yüksek Lisans Tezi olarak Çanakkale’deki Eski Merkez Hastanesi’ni (Kale-i Sultaniye Hastane-i Askeriye) seçen ve yerin Röleve, Restitüsyon ve Restorasyon Projesi’ni yapan Senem Yiğit Kahraman bu konudaki çalışmalarını “Çanakkale Araştırmaları Türk Yıllığı”nın 10 ve 11 sayılarında “Çanakkale Eski Merkez Hastanesi (Kale-i Sultaniye Hastane-i Askeriye) konulu yazısında dile getirdi.
“HASTANENİN GEÇMİŞİ 1890’LI YILLARA DAYANIYOR”
İstanbul Teknik Üniversitesi’nden Y. Mimar Restoratör Senem Yiğit Kahraman eski hastane binası ile ilgili geniş kapsamlı tarihi bilgiler verirken şu ifadeleri kullandı: "Çanakkale’de asker hastanelerinin kuruluşu ile ilgili ilk bilgiler 1287/ 1871 tarihli Cezayir-i Bahr-i Sefid vilayeti salnamesinde kayıtlıdır. Cevat Paşa Mahallesi Havan Tabya 1. sokaktaki Askeri Hastane binası 1890’lı yıllardan günümüze yarı harabe halde gelmesine rağmen halen tarihe tanıklık ediyor. O yıllarda “Liman Bayırı Mevkii” olarak bilenen bu yer orada yer alan hastanenin varlığı sebebiyle zamanla “Hastane Bayırı Mevkii” adını alıyor. 1911 Trablus savaşı sırasında bir az daha kuvvetlendirilmiş, 1912–1913 Balkan Savaşında bir değişiklik olmamış,1914 I. Dünya Savaşı ve özellikle Çanakkale Savaşı sırasında Merkez Hastanesi adı altında seyyar ordu savaş birimleriyle birlikte “Ağır Yaralılar Hastanesi” olarak 1916’ya kadar hizmet etmiştir. Hastane 1915 yılında, işaretlerinin tamam olmasına, İngiliz haritalarında tamam olmasına rağmen aynı gün iki defa bombalanmıştır. Bomba etkisiyle oluşmuş çukur ve tahribatlar yapılan incelemede açıkça görülmektedir. 1338‘de ise İngilizlerin yerleşmiş olduğu Çanakkale Hastanesi’nde yangın çıkmış, yemekhane, ameliyathane ve telsiz telefonhanesinin zarar gördüğü, B. Osmanlı Arşivi’ndeki Kala-i Sultaniye Mutasarraflığı’ndan yapılan beyandan anlaşılmaktadır. Bina duvarlarında yangın izleri ve yanık ahşap kalıntıları bulunmaktadır. 1918 Mondros Ateşkes Antlaşması ile bölgeyi işgal eden İtilaf devletleri tarafından askerlikten tecrit edilen Çanakkale’de hastane kapatılmıştır. Lozan Antlaşması gereğince Askeri Bölge sayılmayan Çanakkale’de kolluk kuvvetleri olan Jandarma birliklerinin ihtiyacı için ‘Çanakkale Jandarma Hastanesi’ adı ile 100 yataklı bir sağlık tesisi açılmıştır. 1936 Montrö Anlaşması ile hastane kara ordusu kuruluşuna dahil edilmiştir” dedi.
“RESTORASYON İLE BU YER AÇIK HAVA MÜZESİNE DÖNÜŞEBİLİR”
Büyük kısmı yıkık halde bulunan tarihi binanın kurtarılarak bir açık hava müzesi haline dönüştürülmesi için 2010 yılında yüksek lisans tezi hazırladıklarını da belirten Senem Yiğit Kahraman, “İstanbul Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü’ne bağlı olarak 2010 yılı yüksek lisans tezi kapsamındaki, “Çanakkale Eski Merkez Hastanesi Kale-i Sultaniye Hastahane-i Askeriyye Rölöve- Restitüsyon ve Restorasyon Projesi”nde 1915’de bombalanarak bir kalıntı haline gelmiş olan hastanenin, batı ve kuzey kanadının, insanlık için önem arz eden bir tarihi belge olması sebebiyle, ‘Açık Hava Müzesi’ olarak; güney ve doğu kanadının ise rekonstrüksiyonu ile tarihe ve insanlığa hizmet etmesi düşünülmüştür. Çanakkale Eski Merkez Hastane binasının restorasyon projesinde, öncelikle mevcut durumun korunması ve sağlamlaştırılması önerilmiştir. İlk adımda, bina duvarlarına ve döşemelerine eklemlenen bütün birimler yıkılmalıdır. Sonradan eklenen bölümlerin kaldırılması, üzerinde büyüyen bitkilerin temizlenmesi ve gerekli yerlerde duvarların yıkılmasını önleyici tedbirler alınması uygun olacaktır. Bina sonradan yapılan çimento katkılı sıva ve beton döşemelerden arındırılmalıdır. Bitkiler ve araçlar, kimyasal malzeme ile kökünden temizlenmelidir. Öncelikle, kuzeybatı köşesindeki muhdes hela binası yıkılarak, muhdes artıklardan temizlenen batıve kuzey kanadının, dış hava koşullarına açık olması engellenmesi amacıyla, paslanmaz çelik boru ayaklarla oluşturulan konstrüksiyon kırılmaz cam malzeme ile çepeçevre kuşatılmalıdır. Üzeri hafif, şeffaf bir malzeme ile örtülmelidir. Hastane binasının doğu ve güney kanadı beden duvarlarında, eksik parçaların ‘bütünleme’ tekniği ile yeniden yapımı önerilmektedir. Özgün harç yapısına uygun yapıda üretilen harç, gerekli yerlerde kullanılarak mikro enjeksiyon yöntemi ile duvarlar sağlamlaştırılmalıdır. Bodrum katın bazı mahallerinde kısmi olarak görülebilen zemin döşemesindeki yüzeyin çok fazla kayıp ve aşınmalar olan özgün taş malzemeye uygun malzeme ile döşeme kaplaması yapılmalıdır. Duvarlar ve tonoz örtülü tavanlar, özgün sıva numunesine uygun yapıdaki harçla sıvanarak, özgün renginde boyanmalıdır. Güney bloktaki, toprak dolmuş olan zemin temizlendikten sonra, altından çıkan duruma bakılıp özgün malzeme ile döşenmelidir. Zemin kat, ahşap döşemesinin özgün detaya uygun şekilde uygulanabilmesi için, taşıyıcı duvarların sağlamlaştırmaları gereklidir” dedi.
“MÜZEDE BALMUMU HEYKELLER SERGİLENEBİLİR”
Restorasyon çalışmalarının önemine değinen Senem Yiğit Kahraman, çalışmaların titizlikle yapılmasının gerektiğini de ifade ederek; “Öncelikle binadaki yastık kirişlerinin döşenmesinden sonra, döşeme kirişleri üzerine uygulanmalıdır. Güney bloktaki ana giriş bölümünde bir kısmı toprak altında kalmış, kalanlarında da fazla miktarda kayıplar olan zemin döşemesi karosimanları için detaylı kazı yapılıp, mahallerin içindeki dolgu toprak temizlendikten sonra, döşemenin durumu 1/50 ölçekli çizimler ve fotoğraflarla belgelenmeli, yeniden oluşturulması için öneri çizim hazırlanmalıdır. Özgün karosimanların eksik, kırılmış parçaları, özgün malzemesine yapı ve ebatlarına uygun şekilde üretilip ‘bütünleme’ yapılabilir. Ancak, yeni üretilmiş olan malzeme özgün malzemeden, ilk bakışta ayırt edilebilecek şekilde olmalı, özgün teknikle döşenmelidir. Pencereler özgün malzeme ve teknikle bütünlenmelidir. Cephe pencereleri üzerindeki profilli alınlık özgün malzemeye uygun bir malzeme ile yeniden yapılmalıdır. Tamamen yıkılmış olan duvarların, özgün malzeme ve teknikle yeniden inşa edilmesi için yöresel malzeme kaynakları araştırılmalı, nitelikli ustalar bulunmalıdır. Çatının, sağlamlaştırılan duvar üzerinde yeniden yapımı için önce yastık ve döşeme kirişlerinin yerleştirilmesi gereklidir. Ahşap konstrüksiyon olarak rekonstrüksiyon yapılmalıdır. Güney cephesindeki, üzeri kabartmalı olan yarım daire kemerli, kesme taştan oluşturulmuş ana giriş kapısındaki kayıplar ve aşınmalar aslına uygun plastik malzeme ile bütünleme yapılabilir. Avlu cephesindeki, anıtsal kapı alınlıkları ve sövelerindeki kayıplarda da aynı yöntemle bütünleme yapılmalıdır. Rekonstrüksiyonu yapılmış olan doğu ve güney kanadı, “Kale-i Sultaniye -i Askeriye” adı altında özgün kullanımının balmumu heykellerle sergilendiği bir “Müzeye” dönüştürülmesi projelendirilmiştir. Projede belirtildiği şekilde, müzenin ana girişi, hastanenin özgün giriş kapısından yapılmalı, güvenlik ve bilet kontrolünden sonra misafirler, kapılarında mahallerin özgün kullanımına dair bilgi yazılı olan odaların içini ziyaret edebilmelidirler. Odaların içinde, savaş yıllarından kalma resimler sergilenebileceği gibi, o dönemde kullanılan cerrahî aletler, cihazları sergilenebilir. Özellikle güney kanadın, batı blokla birleştiği koridor mahallinde görsel ve işitsel video perdeye düşürülerek sürekli yayın yapılması sağlanmalıdır” şeklinde konuştu.
ÇANAKKALELİLER BU YERİN KURTARILMASINDAN YANA
Öte yandan büyük kısmı yıkılan binanın günümüze kadar gelen kısımlarının restore edilerek korunmasını isteyen Çanakkaleliler ise yetkililerin en kısa sürede çalışmalara başlamasını istediler. Her geçen gün tarihi binanın yıkık bölümlerinin doğal sebeplerle yok olmaya devam ettiğini belirten vatandaşlar en kısa sürede gerekli çalışmanın yapılmaması halinde ileriki yıllarda binadan eser kalmayacağını söylediler.
(ÖZEL HABER: Ayhan ÖNCÜ/ÇANAKKALE)
(Haber Kaynak ve Link Gösterilmeden İzinsiz Alınıp Yayınlanamaz)