Trakya Üniversiteler Birliği’nin (TÜB) birincisini organize ettiği “Lisansüstü Öğrenci Kongresi”nin açılış töreni Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Troia Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi.
Açılış konuşmasını TÜB Lisansüstü Öğrenci Kongresi Düzenleme Kurulu Sorumlusu Prof. Dr. Levent Genç yaptı. Prof. Dr. Levent Genç konuşmasında şunları söyledi: “101 yıl önce barış için savaşan bu ülkenin evlatlarının torunları insanlık için çalışan, bilim üreten gruplar haline gelmiştir. Bu bizim onur ve gurur kaynağımız olmuştur. Bugün bu onur ve gururu sizlerle paylaşıyoruz”.
Trakya Üniversiteler Birliği Sekreteri Prof. Dr. Fatih Konukçu ise TÜB ve TÜB’ün faaliyetleri hakkında bilgi vererek lisansüstü çalışmaların önemine değindi.
“TRAKYA ÜNİVERSİTELER BİRLİĞİNİ CİDDİ ANLAMDA ÖNEMSİYORUZ”
Rektör Prof. Dr. Yücel Acer ise konuşmasında TÜB’ün getirdiği işbirliği çalışmalarının önemine değinerek şunları söyledi: “Üniversitemiz hem kendi içinde yer alan fakülteler, yüksekokullar, bölümler ile hem de Türkiye’deki ve uluslararası alandaki üniversitelerle işbirliği yapmak zorunda. Zira bilim gerçekten çok farklı yaklaşımları, bakış açılarını gerektirir. Bir üniversitenin kendi içine kapanması kendini büyük oranda geri bırakması anlamına gelir. Bu anlamda Trakya Üniversiteler Birliği’ni ciddi anlamda önemsiyoruz. Akademik işbirliğimiz gittikçe çeşitleniyor”.
Lisansüstü programların yükseköğretimin önemli bir unsuru olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Yücel Acer “Hem master hem de doktora eğitiminin yükseköğretimde ciddi bir anlamı var. Ama ikisini birbirinden ayırmak lazım. Yüksek lisans her şeyden önce bir üniversite mezununa bir bilimsel araştırma nasıl yapılırı öğreten bir süreç. Şüphesiz ki biz yüksek lisanstan ciddi bilimsel çalışmalar beklemeyiz. Yüksek lisans yapan öğrenciler değerli, bilimsel değeri yüksek bilgiler, düşünceler ortaya koyarlar” şeklinde konuştu.
Üniversite hocalarının aynı zamanda bir öğretmen olduğunu da ifade eden Rektör Acer “Eğer bir üniversite hocası aynı zamanda bir öğretmense o zaman bildiklerinin yanı sıra nasıl öğrettiği de çok önemlidir. Bildiklerini iyi, etkili aktarabilen hocalarımız, öğrencilerimize daha faydalıdır. Yüksek lisansta öğrenciler bilimsel araştırmanın nasıl yapıldığını öğrenirken, bildiklerini nasıl etkili sunabileceklerini öğrenmelerini de bekleriz. Doktora eğitiminde ise öğrencilerimizden özgün bir bilimsel çalışma bekleriz. Ortaya çıkan çalışma o alanda yeni bir bilgi, yeni bir düşünce üretsin onu bekleriz. Ve şüphesiz ki doktora eğitiminde de öğrencilerin bildiklerini nasıl daha etkili sunabileceklerini öğrenmelerini bekleriz. Bu bağlamda bu sempozyumun gerçekten büyük bir önemi var” dedi.
“LİSANSÜSTÜ EĞİTİM ÖNEMLİ”
Vali Hamza Erkal ise konuşmasında lisansüstü eğitim yapmanın önemine değinerek öğrencilerin lisansüstü eğitim alırken kendi teorilerini oluşturabilmesi, literatüre yeni katkılar yapılabilmesi gerektiğini kaydetti. Vali Erkal sözlerine şöyle devam etti: “Lisansüstü eğitim yapmak bizim ülkemizde üniversitedeki normal lisanslar gibi algılandığı için lisansüstündeki arkadaşlar benim gibi zorlu süreçlerden geçmişlerdir. İlk yüksek lisans tezimi vermeye çalıştığımda danışmanıma hiç danışmadım. Çünkü aynı zamanda kaymakamdım. Pratikten gelen bir insan olduğum için birazcık pratiği, teoriyle birleştirerek güzel bir şey ortaya koymayı arzu ettim. Yerel yönetimlerde halkın karar süreçlerine katılımı Türkiye için çok yeni bir konuydu. Kimse yerel yönetimlerde, belediyeyi, kaymakamlığı veya köyü yönetirken halka sormayı aklının ucundan dahi geçirmez. Bu yeni bir konuydu ve bu konuyu işliyoruz ve bu konuyu işlerken de kendimize özgü yaşadığımız bazı şeyleri de ortaya koymaya gayret ettik. Doktora sürecinde daha özgür oluyorsunuz size ait cümleleri koyabiliyorsunuz. Ben üniversiteyi çok farklı görüyorum. Dünya ötesinde kainata ait bilginin verildiği bir yer olarak görüyorum. Yüksek lisans ve sonrasındaki doktoranın biraz daha üst seviyede bir şeyler olması gerektiğini düşünüyorum. Biz bunu belki kaybettiğimiz için çağdaş medeniyetler dediğimiz Avrupa’nın ve diğer ülkelerin peşinde “onlar ne yazmış, ne icat etmiş, ne bulmuş” deyip koşuyoruz. Çünkü bize ait olanı kaybetmişiz, onları bulduğumuz zaman zaten emin olun onlar bizim peşimizden koşarlar. Tarihimize baktığınızda bunun örneklerini görürsünüz. Avrupa karanlık çağını yaşarken bizim atalarımız gökyüzü ile uğraşıyorlardı. Kütüphaneler kurup bir sürü bilimsel konuyla ilgileniyorlardı. Onların sahip olduğu bilgi, medeniyet aslında bizim sahip olduğumuz, özellikle İslam Medeniyeti üzerine kurgulanmış, bir medeniyettir. Endülüs üzerinden İstanbul üzerinden giden bütün eserler sayesinde onlar Rönesans’ı yapmışlardır. Fakat, onlar böyle demezler, 12. yüzyıl öncesine atlayarak Grek ve Roma İmparatorluğu’nun bilgisi üzerine bu Rönesans’ı gerçekleştirdiklerini söylerler. Ancak, bilim ahlakı gelişmiş bilim adamları var ve onlar bu gerçekleri yazıyorlar.”
Kongrenin açılış törenine Çanakkale Valisi Hamza Erkal, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Rektörü Prof. Dr. Yücel Acer, TÜB Genel Sekreteri Prof. Dr. Fatih Konukçu ile ÇOMÜ’lü idareciler ve lisansüstü öğrencileri katıldılar.
Kongre 30 Nisan Cumartesi günü sona erecek.