YUKARI ÇIK

Çanakkale Travel
Çanakkale Travel

ÇOMܒde Alevilik - Bektaşilik Konuşuldu

16 Mayıs 2013 tarihinde eklendi

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) İlahiyat Fakültesi ve Ortak Akıl Topluluğu’nun ortaklaşa düzenlediği uluslararası katılımlı "Din-Kimlik Tartışmaları Ekseninde Alevilik-Bektaşilik Sempozyumu" gerçekleşti. Troia Kültür Merkezi’nde düzenlenen sempozyuma Arnavutluk Bektaşi Tekkesi Dedesi Hacı Dedebaba Edmond Brahimaj, Arnavutluk Epoka Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Remzi Altın ve çeşitli üniversitelerden gelen akademisyenler ile ÇOMÜ akademisyenleri ve öğrencileri katıldı. Açılış konuşmasını yapan ÇOMÜ İlahiyat Fakültesi İslam Mezhepleri Tarihi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Ahmet Yönem, ülkemizde yaşanan din - kimlik tartışmaları ve yaşanan siyasi, sosyal, ekonomik gelişmelerin etkisiyle en fazla tartışılan konulardan birinin Alevilik olduğunu söyledi ve herkesin kendi kimliğini doğru tanımlamasına, insanın vazgeçilmezlerinden biri olan doğru bilgiye ulaşma konusuna ciddi ihtiyaç olduğunu belirtti.
 ‘’Dinde Asıl Olan Ayrışma Değil Bütünleşmedir’’
Dinde asıl olanın ayrılık, hizipleşme ve gruplaşmanın değil, toplumsal birlik ve bütünleşmenin olduğunu ifade eden İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Abdurrahman Kurt ise bütün din, ideoloji ve düşünce hareketlerinin kurumsallaşıp büyümeye başladıktan sonra sosyolojik bir gerçeklik olarak mezhep, tarikat ya da hizipler olarak çeşitli kollara ayrıldığını, Alevilik-Bektaşilik geleneğinin de Ali taraftarı anlamına gelen Şia ile ilişkilendirildiğini söyledi. Farklı dini grupların çatışma durumlarında siyasi faktörün her zaman etkili olduğu gerçeğinin altını çizen değinen Kurt sözlerine şöyle devam etti; ‘’Sünnilik ile Alevilik-Bektaşilik geleneği çoğu defa dinden beslenen hareketler olmakla birlikte tarih boyunca siyasi hedefler için uygun bir araç olarak görülmüşlerdir. 1980 öncesinde Türkiye’de bazı şehirlerimizde yaşanan Alevi Sünni gerilimi de bu bağlamda değerlendirilmektedir. Ancak memnuniyetle belirtmeliyiz ki ülkemizde farklı dini geleneklerden gelen insanlar, kardeş olduklarını küreselleşen dünyada şimdi yeniden keşfediyor ve artık farklı mezheplere yönelik önyargı ve olumsuz söylemler yerini birleştirici bir eğilime bırakıyor.’’ ÇOMÜ olarak olumlu sürece katkı sağlamak amacıyla bu sempozyumu düzenlediklerini belirten Kurt, böylesine önemli bir konuyu akademik ortamda müzakere etmek için gerekli imkânları sağlayan başta Rektör Laçiner olmak üzere emeği geçen tüm katılımcılara teşekkür etti.
Hacı Dedebaba; ‘’Evrenin ışığı Hz. Muhammed, ayı ise Hz. Ali’dir’’
Arnavutluk Bektaşi Tekkesi Dedesi Hacı Dedebaba Edmond Brahimaj da üniversitelerin her zaman insanlığı aydınlatan ve onlara ışık tutan kurumlar olduğunu belirterek başladığı konuşmasında, Bektaşiler’in ve Aleviler’in her zaman barışın ve sevginin yanında yer aldığını, Bektaşiler’in İslam’dan ayrı olmadığını, Kur’an-ı Kerim’e ve Hz. Muhammed’e inanan, bütün kurallara saygı duyan insanlar olduğunu ifade etti. ‘’Evrenin ışığı Hz. Muhammed, ayı ise Hz. Ali’dir’’ sözleriyle salondan alkış alan Hacı Dedebaba, asıl olanın Allah’ı sevmek olduğunu, bu sevginin de insanlara olan sevgiyi, birlik ve beraberliği  arttırdığını da söyledi. Arnavutluk Epoka Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Remzi Altın da, yurt dışında bulunan Türk üniversitelerinin birleştirici fonksiyonlarına değinerek ayrılıkları aslında insanların ürettiği gayri insani şeyler olarak tanımlayarak sempozyumun önemine vurgu yaptı. Altın, ayrıca insani unsurları öne çıkaran, birleştirici bir fonksiyonu olan böyle bir sempozyuma kendi üniversitelerinde de ev sahipliği yapmak arzusunda olduğunu dile getirdi. Rektör Laçiner; ‘’Hepimiz bir yönüyle Aleviyiz, bir yönüyle Bektaşiyiz’’  ‘’Her şey her yerde konuşulmaz  belki toplumun yadırgayacağı konular olabilir ama üniversitelerde her şey konuşulabilir’’ sözleriyle konuşmasına başlayan Rektör Prof. Dr. Sedat Laçiner, ‘’İlim yuvalarında, üniversitelerde her şey konuşulamıyorsa, tabular var ise o medeniyet çökmeye başlar. İslam dünyasının gerilemesinde pek çok sebepler sayılabilir. Bunların başında bilim insanlarının susmaya başlaması, konuşmaktan korkmaya başlaması geliyordur.’’ dedi. Alevilik gibi, Kürt sorunu gibi ülkemizde konuşulması gereken pek çok konu olduğunu ifade eden Prof. Dr. Laçiner, birleştirebilecek konuların konuşulmadığı takdirde ayrıştırıcı olacağını ve Türk üniversitelerinde bu konuların uzun yıllar boyunca yeterince konuşulamadığını da belirtti. Rektör Laçiner sözlerine şöyle devam etti; ‘’Bir toplum her kesimde bazı sınırlamalar getirebilir belki ama üniversitelerde düşünceyi sonuna kadar serbest bırakmak zorundadır, en uç fikirler dahi rahatlıkla burada söylenebilmelidir. Alevilik, Anadolu kültürünün özüdür, mayasıdır. Birlik ve beraberliğimizin en büyük sigortalarından bir tanesidir. Dışarıdan içimize girmiş yabancı bir unsur değildir, bizi biz yapan çok önemli parçalardan bir tanesidir. Böyle baktığınız zaman hepimiz bir yönümüzle Aleviyizdir, bir yönümüzle Bektaşiyizdir. Yüzyıllar içinde özelliklerimiz iç içe geçmiştir. Bundan sonra Üniversitemiz Alevilik-Bektaşilik konusunda üzerine düşeni sonuna kadar yerine getirecektir. Belki geç kalmıştır, Türk üniversiteleri ama uygun zemin zamanla oluşmaktadır. Kürt sorununda da, Alevilik meselesinde de toplumumuzun can acıtıcı diğer konularında da üniversiteler devreye girecektir. Üniversitenin Rektörü olarak bizim görevimiz alt yapıyı oluşturmaktır, dileyenin dilediği konuda çalışabilmesini madden ve manen sağlayabilmektir. Bilimsel tartışmalar ve araştırmalar için özgür bir ortam sağlayabilmektir. Biz de bu sorumluluğumuzu sonuna kadar yerine getireceğiz. Eğer Alevilik gibi en hayati konularımızdan birini de çalışamazsak kim bize üniversite der?’’ Prof. Dr. Sedat Laçiner sözlerinin sonunda, ‘’Bu konuda hepimizin mutabık olduğu yönler gibi mutabık olmadığı yönler de vardır. Bunların da açık yüreklilikle konuşulabilmesi gerektiği kanaatindeyim. Ümit ediyorum bu sempozyumda bunlar da yapıcı bir şekilde, bizleri birleştirecek bir şekilde ele alınacaktır. Sempozyumun ülkemiz ve tüm İslam alemi için hayırlı ve faydalı olmasını temenni ediyorum’’ dedi.
 ‘’Bilimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır.’’
İslam Mezhepleri Tarihi uzmanlarından Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Onat; Alevilik-Bektaşilik konusunun Türkiye’nin can acıtıcı konularından biri olmasının temelinde bilgi ekseninde konuşulmayıp duygularımızla hareket etmemiz olduğunu belirtti. Sorunların sadece doğru bilgiyle çözüldüğünü söyleyerek Hacı Bektaşi Veli’nin ‘’Bilimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır’’ ve ‘’İman akıl üzeredir’’ düsturları üzerinde düşünmek gerektiğini vurguladı. Sorunları çözmek için tarihe bakmak gerektiğine değinen Onat, Alevilik-Bektaşilik için de bunu yapmak gerektiğini, kökü derinlerde olan sorunları çözebilmek için sorunların oluşum evrelerini bilmek gerektiğinin önemine dikkat çekti. Günümüzde evrensel boyut taşıyan sorunlardan birinin terör ve şiddet, diğerinin de kimlik problemi olduğunu belirterek Alevilik-Sünnilik, Türklük-Kürtlük şeklinde ortaya çıkan kimlik temelli sorunların çözümünün yüksek anlam bilinci olduğunu ifade etti ve ‘’İslam ortak paydasıyla insanlara bu kazandırılabilirse kimlikler sorun olmaktan çıkar, farklılıklar zenginlik haline gelebilir. Bizim kültürümüz buna müsait’’ dedi.

1.778 kez okundu