YUKARI ÇIK

Çanakkale Travel
Çanakkale Travel
17 Haziran 2017 tarihinde eklendi

1915 Yılı Ramazan Ayında Çanakkale Cephesi

1915 yılında Ramazan ayı yaklaştığında Şeyhülislam Ürgüplü Mustafa Hayri Efendi, savaşan askerlerin Ramazan ayında oruçla mükellef olmadıklarına dair bir fetva vermiş ve askerlerin vatanı savunmakla en büyük dini vecibeyi yerine getirdiklerine vurgu yapılmıştı. Bu fetva tüm ordu birliklerine Osmanlı Harbiye Nezareti tarafından tebliğ edilmişti. 1915 yılı Ramazan ayının birinci günü Çanakkale Cephesi’nde Arıburnu’nda bulunan 19.Tümen Kurmay Başkanı Binbaşı İzzettin Bey; 1915 yılı 13 Temmuz tarihinde günlüğüne şunları yazar: Karargâhta meşgul olduk. Bu gün Ramazanın birinci günü, Cenab-ı Hak emsali kesiresiyle müşerref eylesin ve Ramazan hürmetine ordumuza nusret ve millet ve vatana saadet bahşetsin”

Ramazan’ın başladığı gün 19.Tümen’e gönderilen bir raporda ise verilen bilgi şöyledir:

1-Düşmanın vaziyetinde bir değişiklik yoktur.

2-Bu gece düşman tarafından birkaç defa bize karşı piyade mitralyöz ateşi açılmış ise de karşı ateş açılması üzerine bu ateşi bir müddet sonra kesmiştir ve Ahmet Onbaşı Siperi’ne tesirsiz 10 kadar bomba atmış ise de bomba ile karşılık verilmiş ve düşman atışı devam etmemiştir.

3-Yeni siperin hafriyatına devam etmiş ve topçu ateşiyle bozulan mahaller tamir edilmiş diğer sipere giden dehliz muayene olunarak uzaktan seda verdiğe anlaşılmış ve dehlizin hafriyatına devam edilmektedir.

4-Gece topçu ateşinden bir nefer şehit piyade verilmiştir. Bir nefer yaralıdır. Başka bir vukuat yoktur.

Ayrıca Ramazan’ın ilk gününde 22 ve 23 numaralı siperlere hafif makineli tüfekle ateş açılmış, bu ateşe karşılık verilmiştir. 25 numaralı siperin ilerisine de dokuz bomba düşmüş ancak hasar yaratmamıştır. Savaş sırasında, Enver Paşa Suriye’ye bir teftiş gezisinde idi. Aylardan Temmuz’du. Çok sıcaktı ve Ramazan ayıydı. Paşa, sabah çok erkenden öğleye kadar teftiş yaptı. Öğleyin, bir bahçede, şeftali ağaçlarının altında, yemek hazırlanmıştı. Buzlu sular, limonatalar, renk renk yemişler ve renk renk çiçeklerle süslenmiş olan sofranın üstüne, şeftali ağaçlarının iri pembe-kırmızı şeftalileri sarkıyordu. Enver Paşa sofraya davet edildi. Hep birlikte sofraya oturuldu. Yemek dağıtılırken Enver Paşa oruçlu olduğunu söyledi. Ordu, sefer halinde olduğu için, oruç tutulmamasına fetva verilmişti. Fakat Başkomutan Vekili, bütün ordunun yerine, oruç tuttuğunu belirtti. Enver Paşa kendi iradesini sınavdan geçirmekteydi; şeftali yemekten ve buzlu su içmekten çok, oruçlu olduğu halde, sofrada oturup, yemeyerek içmeyerek kendi iradesinin gücünü tatmaktan büyük haz ve zevk duyuyordu. Çanakkale Savaşları sırada, 1915 yılında, Ramazan ayı 13 Temmuz Çarşamba günü başlamış ve son oruç 11 Ağustos Çarşamba günü tutulmuştu. Bayramın birinci günü 12 Ağustos 1915 Perşembe günüydü.  Ramazan ayının başlangıcından bir gün önce akşam İstanbul’da camilerde ilk teravih nazmı kılınmış ve 300 milyonluk Müslüman dünyasının Ramazan-ı Şerifini tebrik eden Halife-i Hakanımız Efendimiz Hazretlerinin Ordumuzun muzafferiyeti için dua edilmesini istediğini” belirten dileği imamlar tarafından cemaate bildirilmişti.  Ramazan Bayramı’nın birinci günü Celal Sahir (Erozan) yazdığı bir makale ile İstanbul halkından cephede savaşan askerlere, onların geride bıraktıkları eşleri, çocukları ve yakınlarına yardım için Hilal-i Ahmer Çiçekleri almalarını istemişti. Celal Sahir’in çağrısı şöyleydi: Vatandaşlar, bayramın birinci günü sevgili İstanbul’un her köşesinde hamiyet ve şefkat baharının al beyaz çiçekleri açılacak. Hepimiz, içinde vatanın büyük aşkı kaynayan göğüslerimizi onlarla süsleyelim. Bir kahramanın ak alnı üstünde açılmış bir kırmızı yara gibi beyaz sinesinde kanlı bir hilal ağlayan bu çiçekler için hepimizin vereceği küçük paralar toplanacak, birikecek; sargı, ilaç, gıda olacak. İstanbul kapılarını beklerken yaralanan askerlerimiz bunlarla şifa ve hayat bulacak.”

Celal Sahir, makalesinde; “Vatandaşlar!.. Gittim, gördüm. Bütün Gelibolu yarımadası ve onun karşısında bütün boğazın Anadolu sahili bir fedakârlık vatanı olmuş dedikten sonra; Biriktirdiğiniz ve üstüne titrediğiniz mallarınızı, size alnınızı yüksek tutturan namusunuzu korumak isterseniz; aynı maksatla uğraşan, topraklar üstünde gecenin uykuya davet eden yıldızlı gök rengi yorganı altında bile uyumayarak beklerken yaralananlar için veriniz. Vatana karşı borcu ödemek sırası gelinceye kadar, şimdilik paralarınızın bir kısmını veriniz. Tekrar ediyorum. Eğer içinizde… Eğer İstanbul’un muazzez havasını teneffüs edenler içinde paralarını keyifler ve hevesler için saklayarak bu mucip yardımdan çekinenler varsa; göğsünün içindeki fesat üstünde bu hamiyet ve şefkat baharının mübarek çiçeğini taşımaya tahammül edemeyecek varsa; büyük Fatih’in türbesi gayz ve gazabıyla yerinden fırlasın diye yazacaktı. Gerçekten de halkımız, Hilal-i Ahmer’e elinden gelen yardımı yapacaktı. Ramazan Bayramı’nda cephede bulunan Mustafa Şefik, düşmanın 160.000 asker çıkardığını ve kendilerine de silah başı yapıp seri yürüyüş emri verildiğini belirttikten sonra Tursun Köyü’ne ulaştıklarını belirterek o günü şöyle anlatır: Tarih de 31 Temmuz 1331 (yeni tarihle 13 Ağustos) Bayramın birinci Cuma günü idi. Emrolunan vakitten dört saat sonra gelmekte sebep şu idi: Bulunduğumuz mıntıkadan hareket ettiğimiz tam öğle zamanı idi. Düşmanın zırhlıları denizde dolaştığı bir sırada gayet yüksek bir tepeye tek kol nizamında ilerlemekte olduğumuzu gören düşman zırhlıları bütün ateşlerini bize yöneltmek suretiyle bombardımana başlamıştı. Tabii bu cehennem gibi ateş altında yürüyüşe devam edildiğinde hayli zayiat olacağından, “Herkes düşman ateşinden kendisini muhafaza etsin” emri üzerine her nefer birer ikişer çukur, hendek, su kesiği, taş arkası bulup kendisini sipere atmak suretiyle tahminen dört saat kadar bekleme mecburiyetinde kaldığından ve bilahare birer ikişer aydınlık yerlerden tepenin öbür tarafına geçilmek suretiyle vakit zayi edilmiş olması sebebiyle emr olunan vakitten dört saat sonra Turşun Köyü’ne ulaşılmıştı. Tabi Tabur Kumandanı tarafından alaya verilen izahat üzerine hesaba çekilmemişti.”

Alayın levazım başçavuşu olan Mustafa Şefik, Bu mübarek günü Tursun Köyü kenarında ağaçlar altında askere cephane ve beşer günlük erzak dağıtarak geçirdik. Bununla beraber akşam yemeği de hazırlanmaktaydı. Fakat ara sıra düşmanın deniz üzerinde bulunan zırhlıları tarafından kırk ikilik mermileri bizi rahatsız etmekten geri durmuyordu diye dile getirecekti. Ramazan Bayramı, Çanakkale Savaşları’nın en şiddetli biçimde cereyan ettiği Ağustos ayında yaşanmıştı. Fakat bu bayram özellikle Mustafa Kemal’in 19.Tümeni için hiç de uğurlu gelmemiş, Tümen’in alaylarından 57.Alay’ın Komutanı Yarbay Hüseyin Avni Bey’in ölümü,  cepheyi yasa boğmuştu.

7.279 kez okundu
Yazarın Diğer Yazıları
Milli Birlik ve Beraberlik Günü 18 Şubat 2023
Feyzi Efendi İdam Cezasını Haketti mi? 29 Aralık 2022
Hiçbir Millet, Bir Devlet Adamını Atatürk Kadar Sevmedi 09 Kasım 2022
Çanakkaleli Kadınların Şevkat Eli: “Çanakkale Yardımsevenler Cemiyeti” 03 Ekim 2022
Ege’deki Adaları Nasıl Kaybettik? 19 Eylül 2022
Zafer Günü Münasebetiyle “Durma Yürü, Haydi İleri” 30 Ağustos 2022
Çanakkale Topraklarından Bir Nejat Uygur Geçmişti 25 Ağustos 2022
Atatürk’ün Çanakkaleli Kızı: “Berta Bensussen” 24 Temmuz 2022
Çanakkaleli Bir Münevver Mehmet Ali Tevfik Bey’in Ölümü 13 Temmuz 2022
Marshall Yardımı ve Karabiga’ya Getirilen İlk Harman Makinesi 04 Temmuz 2022
2. Dünya Savaşı Yıllarında Çanakkale’de Üretimin Teşvik Edilmesi 09 Haziran 2022
2. Dünya Savaşı Yıllarında Çanakkale’de Yemek Fiyatları 08 Mayıs 2022
Kumkale Ovasını Islah Edelim, Ama Sonra Ne Yapalım? 24 Mart 2022
İster İnan İster İnanma: Çanakkaleli Bir İllüzyonist “Avni Raca” 20 Şubat 2022
Çanakkale’de Cumhuriyet Kültürünün Müzik Alanında Yansımaları 12 Şubat 2022
Karakoca Köyünün Fahri Hemşehrileri Dr. Muzaffer ve Dr. Bedia Topuz 12 Ocak 2022
1930’lu Yıllarda Biga-Çanakkale Arasında Kamyonla Seyahat Etmek 28 Aralık 2021
1930 Yılında Biga’da Yaşanan Deprem... 15 Aralık 2021
Cesaret Timsali Kayserili Ahmet Paşa 20 Kasım 2021
Çanakkale Memleket Hastanesi Yapılırken Kimler Yargılandı 09 Ekim 2021