YUKARI ÇIK

Çanakkale Travel
Çanakkale Travel

Rekorların Adamı

19 Ağustos 2013 tarihinde eklendi

Tek nefesle denizin metrelerce dibine dalarak Türkiye ve dünyada birçok rekora imza atan 40 yaşındaki Devrim Cenk Ulusoy, Çanakkale’nin de gururu. Küçüklüğünde korktuğu için denize girmeye bile cesaret edemeyen Devrim Cenk Ulusoy’un hayatı bebekliğinde mama sandalyesinden düşüp kolunun dirsek kemiğinin parçalanması ile değişmiş. 4 yıl boyunca kolunu hiç açamamış. 5 yaşında doktorların tavsiyesi üzerine ailesinin yardımı ile yüzme sporuna başlamış. O yıllarda denizden çok korktuğu için zorluk yaşamış. Zamanla denize alışmış. Adeta deniz ile bütünleşmiş. Kendini o kadar geliştirmiş ki, yüzme dalında birçok Türkiye rekoruna da imza atmış. Devrim Cenk Ulusoy’un birçok dünya rekoruna imza attığı serbest dalış macerası ise tamamen tesadüfle olmuş. 2002 yılında İstanbul’dan Çanakkale’ye yerleşmelerinin ardından yüzme sporuna devam edebilmek için antrenman yapacak havuz bulamayan Ulusoy, bu antrenmanlarını denizde yapmaya başlamış. İşte birçok dünya rekorunun başlangıç safhası da bununla başlamış. Denizde yüzme antrenmanlarını yaparken suyun altında uzun süre nefessiz kalabildiğinin farkına varan Devrim Cenk Ulusoy, bu yeteneğini Monopalet ve serbest dalış dalında daha iyi yapabileceğini düşünerek buna ağırlık vermiş. Sonunda da nefes almadan deniz altında 8,5 dakika kalabilmeyi başarmış. Bu da ona birçok dünya rekorunun kapısını açmış. Serbest dalış dalında paletli olarak 87 metreye, paletsiz olarak da 81 metreye dalarak dünya rekoru kırmış. Devrim Cenk Ulusoy’ın en büyük hedefi ise Çanakkale Savaşları’nın 100. yılında kırılmamış çok muhteşem bir rekora imza atmak. Bunun için de hazırlıklara daha şimdiden başlamış. No limits branşında denizin 200 metre dibine dalmayı hedefliyor. Bir makine yardımı ile denizin 200 metre dibine inecek olan Ulusoy balonla yukarıya çıkacak. Bu kadar derine dalan bir kişinin üzerinde 21 atmosfer basınç oluyor. Yani 21 bin tonluk basınç. Çok zor bir olay bu. Bu branşta dünya rekoru 187 metre. O bunu 200 metreye çıkarmayı hedefliyor. Yaklaşık 4-5 dakika sürecek olan bu rekor denemesini ise Assos açıklarında yapacak. Böylece bütün dünyanın gözü de 2015’de Çanakkale’de olacak. Bizlerde web sitemizde sizlere birçok dünya ve Türkiye rekoruna imza atan Devrim Cenk Ulusoy’u tanıtmak istedik. İşte o özel röportaj….

ÖZEL RÖPORTAJ: AYHAN ÖNCÜ / ÇANAKKALE
E-Mail: info@canakkaletravel.com


* Bize kendinizi tanıtır mısınız?

- İsmim Cenk Devrim Ulusoy. 1973 İstanbul doğumluyum. 2002 yılında da ailem ile birlikte Çanakkale’ye gelerek buraya yerleştim.
* Birçok Türkiye ve dünya rekoruna imza atan kişisiniz. Bu dalış merakı ve spora merakınız nasıl başladı?
- Ben spor hayatıma 5 yaşında yüzme ile başladım diyebilirim. Çok değerli hocalarımdan eğitim aldım. 600’den fazla yurt içi yurt dışı madalya sahibiyim. Birçok Türkiye rekoruna imza attım. En büyük derecemde 200 metre kelebekte gençlerde Avrupa ikinciliğim oldu. Daha sonra Monopalet ve en son da serbest dalışa geçtim. Serbest dalış tamamen spontane gelişen bir olaydı. Serbest dalışın ne olduğunu bile bilmiyordum. Çanakkale deniz memleketi. Her şey bir şans ve tamamıyla bir trenin rayın üzerinde gitmesi gibi bir olay. Çanakkale’de o yıllarda bir havuz sıkıntısı olduğu için bizde antrenmanlarımızı denizde yapalım dedik. Serbest dalışla da işte o şekilde tanıştım diyebilirim. Aslında ben denizden çok korkan bir insandım. Çocukluğumdan buyana da hep korkularımın üzerine gitmişimdir. Bu mücadelemin sonunda da şu anki derecelerime ve başarılarıma ulaşmış oldum.
* Ailenizde bu spor ile ilgilenen var mı?
- Hayır kesinlikle ailemde böyle bir spor ile ilgilenen yok. Sporcu bir ailem yok. Benim çocukluğumda mama sandalyesinden düşmemden dolayı kolumda dirsek kemiğimde parçalanma olmuş. Bu sebeple de küçüklüğümde 4 yıl boyunca kolumu hiç açamadım. Bunun üzerine doktorların yüzme tavsiyesi ile bu yüzme sporuna başladım. Ondan sonra da hayatıma renk geldi.

“SUYUN ALTINDA 8,5 DAKİKA NEFESSİZ KALABİLİYORUM”

* Sanırım gençliğinizde sigara içiyormuşsunuz. Bir yandan sigara diğer yandan denizin metrelerce altına tek nefeste dalmak zor olmadı mı? Sigarayı ne zaman bıraktınız?

- Ben 11 yıl sigara içtim. Üniversite yıllarında 1991 yılında başladım 2002 yılında bıraktım. Sigaraya başladığım yıllarda ben spor olarak tenis oynuyordum. Yüzmeyi de bırakmamıştım ama, yarışmalara katılmıyordum. Monopalet denilen farklı bir branşta ise o yıllarda bir sıkıntı yaşamadım. Fakat serbest dalış sporu tamamen bir ciğere dayalı bir spor olduğu için başarıyı yakalayabilmem için sigarayı bırakmam gerektiği söylendi. Yani tek nefeste denizin metrelerce dibine dalmayı kastediyorum. Bende bunun üzerine başarıyı yakalayabilmek için sigarayı 2002 yılında bıraktım ve o yıldan bu yana da içmiyorum.
* Su altında nefes almadan dakikalarca kalmak çok zor bir iş. Hele hele denizin 80-90 metre dibine tek nefeste inip tekrar yukarıya çıkmak daha da zor. Bir de basıncı göz önüne alırsanız ölüm riski çok yüksek. Bunu nasıl başarıyorsunuz?
- Serbest dalış tek nefeste yapılan bir branş. Aslında bu aklın beden ile uyumudur. Yeni beden çok iyi hazır olur, fakat beyin iyi hazır olmaz. O zaman da işte denizin dibinden yukarıya erken çıkarsınız. Veyahut da beyin hazır olur, fakat beden hazır olmaz. İşte o zamanda çok tehlikeli sonuçlar yaşanabilir. Akıl ile bedenin uyum içinde çalışması içinde çok antrenmanlar yapmak gerekiyor. Bu dibe dalışlarda santimetrekareye 1 tona yakın basınç geliyor. Örneğin ben 103 metreye paletle dalıyorum. Bunu hesaplarsanız çok ciddi tonajlı basınç ile karşı karşıya kalıyorsunuz. Bildiğiniz çöp tenekeleri vardır. Onları dibe indirdiğiniz zaman un tuz olur. İnanılmaz derecede bükülür. İşte insan fizyolojisinin aslında ne kadar güçlü bir şey olduğunu buradan çok iyi anlayabilirsiniz.
* Suyun altında kaç dakika nefessiz kalabiliyorsunuz?
- Suyun altında 8,5 dakika nefessiz kalabiliyorum. Nefes tutma olayı çok enteresan bir olay. Serbest dalışın bütün branşları adaptasyona bağlı. Nefes tutmayı herkes nefesi bir kere alıp tutma gibi düşünüyor. Aslında o öyle değil işte. Bu nefes tutma idmanının günde 2,5-3 saat aldığını görürsünüz. İyi nefes tutabilirsiniz fakat iyi derine dalamayabilirsiniz. Bunun tersi de olabilir. İyi derine dalabilirsiniz fakat iyi nefes tutamayabilirsiniz. Yani serbest dalışta “ben iyi nefis tutuyorum” deyip “bütün branşlarda başarılı olacağım” diye bir kaide yok. Bütün branşlar için ayrı bir adaptasyon gereklidir.

“BAZI ARKADAŞLARIMIZ KENDİLERİNİ DÜNYA ŞAMPİYONU OLARAK LANSE EDİP PRİM YAPMAYA ÇALIŞIYORLAR”

* Bu sporda antrenmanlar ve iyi beslenme sanırım çok önemli..

- Kesinlikte doğru. Bu branşlarda başarıyı yakalamak için yarış öncesi, yarış sonrası ve günlük yaşamda antrenman ve iyi beslenme şart. Yiyeceklerimizi yerken kesinlikle kalitesiz bir şey yememek gerekiyor. Çünkü bu sonuçta fizyolojik bir olay. Fizyolojinizi rahatsız edecek şeylerden kaçınmanız gerekiyor. Dondurma ve cips yemiyorum, kola içmiyorum. Haftanın 3 günü mutlaka et ve et ürünleri yerim. Tavuk ve balık yerim. Proteine ağırlık veririm.
* Türkiye ve dünyada birçok rekorlara imza attınız. Birçok rekorun da halen sahibisiniz. Bunlardan da bahseder misiniz?
- Bu spora 2002 yılında başladım. 2006 yılında da serbest dalışta uluslararası maceram başladı. 2006 yılından bu yıla katar 10 tane legal dünya rekoru kırdım. İllegal olarak da 15-20 tane rekorum var. 2 dünya şampiyonluğu aldım. 2 Avrupa rekoru kırdım, 1 Avrupa şampiyonluğu aldım. Sayısını bilmediğim kadar da Türkiye rekorum var. Açıkçası çok parlak bir dönem geçirdim. Bunu da sürdürmeyi düşünüyorum. En son da serbest dalışta paletli olarak 87 metreye, paletsiz olarak da 81 metreye daldım.
* Milli takımda da yer aldınız ve ülkemizi dünyanın birçok kentinde başarı ile temsil ettiniz. Bu konudan da biraz bahsedebilir misiniz?
- Milli takıma 2006 yılında girdim. Buradan bir konuyu da özellikle söylemek istiyorum. Camiamızda bulunan bazı kişiler kendilerini dünya şampiyonu olarak lanse ediyor. Her şeyden önce dünya şampiyonu olmak için milli takıma girmeniz gerekiyor. Milli takıma girdikten sonra oradaki ülkelerle yarışmak lazım. Daha sonra da ilk 8 içine girip oradan birinciliği almanız lazım. Kaç kere yarışıyorsunuz belli. İşte dünya şampiyonluğu böyle bir şey. Ben bunu 2 kere yaşadım. Fakat ismini söylemek istemediğim bazı arkadaşlarımız kendilerini dünya şampiyonu olarak lanse edip prim yapmaya çalışıyorlar. Sporcu kişiliğim ile buradan onları kınıyorum.

“DENİZ DİBİNDE BALIKLARLA BİRLİKTE YÜZMEK ÇOK GÜZEL BİR DUYGU”

* Sizin bir de ilginç özelliğiniz var. Dövmelere karşı meraklısınız. Vücudunuzun bir kısmında dövmeler var. Bu sebeple milli takıma alınmadığınızı da duymuştuk. Doğru mu?
- Evet doğru. Ben 17 yaşımda bu vücudumdaki dövmeleri yaptırdım. Ondan sonrada bir daha dövme yaptırmadım. Vücudumdaki dövmeler sebebiyle spora başladığım ve başarılı olduğum o yıllarda bu dövmelerim sebebiyle zamanın federasyon başkanı tarafından milli takıma alınmadım. Buna saygı duyuyorum. Herkesin kendi fikirleri olabilir. Fakat o dönemin federasyon başkanı bu alınan karar sebebiyle benim dünya şampiyonluklarımı birkaç yıl geciktirdi. Ben o zaman buna çok tepki gösterip spor hayatını noktalasaydım bunu o dönemin federasyon başkanı kazanacaktı. Ben yılmadım ve bu spora devam ettim. Sonunda da 2006 yılında yeni gelen federasyon başkanı beni milli takıma aldı ve başarılarım ardı ardına geldi.
* Bir yandan bu spor ile ilgilenirken bir yandan da TRT’de bir belgesel filimde yer aldınız. Bu belgesel film çekimlerinde dünyanın birçok yerinde denizin metrelerce altına tek nefeste dalarak balıklarla ve diğer deniz canlıları ile göz göze geldiniz. Bu belgesel filimden de bize bahseder misiniz?
- Aslında bu fikir daha önceden aklımızdaydı. Fakat bunun yürürlülüğe girmesi için birbirimize güvenebileceğimiz ciddi bir ekip gerekiyordu. Buda bir şans oldu. Yapımcı ve yönetmen Mehmet Akif Aksoy ile yakın temasa geçtim. Kendisi TRT Haber’e ayrı bir proje yapıyordu. Biyografimden çok etkilendi ve benim ile bir belgesel film işi yapabileceğini söyledi. Benim kafamda bu konuda bir düşünce olup olmadığını sordu. Bende bir Kaptan Custo gibi uluslararası platformlarda tek nefeste denizin derinliklerine dalarak bu işi yapabileceğimi söyledim. O da bundan etkilendi. Bunun üzerine buna göre bir kadro kurdu. Tabi bu ciddi masraflı bir iş. Bunun için ilk başta bir demo çekmemiz gerekiyordu. Bir rizikoya girip bu demoyu masraf yaparak çekip TRT Haber’e verdik. TRT Haber’de bunu çok beğendi. Halen daha “Tek Nefes” adı altında bu belgesel ara sıra yayınlanıyor. Bu da bir Türk ekibinin ciddi olarak uluslararası sularda yaptığı böyle keşfi oldu.
* Denizin dibinde değişik balıklarla karşılaştığınızda korkmuyor musunuz? Bir de denizin metrelerce altına dalış yaptığınızda neler hissediyorsunuz?
- Tabiî ki okyanus aşırı ülkelere gittik. Uçak yolculuğunda havada 18 saatlik seyahatler yaptık. Bu ulaşım bedeni ciddi olarak yoruyor. Sizler çekimlerde 35-40 dakikalık bölümleri izliyorsunuz. Fakat ben o çekimler için günde 4 kez, 4 ayrı zamanda dalış yapıyorum. Nefes tutuyorsunuz ve derine dalıyorsunuz. Bunun fırtınası, dalgası var. Çok zorlu bir durum. Scuba dalanlar dipte rahat rahat dolaşırken ben tek nefeste bu dalışı yaptığım için çok zorlanıyorum. Birde okyanusun içindesiniz. Deniz içinde karşısına ne çıkacağı da belli değil. Birçok köpekbalığı ve barakuda ile karşı karşıya geldim . Köpekbalıkları 4,5- 5 metre civarındaydı. Biraz korku olsa da yinede onlar bana bir şey yapmadılar. Hatta ekiptekiler bana “Sen efsunlu musun?” dediler.. Bir barakuda adamı paramparça eder. Bunlar 1,5 metre uzunluğundalar. Ve ben bunların binlercesinin içindeydim. Ama onlar bana hiç dokunmadılar. Mesela yunuslar. Aslında yunuslar çok sevimli görünürler. Fakat onlar çok tehlikelidirler. Yunusun yavrusu varsa onun yanında yüzmek gerçekten tehlikelidir. Yunus balığı yavrusunu korumak için insanlara saldırabilir. Ben 70-80 tane yunusun arasında yüzdüm.
* Belgesel filmi izlerken balıklarla birlikte yan yana yüzerken adeta balık gibiydiniz. Dakikalarca onlarla yan yana yüzerek eşlik ettiniz. Sanki onlar sizi kendilerinden birisi gibi görüyorlardı..
- Dediğim olay o zaten. Serbest dalışın ana temelinde nabzı düşürmek var. Siz o frekansı balıklara yolluyorsunuz aslında. Onlarla aynı uyum içindesiniz. Balık o zaman herhangi bir tedirginlik duymuyor. Onlarda beni kendilerinden biri gibi görüyorlar.

“EŞİM BU SPORU YAPMAMDAN ÇOK KORKUYOR. REKOR DENEMELERİMİ AÇIKÇASI PEK DESTEKLEMİYOR”

* Yıllardır bu işin içindesiniz. “Keşke şu ülkede, şu yere gidip orada dalış yapsaydım” dediğiniz bir yer var mı?
- Hemen hemen her yerde dalış yaptım. Bu sebeple “Keşke şu ülkede, şu yere gidip orada dalış yapsaydım” dediğim bir yer yok şuan..
* Bir de bu zamana kadar başınızdan geçen ilginç anılar olmuştur. Bunlarda da bize birini anlatabilir misiniz?
- TRT Haber için hazırladığımız “Tek Nefes” isimli belgesel programımızı çekiyorduk. Mısır’a bağlı Şam’da güney kesiminde denize dalış yaptım. Bir süre denizin dibinde kaldım. Akıntı var ve keşfedebileceğim bir deniz canlısı denizin dibinde yoktu. Hep aynı balıkları görüyordum. Ben değişik balıkları ve deniz canlılarını görmek istiyordum. O günde ilginç bir deniz canlısı ile karşılaşacağıma çok inanıyordum. Tam o sırada bir resife denk geldim. Benim dalış yaptığım yer 25-30 metre civarında yan tarafı ise 600-700 metre derinlikte. Orada öyle güzel ışık oyunları var ki anlatamam. Bu ışık onları beni balıklardan çok daha etkiledi. En sonunda o bölgede biraz daha derinlere dalış yaptım. Bir süre sonra yüzeye çıkmak isterken alnımı büyük bir hızla resif yanındaki sarkıtlara vurdum. Alnım fena bir şekilde yarıldı ve kanamaya başladı. Denizin dibinde tek başınaydım. Tek dalış yapmıştım. Bir yandan etrafa kan akıyordu. Suyun için kan dolmuştu. Köpekbalıkları kan kokusuna gelebilirdi. Bu sırada hiç moralimi bozmadan paniğe kapılmadan yüzeye çıkmayı başardım. Benim hayatta kalmamım tek sebebi soğukkanlılığım ve kafamdaki başlıktı. O anı kesinlikle unutamam. Halen alnımda o günün izleri duruyor.
* İşiniz gerçekten çok tehlikeli. Eşiniz sizin bu dalış merakınıza ne diyor? Korkmuyor mu?
- Eşim bu sporu yapmamdan çok korkuyor. Rekor denemelerimi açıkçası pek desteklemiyor. Sonuçta o da benim canımın bir parçası. Mesela benim rekor dalışlarımda herkes benimle birlikte nefes alıp benimle birlikte nefes veriyor. Düşünün eşim, yani benim canım dediğim kişi bunu kat kat yaşıyor. Her bir rekorumdan sonra hüngür hüngür ağlıyor. O kadar kendini geriyor ki bu gözyaşlarına yansıyor. Fakat bu benim yaşam felsefem…
* Yıllardır bu sporu yapıyorsunuz. Genelde tek nefeste deniz dibine dalan kişiler “sığ su bayılması” (Senkop) sebebiyle hayatlarını kaybedebiliyorlar. Hiç tehlike yaşadığınız anlar oldu mu?
- Güzel bir konuya değindiniz. Bu olay benim de başıma çok kez geldi. Serbest dalış tek başına yapılacak bir branş değil. Mutlaka yanında bir body, yani yardımcı olması lazım. Bu yardımcının da seni çok iyi bilmesi ve tanıması lazım. Benim yardımcım babam. Yıllardır da babam benim yardımcım. Dalışlarda teknede sürekli o duruyor. Senkop adını verdiğimiz sığ su bayılması genelde deniz dibinden yukarıya çıkarken yüzeye 5 metre kala oluyor. Tehlikeli dalışlarda da genelde babamı uyarırım ve bu dalışta tehlike olabileceğini ve dikkatli olmasını isterim. Benimde birkaç kez başıma tehlikeli anlar geldi.
* Bu sporun en büyük zorlukları ne? Yani bu spora merakı olanlar nelere dikkat etmeliler?
- Her şeyden önce eğitim çok önemli. Serbest dalış çok zor bir branş. “Ben palet şnorkel, maske alayım ve denize girip dalayım” demekle olmuyor. Bakın sığ su bayılması dediğimiz bu olay yüzeye son 5 metrede oluyor. Bu son 5 metrede de, 3 metrede de, 2 metrede de olabiliyor. Havuzda da bayılabilirsiniz. Serbest dalış bu kadar tehlikeli bir branş. Bu branşta hata yapma payınız yoktur. Hata yaparsanız veya yanınızda bir body yoksa sonuç ölüm olur. Bu sebeple daima çok dikkatli olmak zorundasınız.
* Bu kadar rekor sahibisiniz. Bunlar size ekonomik anlamda bir şey kazandırdı mı?
- Benim sponsorlarım var. Devlet kanalından kazanmadım. Fakat sponsorlarım bana inanıyor ve destekliyor. Bu da benim motivasyonumu arttırıyor. Allah’a şükür kazanıyorum diyebilirim.

“SAHİL GÜVENLİK” İSİMLİ UZUN METRAJLI SİNEMA FİLMİNDE OYNAYACAĞIM”

* Şimdi de bir film projesinde yer alacağınızı duyduk. Bundan da bahseder misiniz? Çekimler ne zaman başlıyor. Sizin orada rolünüz ne olacak?
- Vizör Ajans’tan Selim Dağlı beni arayarak bir teklifte bulundu. Beni aradı ve “Devrim sinema filmi çekiyorum. Seni de kadroyla dahil ettim ve senaryona yazdım. Reddetme şansın yok” dedi. Bende çekim tarihlerinin çok önemli olduğunu söyledim. Kendisi çekimlerin 15 Eylül’de yapılacağını söyledi. Benimde çalışma programına uygun olduğu için bu sinema filminde oynayacağım. Uzun metrajlı film “Sahil Güvenlik” adı altında çekilecek. Ben orada sporcu kimliğim ile yer alacağım. Filmde çok ciddi ünlü artistler yer alacak. 15 Eylül’de çekimlerine başlanacak film Mart 2014’de de büyük ihtimalle gösterime girecek.
* Bir yandan spora devam ederken diğer yandan da  kısa bir süre önce Kepez beldesinde bir spor salonu açtınız? Bu fikir nereden çıktı?
- Sponsorların sizi nereye kadar taşıyacağı belli değil. O sebeple ben de geleceğimi düşünerek Kepez beldesinde kendi işimi kurmak istedim. Bunun içinde işimin en iyisi yapmak isteyerek Kepez beldesinde yeni yapılan belediye binasının hemen altında spor salonu açtım. Burada da en kaliteli ve geniş aletlerle bu hizmeti vermeye başladım. Eğitim kadrosu olarak da Çanakkale’de yine en iyi kadroyu oluşturduğuma inanıyorum.
* Ne kadar süre daha bu sporu yapmaya devam edeceksiniz. Yani denizin derinliklerine dalışınız daha ne kadar sürecek?
- 46 yaşına kadar bu spora devam edeceğim. Yani 6 yıl daha denizin derinliklerine dalışım sürecek.

“HEDEFİM 2015 YILINDA TEK NEFESTE DENİZİN 200 METRE DİBİNE DALMAK”

* Bundan sonraki hedefiniz ne? Denizin kaç metre derinine kadar inmeyi düşünüyorsunuz?
-2015 Çanakkale Savaşları’nın 100. yıldönümü. 2015’de bütün dünyanın gözü Çanakkale’de olacak. Bu sebeple 2015 yılı için büyük bir rekor denemem olacak. Bu konuda ciddi sponsorlar ile görüşmelerim devam ediyor. No Limits branşında 200 metre derine dalmayı hedefliyorum. Burada makine ile 200 metre dibe inip, balonla çıkıyorsunuz. Dünyada geçerli olan bir branş. Bu kadar derine dalan bir kişinin üzerinde 21 atmosfer basınç oluyor. Yani 21 bin tonluk basınç bu. Bu branşta dünya rekoru 187 metre. Ben bunu 200 metreye çıkaracağım. Bu denememi de  Behramkale’de yani Assos’da yapmayı planlıyorum. O bölgede 600-700 metrelik derinlikler var. Burada önemle olan platform konusu. Platformun çok iyi kurulması gerekiyor. O platformun kurulabilmesi için gerekli olar yerlerle görüşmelerim devam ediyor. Tek nefeste 200 metreye ineceğim ve tek nefeste 200 metre yukarı çıkacağım. Bu da yaklaşık 4- 5 dakika sürecek.
* Yeni dünya rekoru planlarınız ve çalışmalarınız var mı?
- Tabiî ki. Milli takımdan ayrı olarak bunu kişiselleştirdim artık. Bundan sonra çok daha yoğun bir tempom var. Yeni yeni dünya rekorları için çalışmalarım sürecek. 8 Eylül 2013’de Ayvacık ilçesine bağlı Küçükkuyu beldesinde tek nefeste aletsiz olarak 90 metreye dalmada dünya rekorunu deneceğim.
* Sporu bıraktıktan sonra antrenörlük planlarınız var mı?
- Şu anda zaten antrenörlük yapıyorum.Yüzmede yetiştirdiğim kişiler var. Halende eğitim veriyorum. Yüzme antrenörlüğü konusunda çok fazla baskı alıyorum. Bu beni çok daha mutlu ediyor. Fakat bazı kişiler benim yüzme antrenörlüğümden şüphe ettiklerini söylüyorlarmış. Benim serbest dalışta çok iyi olduğumu, fakat yüzme antrenörlüğü konusunda yeterli olmadığını söylüyorlarmış. Benim asıl başarılarım yüzmedir. Yüzme altyapısı olmadan  zaten serbest dalışta dünya şampiyonu olamazdım. Ben zaten bu sözleri söyleyenleri ciddiye bile almıyorum. İnsanlar benim spor kariyerimi zaten biliyorlar. Velilerde çocuklarını yüzme öğretmem konusunda bana teslim ederken güvenerek yetiştirir diye veriyorlar. Antrenörlük çok zor bir iş. Hele çocuk ile uğraşmak çok daha zor. Fakat bir çocuk o kadar ağır çalıştıktan sonra benim boynuma sarılıp öpüyorsa demek ki ben bunu başarıyorum diye düşünüyorum.

Etiketler : Devrim Cenk Ulusoy
26.148 kez okundu