YUKARI ÇIK

Çanakkale Travel
Çanakkale Travel

"Keman Adamı Dertli Yapar, Klarnet İse Eğlendirir"

08 Mayıs 2014 tarihinde eklendi

Çanakkaleli Hüsamettin Karaçomak 62 yıldır klarnet çalarak geçimini sağlıyor. 8 yaşında başlamış bu mesleğe. Çanakkale dışında Marmara ve Ege bölgesinde çalışmadığı il hemen hemen kalmamış. Bu sırada da Safiye Filiz, Şükran Ay, Mustafa Topaloğlu, Mahmut Tuncer, Dilber Ay, Müslüm Gürses, Yıldırım Bekçi ve Sevim Çağlayan gibi birçok ünlü sanatçı ile birlikte çalışmış. 6 çocuğunu da klarnet çalarak kazandığı paralarla büyütmüş. Şuan Çanakkale’de klarnet ustalarının başında yer alıyor. Bu sanatı öğrenmek isteyenlere her zaman yardımcı oluyor. Bugün web sitemizde Çanakkale’de klarnet ustalarının en önemli isimlerinden birisi olan ve bu mesleğe 62 yılını adayan Hüsamettin Karaçomak’ı sizlere tanıtmak istedik….

ÖZEL RÖPORTAJ: AYHAN ÖNCÜ / ÇANAKKALE
E-Mail: info@canakkaletravel.com


* Sizi tanıyabilir miyiz?

- İsmin Hüsamettin Karaçomak.Yaşım 70. Çanakkaleliyim. Burada doğdum…
* Çanakkale’nin en eski klarnet ustalarından birisisiniz. Kaç yıldan buyana klarnet çalıyorsunuz?
- 62 yıldan buyana klarnet çalıyorum.
* Klarnet ile tanışmanız ne zaman başladı. Bize bu konuda bilgi verir misiniz?
- İlkokulda kaval çalarak bu mesleğe adım attım. O zamanlar ilkokul 2. sınıftaydım. O yıllarda bu müzik aletini çalabilmek için hocam yoktu. Allah rahmet eylesin babam yine o yıllarda benim klarnet çalabileceğimi düşünerek İstanbul’dan bir klarnet aldı. Kavalı bırakıp yavaş yavaş klarnet çalmaya başladım. Anne sülalemin hemen hemen tamamı müzisyendi. Klarnete karşı ilgim çok olunca ilkokulda okumayı 4. sınıfta bıraktım. Ardından kendimi geliştirmek için Ezine ilçesine gittim. Orada klarnetim ile birlikte düğünlere gitmeye başladım. O yıllarda 11-12 yaşlarındaydım. Benim 2 dayım vardı. Bunların ikisi de çok iyi müzisyendi. Onların yanında 18 yaşına kadar hem klarnet, hem de davul çaldım. Zaman zamanda Çanakkale il merkezi ile ilçelerde kurulan panayırlarda da klarnet çalarak geçimimi sağlamaya çalıştım. Ardından askerlik çağım geldi ve 1965 yılında vatani görevimi yapmak üzere Isparta’ya gittim. 58. Tümen Bandosu’nda 1-2 ay acemilik dönemimin ardından beni Bando Birliğine aldılar. Nota bilmediğim halde çok iyi kulak duygularım sebebiyle iyi klarnet çaldığımdan beni Orduevi’nde görevlendirdiler. Bu arada ben bir yandan Orduevinde askerliğimi yaparken, bir yandan da Orduevinin yan kısmında bulunan bir pavyonda çalışmaya başladım. Çünkü çok fakirdim. Elimde avucumda param yoktu. Bu sebeple hem askerdim, hem de yandaki pavyonda çalışıyorum. Bölük Komutanım Çanakkale Ezine’den idi. Bu sebeple bana bu konuda çok yardımcı oldu. 24 ay askerliğimi de orduevinde ve yandaki pavyonda çalışarak tamamladım. 1967 yılında teskeremi alıp Çanakkale’ye evime geldiğimde 1 akşam burada kaldıktan sonra babam vefat etti. Moralim çok bozulmuştu. O gece evde kalmadım ve Çanakkale’den Aydın’a gittim. Çanakkale’de iş imkanı olmadığı için Aydın’da klarnetim ile düğünlerde çalışmaya başladım. 1968 yıllarıydı. Orada düğünlerde klarnet çalarken bir pavyona girdim ve orada da çalışmaya başladım. Ardından Nazilli ilçesinde bir süre çalıştım. Orada Aydın isimli ud çalan askerlik arkadaşım sayesinde Muhterem Nur ve Müslüm Gürses’in sahne aldığı programda çalışma imkanına kavuştum. Ardından evlendim ve 1970’li yıllarda Çanakkale’ye geri döndüm. Fakat Çanakkale’ye geldiğimde yine burada iş imkanı yoktu. Bunun üzerine çalışmak için 1970 yılında İstanbul’a gittim. Benim çok yakından tanıdığım organizatör arkadaşlarım vardı. Çoğu işi bana verirlerdi. İstanbul’da da çoğu işleri yine bana verdiler. Büyük turnelerde Safiye Filiz, Şükran Ay, Mustafa Topaloğlu , Mahmut Tuncer , Sevim Çağlayan gibi birçok ünlü sanatçı ile birlikte 2- 2,5 ay süre ile turnelere gittim. Daha sonra yeniden Çanakkale’ye geri döndüm. O yıllarda yani 1972’lerde şuanki Belediye Sosyal Tesislerin bulunduğu yer belediye sinemasıydı. Orada ayrıca gazino vardı. Orada da bir süre çalıştım. 1980’lere doğru ise İzmir Bergama, Akhisar ve Soma’ya giderek bir süre oralarda çalıştım.Yaklaşık 20 sene para kazanmak için Ege tarafında ve Marmara’da Keşan tarafında klarnetim ile çalıştım. Sonunda Çanakkale’ye geri döndüm..
“KLARNETİ KEMANDAN DAHA ÇOK SEVİYORUM”
* Neden keman veya diğer enstrümanları değil de, özellikle klarneti seçtiniz?
- Ben klarnetin dışında ud ve keman da çalarım. Fakat en sevdiğim müzik aleti klarnettir. Çünkü keman adamı dertli yapar, klarnet ise eğlendirir. Bu sebeple ben kemanı değil, klarneti tercih ederim.
* Sizin ailenizde de mutlaka keman veya klarnet gibi müzik aletlerini çalan vardır. Bunlardan da bahseder misiniz?
- Benim evimde bütün müzik aletlerinden bir tane mutlaka vardır. Çocuklarıma da bu müzik aletlerinden birisini çalmayı mutlaka öğretmeye çalıştım. Benim 6 çocuğum var. Bunların 5’i erkek, 1’i kız. Bu 5 erkek çocuğuma bir müzik aletini çalmayı öğretmek için çaba sarfettim. En büyük oğluma klarnet ve keman aldım. Bunları çalabilmesi için kendisine adeta ders verdim. Fakat “ben bunları çalmayacağım. Davul çalacağım” dedi. “Tamam” dedim. O şimdi davul çalıyor. Diğer 4 oğluma da aynı şekilde klarnet ve kemanı verdim .Hiçbiri klarneti çalamadılar. Kimi davul, kimisi de darbuka çalmayı istediler. Şimdi onlar bu müzik aletlerini çalıyorlar.
* Bu konuda eğitim aldınız mı? Yani klarnet çalmayı kulaktan dolma kendi kendinize çalışarak mı öğrendiniz?
- Kendi kendime bu sanatı öğrendim. Bir eğitim almadım. Bu sanatı öğrenirken de çok çileler çektim. Ekmek parası kazanabilmek için Marmara ve Ege bölgesinde gezmediğim il kalmadı.
“İSTEYEN HERKES KLARNET ÇALAMAZ. BU BİR YETENEK İŞİ”
* Sizce herkes klarnet çalabilir mi?  Hiç klarnet çalmayan bir kişi ne kadar sürede bu müzik aletini çalar hale gelebilir? Yani ne kadar süre sonra bu sanat öğrenilebilir?
- İsteyen herkes klarnet çalamaz. Bu bir yetenek işi. Yeteneği olmayan kişinin bu sanatı yapması mümkün değil. Mesela resim yapmaya yeteneği olmayan bir kişi nasıl ki resim yapamazsa, klarneti çalma yeteneği olmayan kişi de ne kadar ders alırsa alsın bu sanatı yapamaz.
* Bu enstrümanı iyi bir şekilde çalmak için nelere dikkat etmek gerekir?
- İlk önce çok çalışmak lazım. Bu sanatı yapacak kişinin aynı zamanda kulağı delik olacak. Yani nota bilgisi olmayan kişi bir bakıma şarkı çalınırken o müziği çok iyi algılayıp onu hemen hafızasına alabilme yeteneğine de sahip olması lazım.
* Üniversite öğrencilerinden veya başka kişilerden size gelip klarnetin nasıl çalındığını öğrenmek isteyenler oluyor mu? Size gelirlerse onlara yardımcı olur musunuz?
- Ne demek. Tabiiki yardımcı olurum. Bu sanatı öğrenmek isterlerse her zaman yardımcı olmaya hazırım.
* Günümüzde yeni klarnetçiler yetişiyor mu? Yani küçüklerin klarnete veya diğer müzik aletlerine ilgisi nasıl?
- Evet günümüzde yeni klarnetçiler yetişiyor. Özellikle bulunduğumuz mahallede (Fevzipaşa) bu sanatı öğrenmek için çaba gösteren çocuklarımız var. Onlara da elimizden geldiğince bu sanatı öğretmeye çalışıyorum.
* Yıllardır bu mesleğin içindesiniz. Bu zamana kadar hangi sanatçılara klarnetinizle eşlik ettiniz?
- Safiye Filiz, Şükran Ay, Mustafa Topaloğlu , Mahmut Tuncer , Dilber Ay, Müslüm Gürses, Yıldırım Bekçi ve Sevim Çağlayan gibi birçok ünlü sanatçı ile birlikte çalıştım. Ayrıca 1970-1975’li yıllarda Hüsnü Şenlendirici’nin babası ile de çalıştık. O yıllarda Hüsnü Şenlendirici’nin babası boru çalardı. Biz babası ile birlikte düğünlere giderdik. 8-9 yaşlarında olan Hüsnü Şenlerdirici de  bizim yanımızda kucağımızda uyurdu. O yıllarda klarnet çalmayı öğrendi.  Bu sanata merakı vardı. Sonradan ünlü oldu.
“6 ÇOCUĞUMU KLARNET ÇALARAK BÜYÜTTÜM”
* Klarnet dışında çaldığınız başka müzik aleti var mı?
- Klarnet dışında keman, ud ve cümbüş çalıyorum.
* Düğünler sizin için ekmek kapısı yerler. Bu işi yaparken gerçekten emeğinizin karşılığını aldığınızı düşünüyor musunuz?
- Eskiden bu işten iyi para kazanıyorduk. O yıllarda bir düğüne gittiğimizde 3 gün 3 gece klarnet çalıyorduk. Para kazanamasaydık 6 tane çocuğumu nasıl büyütürdüm? Fakat teknolojinin gelişmesi ile birlikte özellikle org denilen müzik aletinin ortaya çıkması ile bizim işler azaldı. Org denilen alet ile her türlü enstrümanın sesi çıkarılabiliyor. Şuan bizim yaptığımız bu işten maalesef para kazanmak çok zor hale geldi.
* Fevzipaşa mahallesi müziğin mahallesi olarak biliniyor. Hemen hemen her evde bir müzik aleti çalan birisi burada mutlaka bulunur. Daha küçüklükten bu sanata alışır çocuklar. Neşeli bir mahalle olan mahallenizde hemen hemen her evde bir iki kişinin müzik aletine ilgisi sizce neden?
- Bizim mahallemizde hemen hemen evlerin yüzde 60’ın da bir müzik aletini çalan birisi mutlaka vardır. Mahallemizde müzisyen aile sayısı fazla olduğu için burada bu sanatı öğrenmek çok daha kolay oluyor. Aile içinde bu sanatın öğrenmesi kolay olduğu için mahallemiz de müzisyenlerin yoğun olduğu bir mahalle olarak biliniyor.
* Bu zamana kadar klarnet çalarak yaşamını sürdürdünüz ve evinize ekmek götürdünüz. Bu süre içinde başınızdan çeşitli ilginç olaylarda geçmiştir. Bize bunlardan birkaç anınızı anlatabilir misiniz?
- Yıllar önce Mustafa Topaloğlu ilk turneye bizimle çıkmıştı. Antalya tarafında konsere giderken Kemer tarafından deniz kıyısında arabamız bozuldu. Bizde bu durumu fırsat bilip biraz eğlenmek istedik ve belimize kadar denize girdik. Ben klarneti aldım, diğer arkadaşım darbukayı aldı. Araba tamir edilene kadar beraber orada biz çaldık o söyledi ve eğlendik. Bu anımı unutamam. Şimdi ben gitsem Mustafa Topaloğlu’na o beni tanıyamaz bile..
Bunun dışında birde yıllarca beraber çalıştığımız Mahmut Tuncer ile bir anım var. Onunla da çok sayıda turneye çıkmıştık. Yıllar sonra Çanakkale’de Kazdağarı’nda bir filim çekmeye gelmiş. Bu sırada da Çanakkale’den geçerken eski tanıdıklarından olan beni görmek istemiş. Tesadüfen bende o sırada iskeledeydim. Yanıma yaklaştı ve bana “Klarnetçi Hüsamettin vardı burada. Yaşıyor mu? Tanır mısın?” dedi. Tabii ben onu tanıdığım için pek bozuntuya vermedim. “Evet tanıyorum. O benim” dedim. Çok şaşırdı. Beni tanıyamadığını söyledi. Bir süre sohbet ederek eski günleri andık….
* Bu sanat ile uğraşmak isteyenlere neler önerirsiniz? Bu sanatı eni iyi şekilde öğrenmek için neler yapmalılar?
- Bu iş kabiliyeti olanların öğrenebileceği bir iş. Eğer kişinin kabiliyeti varsa azmedip bu sanatı öğrenmek için çaba sarf edecek. Yoksa başka türlü bu sanat öğrenilemez.

4.270 kez okundu