YUKARI ÇIK

Çanakkale Travel
Çanakkale Travel

Fedakâr Anne

17 Haziran 2014 tarihinde eklendi

Anne bir ailenin güneşidir. Bir ailede anne olmazsa, orada büyüyen çocuklar gölgede kalmış meyveler gibi olgunlaşamaz. Çanakkale’de de 36 yaşındaki Sevgi Esen bu annelerden sadece birisi. Onun en önemli özelliği bir engelli annesi olması…. 6,5 aylık doğduktan sonra geçirdiği ateşli hastalık sonrası engelli olan oğluna gösterdiği yakın ilgi ile dikkatleri üzerine çeken fedakar anne Sevgi Esen, gecesini gündüzüne katarak onu büyütürken, bir yandan da tekerlekli sandalye ile hergün oğlunu okula götürüp onun eğitim almasını sağlıyor... Bazı ailelerin engelli çocuklarını toplum önüne çıkarmaktan çekinmelerine tepki gösteren Sevgi Esen, “O ailelerin böyle yapmamaları lazım. Engelli çocuklarımızın da topluma karışması gerekir. Onlarda bu toplumun birer bireyleri. Onları dışlamak ve onlardan utanmak kadar yanlış bir şey olamaz. Özellikle engelli çocuklarını toplum içine çıkarmayan anne ve babalara sesleniyorum. Kesinlikle çocuklarınızı toplumdan dışlamayın. Onları her türlü sosyal aktivitelere götürün ve onlardan sevginizi eksik etmeyin” diyor. Bu hafta sizlere bir engelli annesi olarak fedakarlıkları ile dikkat çeken Sevgi Esen’i tanıtarak onların yaşadıkları sorunları dile getirmek istedik….

ÖZEL RÖPORTAJ: AYHAN ÖNCÜ / ÇANAKKALE
E-Mail: info@canakkaletravel.com


* Bize kendini tanıtır mısınız?

- İsmim Sevgi Esen. 1978 yılında Çan’da dünyaya geldim. 20 yıldan buyana da Çanakkale’ye yaşamımı sürdürüyorum.
* Oğlunuzun zorlu bir çocukluk dönemi geçirdiği bir gerçek. Anne olarak sizin için de bu süre çok zorlu geçmiştir. Bize o günleri anlatır mısınız?
- Oğlum Semih Esen 6,5 aylık dünyaya geldi. 1,5 kilogramdı. Çocuğumuzun o şekilde dünyaya gelmesinin ardından çok üzüldük. Onun hayata tutunması için hep dua ettik. 2,5 ay hastanede kuvözde yaşam mücadelesi verdi. Bu 2,5 aylık sürede de çok büyük sıkıntılar yaşadı. Ağırlığı 1,5 kilogramdan 750 grama kadar düştü. Adeta minyatür bebek gibiydi. Eşimle birlikte sürekli onun kilo almasını ve diğer bebekler gibi yanımızda olmasını istedik. Düşünün parmak bebek gidiydi. Doktorların ve Allah’ın sayesinde oğlum zamanla kilo olmaya başladı ve bu kadar sıkıntılara rağmen hayata tutundu. Tam oğlumuz iyileşti derken bu kez de 7 aylıkken ateşli bir havale geçirdi ve engelli oldu. Tabiî ki bizim için bundan sonra zorlu bir süreç başladı. Oğlumuzun doğumu ile başlayan bu sıkıntılar hem bizim için, hem de oğlumuz için zor oldu.
“BENCE HER İNSAN ENGELLİ ADAYI”
* O süreçte sizi en çok zorlayan neydi?
- Tabiî ki normal bir çocuğun bakımı ile engelli bir çocuğun bakımı çok farklı oluyor. Bu süreçte engelli annesi olarak oğlum ile normalden 2-3 kat daha fazla ilgilendim. Ayaklarında engel olduğu için yürüyemediğinden dolayı yanından biran olsun bile ayrılmadım. Bu süreçte de zaman zaman büyük zorluklar çektiğim bir gerçek. Fakat yine de bu zorluklara göğüs gerip oğlumu büyüttüm. O benim her şeyim.
* Birde toplumun bakış açısı var. Dışarıya baktığınızda engelli olmayan bireylerin çocuğunuza ve size karşı bakış açılarını nasıl değerlendiriyorsunuz ? Diğer bir değişle toplumun engellilere yönelik bakış açısı nasıl?
- İşte en çok o bizi yaralıyor. Engelliler olarak toplumun bakış açışı bizleri rencide ediyor. Bizlere tuhaf bakıyorlar. Engelli olan çocuğumda bunun farkında. Tekerlekli sandalye ile oğlumu dışarıda dolaştırırken veya okula götürürken bize değişik gözle bakmaları bizi üzüyor. Sürekli “Neden çocuğunuz böyle oldu? Kaza mı geçirdi? Doğuştan mı böyle?” gibi sorular sorulunca bundan çocuğumda, bende rahatsız oluyoruz. Ayrıca okulda oğlumun arkadaşları kendisine “özürlü, engelli” dediklerinde çok üzülüyor. Akşam bana bunu anlatıp ağladığı bile oluyor. Aslında toplumda engellilere böyle davranılmaması gerekir. Onlarında toplumun birer bireyi olduğu unutulmamalı.
* Aslında herkes birer engelli adayı. Yarın yada birkaç dakika sonra başımıza neyin geleceğini bilemeyiz. Heran bizler de engelli olabiliriz. Sanırım toplumdaki bazı bireyler bunun farkında değiller?
- Tabiî ki. Bence her insan engelli adayıdır. Şuan sağlıklı olabiliriz. Fakat bir iki dakika sonra başımıza ne geleceğini kimse bilemez. Bir kaza geçirebilir veya başka bir rahatsızlık sonucu heran engelli olabiliriz. Toplumunda bu şekilde bilinçli olması ve engellilere karşı daha duyarlı davranması gerekir.
“ÇANAKKALE’DE BEDENSEL ENGELLİ ÇOCUKLAR İÇİN AYRI BİR SINIF OLMASINI İSTİYORUZ”
* Oğlunuzu siz engelli olarak görmüyorsunuz. Onun eğitim görmesi için de elinizden gelen çabayı gösteriyorsunuz. Bir bakıma örnek bir annesiniz. Hergün onu okula götürüp getiriyorsunuz. Engelleri oğlunuz ile birlikte aşıyorsunuz. Bize bir gününüzü anlatır mısınız?
- Oğlumun zeka yönünden bir sorunu yok. Bu sebeple de onun okuyabilmesi için her türlü fedakarlığı yapıyorum. Şuan Barbaros Hayrettin Paşa İlköğretim Okulu’nda 2. sınıfa gidiyor. Okulumuz da evimize yakın. Bu sebeple sabah kalkıp kahvaltı yaptıktan sonra oğlumu tekerlekli sandalyesi ile okula bırakıyorum. Öğlen yine yemek için alıp eve götürüyorum. Sonra yeniden okuluna getiriyorum. Akşam üstü 14.30 gibi de okuldan alıp hastaneye fizik tedaviye götürüyorum. Bunun dışında ayrıca oğlumu rehabilitasyon merkezine de götürüp orada bireysel eğitim almasını sağlıyorum. Yani sabahtan akşama kadar oğlumun yanındayım. Ondan hiç ayrılmıyorum diyebilirim.
* Okullarda engelliler için kolaylıklar sağlanıyor mu?
- Geçen yıl oğlumu okula yazdırırken kabullenmek istemedir. Onun özel alt sınıf olduğunu iddia ederek buna karşı çıktılar. Fakat benim çocuğunum zihinsel yönden bir sorunu yok. Bu konuda rehberlik araştırmaya gittim. Onlarda benim çocuğumun sınıfının özel kaynaştırma sınıfı olduğunu belirterek kaydımı oraya yaptırmanı istediler. Böylece diğer çocuklar ile aynı sınıfa kaydettirdim. Oğlum engelli olarak sınıfta tek. Engeliler konusunda maalesef okullarımızda bir ilgisizlik var. Oğlum engelli olduğu için diğer çocuklardan biraz daha geç anlayabiliyor. Burada öğretmenimizde haklı. 40 tane çocukla uğraşıyor. Tek tek hepsi ile uğraşması mümkün değil. Mesela benim oğlum tekerlekli sandalye ile eğitim gördüğü için sınıfta bütün gün bir köşede oturuyor. Teneffüs oluyor, o hareket edemediği için orada oturduğu tekerlekli sandalyede beklemek zorunda kalıyor. Aslında Çanakkale’de bedensel engelli çocuklar için ayrı bir sınıf olsa ve onlarla daha yakından ilgilenilse çok iyi olur.
* İlköğretim sona erdikten sonra eğitime devam mı?
- Bir anne olarak oğlumun tabii ki okumasını istiyorum. İlkokuldan sonra okutabildiğim yere kadar onu okutacağım.
* Oğlunuzun hedefi ne ? İleride ne olmak istiyor?
- Onun hayalinde bazı meslekler var. Tabii engelli olduğu için bunları olması çok zor. Hayalinde hep polis veya itfaiyeci olmak istediğini söylüyor.
“AİLELER ENGELLİ ÇOCUKLARINI EVLERİNE HAPSETMESİNLER”
* Türkiye’de engelli olmasına rağmen birçok önemli mevkilerde bulunan çok sayıda kişiyi görüyoruz. Neden oğlunuzda bunlardan birisi olmasın?
- Bizimde çabamız tabiî ki o. İnşallah bizde o günleri görürüz ve oğlumuz iyi bir yerlere gelir. Kendini idare edecek kadar ayaklansın, ayakları üzerinde yürümeye başlasın, bir iş sahibi olsun biz ona razıyız. Bizim amacımız bu dünyadan ayrıldıktan sonra onu kendine bakabilecek bir şekilde yetiştirmek. Biz ölüp gideceğiz. Onun bu dünyada kendine bakabilecek bir şekilde yetişmesini istiyoruz. Bunun içinde eşim ile birlikte gecemizi gündüzümüze katıp onu en iyi şekilde yetiştirmeye çalışıyoruz.
* Gününüzün çoğunluğunu oğlunuza ayırıyorsunuz. Dediğim gibi örnek ve fedakar bir annesiniz. Sizin gibi engelli çocukları olan fakat onları sokağa ve insan içine çıkarmak istemeyen, saklayan ailelere neler söylemek istersiniz?
- O ailelerin böyle yapmamaları lazım. Engelli çocuklarımızın da topluma karışması gerekir. Onlarda bu toplumun birer bireyleri. Onları dışlamak ve onlardan utanmak kadar yanlış bir şey olamaz. Özellikle engelli çocuklarını toplum içine çıkarmayan anne ve babalara sesleniyorum. Kesinlikle çocuklarınızı toplumdan dışlamayın. Onları hertürlü sosyal aktivitelere götürün ve onlardan sevginizi eksik etmeyin.
* Çanakkale’de engellilere gerekli ilgi gösteriliyor mu? Engellilerin sizce en büyük sorunu ne?
- Sorun demeyelim de, üzüldüğüm yanlar diyelim. Mesela bir parka gidiyoruz. Çocuğum salıncağa binmek, ya da kaydırakta kaymak istiyor. Oğlum diğer sağlıklı çocuklar gibi olmadığı için sıkıntılar yaşayabiliyorum. Zaman zaman o da, bende üzülüyoruz. Bunun dışında kaldırım kenarlarında engellilerin tekerlekli sandalyelerinin çıkabileceği yerlerde rampa kısımlarının olmaması veya o bölgelerin çeşitli araçlar tarafından kapatılması bizi zorluyor. Ancak yine de oğlum yanımda ya o da yeter. Bana sarılıp “Anne” demesi beni mutlu ediyor.
* Çanakkale’de Türkiye Sakatlar Derneği’nin Şubesi de bulunuyor. Bizlere de bu derneğin büyük faydasının olduğu kanaatindeyim. Zaman zaman bu derneğin bazı sosyal etkinlikleri oluyor. Bunlara katılabiliyor musunuz?
- Türkiye Sakatlar Derneği Çanakkale Şubesi’nin bizlere büyük faydası oluyor. Ne zaman maddi ve manevi bir ihtiyacımız olsa onlara gidip sorunumuzu anlatsak hemen bize gerekli yardımı yapıyorlar. Bu sebeple kendilerine teşekkür ediyorum. Ayrıca müsait olduğumuz zamanlarda onların düzenlediği sosyal aktivitelere de katılmaya gayret gösteriyoruz.
* Engelli annesi olarak engelliler için Çanakkale’de yapılmasını istediğiniz şeyler neler?
- Bence en önemlisi okullarda bu çocukların eğitim alacağı bedensel engellilere yönelik sınıf açılmasını istiyoruz. Bu sınıf sadece bir okulda da olabilir. Böylece bedensel engelli çocuklarımızla çok daha yakından ilgilenilebilir. Çocuklarımız da böylece daha iyi eğitim alabilir.

2.783 kez okundu